• maya deren'in 1943'te kocasi alexander hammid ile yonettigi, kendi yazip oynadigi 18 dakikalik deneysel siyah-beyaz film. bu filmle deren, amerikan avant-garde sinemasinin anasi konumuna gelmistir. ayrica simdi farkediyorum ki filmi yaptiginda daha 26 yasindadir, pek de hostur kendisi.
  • deneysel sinemanın kilit filmlerinden olduğu gibi, sanat sinemasının da pek çok önemli başyapıtının şiirsel, psikolojik ve öncü feminist kaynağı durumundadır. beni gerçekten ürkütmeyi başaran az sayıdaki çalışmadan birisidir. daha önce vhs formatında diğer önemli filmleriyle dağıtılan çalışma yakın zamanda dvd olarak da sunulmuş ve fakat söz konusu dvd ancak belli sitelerde satışa sunulmuştur.
  • yarim kalmisligiyla insani cileden cikaran bir film. ucusan perdeler, acik birakilmis telefon, calmaya devam eden plak, daginik yatak gibi detaylarla ve agiz bolgesine yapilan close uplarla ''burada bir seyler olup bitti, birileri buradaydi, bir iletisim kurma cabasi icindeydik'' demek istiyormus gibi gorunse de aslinda surekli basa donuslerle, sık sık gelen editlerle baglarin kopmusluguna ve kaosa isaret ediyor tum film. filmi gordukten sonra beni en cok mesgul eden soru, kadinin kendi kendisiyle mi yoksa karsi cins ile mi problemi olduguydu. surati ayna olan bir adamla kapisiyor ve ayna kiriliyor, tamam, fakat aynada aslinda kendi yansimasini gormuyor mu? kendisinin varliginin yalnizca adamin durtulerinin yansimasi olmasindan sikayetci olmasin, adama guce sahip oldugundan dolayi kizmak yerine? objelerin sık sık ve aniden birbirlerine donusmesi, ne olup bittigini tam olarak kavrayabilmek icin dikkati hep yogunlastirmak zorunda olmak surekli bir kalp carpintisina yol aciyor filmi izlerken. deren sembolleri kullanmakta cok basarili olmus, siir gibi bir film cekmis bence.
  • madonna'nin cherish klibinde bir planina gonderme yapilan bir filmdir. madonna'nin maya deren'den bahsettigi beyanatlarina da rastlanmistir. dunyanin her ikisi de donemlerinin muazzam insanlari olan bu kadinlari gormus olmasi pek muhimdir.
    (bkz: asmis)
  • maya deren, kadını kaçla çarparsanız çarpın yine aynı sonucu elde edersiniz demeye getiriyor sanki. filmi seyrederken, aklıma julio cortazar'ın geri kalan aynası geldi. suskun bir danışman olarak ayna figürü, kahramanımızın kulağına varlığın bir kaç katmanını fısıldıyor. zamansal sıralamayı kurgunun değil de aynanın üstlendiğini düşünüyorum. işte burada gerçek ve rüya sekansları sonsuz bir döngüye giriyor *
    öte yandan, kahramanımızın romantik bir mizansende talep edilen cinselliği yine bıçağın aynasından yansıyan eş-metres-fahişe denklemi olarak algıladığını düşünmek de mümkün.
  • kate bush videolariyla aralarinda hissiyat acisindan ciddi benzerlikler gorulen film. agizda anahtar, vs.
  • das herz ist ein dunkler wald adlı süper filmin bir sahnesiyle selam çaktığı, avangard sinemanın en önemli örneklerinden biri olarak görülen ilhamlara gark eden bir filmdir.
  • ''baktığı şey ne olursa olsun, sinemanın büyülü gözü, baktığı şeyin fevkaladeliğini yansıtır.'' sözüne sahip maya deren'in kısa film çalışması. genellikle, feminist bakış açılı en iyi filmlerden biri olarak gösterilir. filmde en çok hoşuma giden şey, kısır döngünün veriliş şekli.
  • oldukça etkileyici ve ürkütücü bir maya deren experimental filmi.
  • --- spoiler ---

    ilginctir... film bitince kafamin tepesinde tek bir ampul yandi ve dedim ahan da gecmisteki nina sayers bu. sizce de, once esini oldurdugunu sanip, aslinda kirik ayna parcalariyla kendisini oldurdugunu farketmemiz black swanla benzesmiyor mu? ustelik maya deren gercek hayatta da dansciymis. nina'nin aynalarda surekli gordugu halisulasyonlar ve sonunu getirisi, bu aynalar ve danscilar, ve balerinler... kadinin derdi yine kendiyle iste.

    arkadasim ise, direkt belki de koca siddeti magduruydu, o sebeple evin anahtari bicaga donusuyordu falan dedi. o da az biraz mantikli, yav he he evet :p

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap