• new york'ta yasayan ve sehir universitesi'de ders veren, derslerinde akla gelebilecek herseye referans verebilen, dunya tontonu, kurukafa kupesi ve renkli tsortleri ile dolasan, emaillerini shalom diye imzalayan, ve buyuyunce benzemek istedigim yuce insan.
  • bu yakinlarda adventures in marxism adli kitabi "marksizmle maceram" adiyla dilimize kazandirilmis yazar kisi.
  • dun hayatini kaybeden amerikali hümanist, marksist, teorisyen profesor.
  • mutlu vuslatlari olsun:

    "shortly after finishing this book, my dear son marc, five years old, was taken from me. i dedicate all that is solid melts into air to him. his life and death brings so many of its ideas and themes to home: the idea that those who are most happily at home in the modern world, as he was, may be the most vulnerable to the demons who haunt it: the idea that the daily routine of playgrounds and bicycles, of shopping and eating and cleaning up, of ordinary hugs and kisses, may be not only infinitely joyous and beautiful but also infinitely precarious and fragile; that it may take desperate and heroic struggles to sustain this life, and sometimes we lose. ıvan karamazov says that, more than anything else, the death of children makes him want to give back his ticket to the universe. but he does not give it back. he keeps on fighting and loving; he keeps on keeping on."
  • "to be modern is to experience personal and social life as a maelstrom … to be a modernist is to make oneself somehow at home in the maelstrom, to make its rhythms one’s own, to move within its currents in search of the forms of reality of beauty, of freedom, of justice, that its fervid and perilous flow allows," diyen "hümanist/marksist" düşünür.
  • katı olan her şey buharlaşıyor adlı kitabında charles baudelaireden, ''telaş içinde,... devingen bir kaosun ortasında, her yanımda ölüm dört nala koştururken karşıdan karşıya geçiyordum.'' alıntısını yaparak şunları yazmıştır:

    ''arketipik modern insan, burada gördüğümüz gibi modern şehir trafiğinin girdabına sürüklenmiş bir yaya, ağır, hızlı ve ölümcül bir kütle ve enerji yığınına tek başına karşı koymaya çalışan bir insandır. hızla gelişen sokak ve bulvar trafiği hiç bir zaman ve mekan sınırı tanımaz; her kentsel mekana dalar, kendi temposunu herkese dayatır, tüm modern çevreyi bir ''devingen kaos''a dönüştürür. burada kaosu yaratan devinim halindekiler -kendileri için en uygun yolu bulmaya çalışan tek tek yayalar ya da sürücüler- değil, onların etkileşimi, ortak bir mekandaki devinimlerinin bütünlüğüdür. bu durum, bulvarı kapitalizmin iç çelişkilerinin mükemmel bir simgesi haline sokar: tek tek her kapitalist birimdeki rasyonalite, bütün bunları bir araya getiren toplumsal sistemdeki anarşik irrasyonaliteyi doğurmaktadır. (*...şunu da belirtelim ki baudelaire'in ''devingen kaos'' deneyimi 1905'de amerika'da geliştirilen trafik ışığından, kapitalizmin kaosunu düzenlemeye ve rasyonelleştirmeye yönelik ilk devlet etkinliklerinin bu harika simgesinden önce gelmektedir.)

    bu girdabın içine sürüklenmiş olan modern sokağın insanı, hayatta kalabilmek için kendi kaynaklarına başvurmak -ki çoğu kez sahip olduğunu bile bilmediği kaynaklardır bunlar- ve onları sonuna kadar kullanmak zorundadır. devingen kaosun içinden geçebilmek için onun devinimlerine uymalı ve uyarlanmalı, onu yakalamaktan öte, bir adım ileride olmayı öğrenmelidir. 'soubresauts' ve 'mouvement brusques'da, ani, zamansız, beklenmedik dönüşler ve sıçramalarda ustalaşmalıdır -sadece bacakları ve bedeniyle değil, zihni ve duyarlılığıyla ustalaşmalıdır hem de.''
hesabın var mı? giriş yap