• kısaca çeçenistan'ı anlatarak savaşın kötü yüzünü farklı bir şekilde gösteren, ancak aşırı yavaş temposu ve ağır içeriğiyle festivalin izlemesi zor filmlerinden. fazla konuşma kullanmadan ilk bölümde çocukları ve anlam dolu bakışlarını kullanmak, ikinci bölümde izleyeni çeçenistan'da melankolik bir gezintiye çıkarmak bir belgesel için hoş ve değişik fikirler olsa da son bölümün gereksizliği, iç bayıcı derecede uzunluğu ve anlamsızlığı nedeniyle çok güzel olma potansiyelini değerlendirememiş ve vasatın altında kalmış bir film.
  • büyük umutlarla gittiğim ancak the world den sonra festival boyunca izlediğim filmler arasında en sıkıcı bulduğum film. filmin tek güzel yanı filmde oynayan çocuklar çok güzel ve çok tatlıydı.
  • sergey'in büyükannesine bayıldığım filmdir. ayrıca estetize görüntüler ve saygıdeğer toplumsal duyarlılığı ile de başarılı bulduğum, kronsberg, grozni ve inguş hakkında fikir verici olduğunu düşündüğüm eser. ayrıca melankolinin odaları da hoştu, ilk oda (longing) sergeyin babaannesinin odası idi sanırım, ikincisi (breathing) çeçenistandaki hasta annenin odası, üçüncüsü (remembering) de çeçen çocukların inguşta uyudukları ve uyanmamakta ısrar ettikleri odaydı.
  • kanal 1'de dün gece yayımlanmış yapıt... en kötü yerine mi denk geldim bilmem, hüngür hüngür ağlayaraktan kapatmak zorunda kaldım tv'yi.. bir yandan da o kadar çok izlemek istedim ki.. aklımın köşesine notunu düştüm..

    --- spoiler ---

    "ikinci oda" bölümünde, yıkıntı halindeki binalarda yaşayan, bakıma muhtaç çocuklar vardı. hasta analarından koparılan üç çocuk gördüm, hepsinin saçları 3 numara, başlarına arada baş örtü geçirmeseler anlamıycaktım kız olduklarını... en büyüğü taş çatlasa 5-6 yaşında, bir yandan hıçkıra hıçkıra ağlıyor, bir yandan anasına sarılıp gözyaşlarını giysisinin yeniyle siliyor... güç bela ayrıldılar o küçücük odadan... yüreğim dayanamadı işte...

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap