• batılı anlamdaki ilk tıp okulu, binası haydarpaşa lisesi olarak da kullanılıp bugün marmara tıp ve yanılmıyorsam hukuk fakültesi olarak kullanılmaktadır, mimarları vallauri ve daranco'dur, 1. ulusal mimarlık akımında değerlendirilen bir tarzı vardır.
    okulun devamı olarak çapa tıp'ı söyleyebiliriz, ama elbette bütün tıp okullarının anasıdır, babasıdır.
  • marmara üniversitesi'ne ait olan bina. ne yazık ki bunu binanın ne duvarlarının rengine uyan ne tarihsel dokusuna uyan beyaz arka plan üstüne yazılmış mavi, kalın puntalı, yakışıksız yazılardan öğreniyoruz. uğraşılsa gözü daha rahatsız edici bir şey yapılamazdı herhalde. halen tıp fakültesine ev sahipliği yapan bu binanın boğazdan bakıldığında görülen girişine bu yazıyı bu şekilde koyduran idareci bilsin ki burda yalnız benim karnımı agrıtmıyor, aynı zamanda binanın mimarları alexandre vallaury ve raimondo d'aronco'nun da mezarlarında kemiklerini sızlatıyor. düşünün bir kere adamlar öyle estetik bir bina yapmışlar ki, renkli granitlerini hereke ve bilecik'ten, su kirecini marsilya'dan, metal yapı elemanlarını belçika'dan, metal çerceveleri de viyana'dan getirmişler. mimarisine selçuklu hatta uzakdoğu izlerini sokmuşlar, özene bezene, masraftan kaçmadan yapmışlar, birkaç mezardakemiksızlatıca da binanın marmara üniversitesi'ne iyeliğini gitmiş 21. yüzyıl estetiğininin gerektirdiği şekilde öylece absürd bir tabelayla gösterivermiş. şaşırmamak lazım.

    herhalde bu yakışıksız yazıyı kaldırtmak bir dönem ittihat ve terakki'nin kurulmasına önayak olmuş öğrencileri barındırmış bu binanın şimdiki misafiri olan öğrencilere düşüyor.
  • haydarpaşa tıp fakültesi olarak faaliyet gösterdigi 1922 yılında yedi kız ögrenciyi kabul ederek, genç cumhuriyet'in ilk kadın doktorlarını yetiştirme onurunu taşımıştır. (bkz: suat rasim giz)
  • 18 mayıs 1919'da heyecanlı ve üzücü konuşmalara evsahipliği yapmıştır. işgallerin yankısı tıbbiyeli öğrenciler arasında çok güçlü bir şekilde duyulmuştur. zaten iki gündür dersleri boykot eden öğrenciler, ilk çağrıyla cepheye gideceklerdir ve tıbbiye, 1921 senesinde mezun vermeyecektir.

    yeri gelmişken aklıma geldi onu da araya sıkıştırayım: benzeri bir hikaye mekteb-i sultani için de söz konusudur. okula kaydolan öğrencilere ilk gösterilen, binanın orta kapısının ardındaki temsili şehitliktir.

    çok lazım değil mi savaş?
    ya yaşasalardı?

    edit: 1915 senesinde tıbbiye'nin hiç mezun vermediği hikayesinin aslının olup olmadığı nasıl bilinmiyorsa, bununki de bilinmiyor olabilir. bilen yazsa da öğrensek.

    13370402 01.06.2008 21:42 ~ 20.04.2009 18:44

    yıllar sonrası editi: tıbbiye'nin hiç mezun vermediği bir sene olmamış.
  • bu kurum açıldığında başına geçen üç kişinin (bernard, rigler, spitzer) yaşları 30, 27 ve 26'dır.
    aynı yaşta benim başına geçebildiğim şey, evimdeki masamdır.
    teessüflerimi iletiyorum.
  • osmanlı usulü tıbbi ecole superieure*, tıp yüksek okulu. bizim şimdiki okulların niye hiç öyle şahane, wunderbar, mükemmel gibi adları yok anasını satayım. kuru kuruya okuduk yıllarca. en azından royal, imperiale, hümayun gibi adlara dokunmayaydılar. şanımız yürürdü şunun şurasında.
    yurdumuzda çocuklar..ecnebi memleketlerin ecole'lerine gidip imreniyorlar. o çocuk aklından geçiriyor, benim de bir mekteb-i şahanem olsa, benim de bir ecole superieure'üm olsa diyor! anne bizimkilerin adını niye sütçü imam koydunuz diyor! bizde niye yok diyor! çikolatalar..püskevitler..
  • 500 öğrenci kontenjan + 50 tane özel öğrenci kontenjanlı olacakmış
  • karsisindaki numune hastanesi de okulun pavyon adi verilen klinik bolumleridir.
  • buradaki şahanenin anlamı şaha yakışır demektir. imperial college london'da olduğu gibi
hesabın var mı? giriş yap