• turkcesi,küçük cadı kiki olan japon animesidir.
    japoncasi majo no takkyubin, ingilizcesi kiki's delivery service.
    yapım, senaryo ve yönetmenlik hayao miyazaki`ye ait olup 1989 senesinde yapilmistir.
    studio ghibli tarafından yayınlanan dördüncü filmdir.
    film 1989 yılında animage anime büyük ödülü'nü kazanmıştır.
    film eiko kadano'nun aynı adlı romanından 1985 tarihli romanından uyarlanmıştır.

    --- spoiler ---

    kiki onüç yaşında bir cadıdır. geleneklerine göre cadılık eğitimini tamamlayarak tam bir cadı olabilmesi için bir yıl ailesinden ayrı olarak kendi seçeceği bir şehirde yaşaması gerekmektedir. kiki, kedisi jiji ile annesinin hediye ettigi süpürgeye binerek evinden ayrılır ve deniz kenarında, başka cadısı olmayan bir şehirde karar kılar. kiki, şehirde uçma yeteneğinden faydalanacağı bir kurye servisi açmak istemektedir. şehirdeki ilk gününde tanıştığı birinin fırınında ona yardımcı olurken aynı zamanda hayalini kurduğu işi yapmaya başlar ve zamanla cadılık yeteneklerini kaybettiğini fark eder. yeteneklerini tekrar kazanmaya çalışırken bir arkadaşının da hayatını kurtarması gerekir.

    --- spoiler ---

    izlemeden once animeyi benim icin cekici kilan hayao miyazaki yapimi olmasiydi. fakat izledikten sonra icinize sicak duygular,sicak kirmizi turuncu sari duygular yerlesiyor.
    hep ayni soruyu sorduyor hayao amcamiz,
    bu kadar siradan olmak icin ne suc isledik?
  • şubat ayı itibariyle netflix'e gelen miyazaki filmlerinden biri. cadılık hiç bu kadar tatlı anlatılmamış ve kediler hiç bu kadar güzel konuşturulmamıştır.
  • miyazaki’ye göre hepimiz, dünyaya bir yetenekle geliriz. ve dünyaya gelme sebebimiz de sahip olduğumuz bu yeteneği ortaya çıkarmaktır.

    --- spoiler ---

    örneğin kiki’s delivery service’te (küçük cadı kiki’de) kiki, bir cadı olduğu için son derece kolayca uçabilmektedir. süpürgesine atlaması yeterlidir. ama bir gün, uçma yeteneğini kaybeder. uçmaya çalışırken süpürgesi de kırılınca kendine yeni bir süpürge yapmaya başlar. o sırada kiki’nin ormanda tanıştığı ressam arkadaşıyla aralarında şu diyalog geçer:

    kiki: dünyanın en normal şeyiymiş gibi uçabiliyordum. ama şimdi, nasıl yaptığımı bile hatırlamıyorum.
    ressam: belki de çok üstüne düşüyorsun. belki de ara vermen lazım.
    kiki: ama ya uçamazsam?
    ressam: denemeyi bırak. yürüyüş yap, manzarayı izle, öğle uykularına yat. birdenbire yeniden uçacaksın.

    miyazaki’ye göre eğer bir yeteneğiniz varsa, onu sırf bu yetenek sizde var diye kullanamazsınız. kiki, sırf bir cadı olduğu için ya da uçmak istediği için uçamaz. peki yeteneğini kullanabilmesi, tekrar uçabilmesi için ne yapmalı?

    ressam: senin yaşındayken ressam olmaya karar vermiştim. resim yapmayı çok severdim, uykumda bile resim yapardım. bir gün, durup dururken resim yeteneğim gitti. resme devam ettim, ama güzel olmadı. bir yerlerde gördüğüm resimlerin kopyalarıydı hepsi. hem de kötü kopyalar. yeteneğimi kaybetmiş gibiydim.
    kiki: aynı benim gibi.
    ressam: aynen öyle, ama sonra cevabı buldum. resmin benim için anlamını çözmemiştim. tarzımı bulmamıştım. uçmak için büyü mü kullanıyorsun?
    kiki: ruhumdan güç alıyorum.
    ressam: ruha güvenmek, işte ben de bundan bahsediyorum. aynı ruh bana resim yaptırıyor. arkadaşına da kek… bazen ilhamın gelmesini beklemek gerek. çok kolay olmuyor tabii.
    kiki: bunu neden yapmak istediğimi çok da düşünmedim galiba. eğitime falan çok kaptırdım kendimi. benim de ilhamımı bulmam lazım.

    kiki’nin tekrar uçabilmesi için ilhamını bulması gerekiyordu. çünkü miyazaki’ye göre, sahip olduğumuz yeteneği kullanmak için bir ilhama yani bir “nedene” ihtiyacımız var. peki bu “neden” ne? sizden daha büyük bir amaca hizmet eden bir sebep olması yeterli.

    filmin sonlarına doğru kiki, arkadaşı tombo’nun tehlikede olduğunu görüyor. tombo, arızalanan bir zeplinin içinde havada süzülmektedir. ve düşmemek için de zeplinin ucuna tutunuyor. ama zeplin de saat kulesine çarpmak üzeredir.

    kiki’nin tombo’yu kurtarması için uçması gerekir. ama yeteneğini kaybetmiştir, nasıl uçabilir ki? üstelik, süpürgesi kırılmış ve kendisine yeni bir süpürge yapamamıştır henüz.

    kiki o sırada, yoldan gördüğü bir çöpçünün süpürgesini alır. onunla uçmaya başlar. çünkü, uçmak için süpürgeye ihtiyacı yoktur. sadece bir nedene ihtiyacı vardır. arkadaşını kurtarmak da çok iyi bir nedendir.

    miyazaki’ye göre her birimizin bir yeteneği var. ve bu yetenek ancak onu bizden daha büyük bir amaç için kullandığımızda ortaya çıkabilir.
    --- spoiler ---

    yazının tamamını blog'umdan okuyabilirsiniz: miyazaki'nin anlamı
  • spirited away, howl’s moving castle, princess mononoke, my neighbor totoro gibi etkileyici olmasa da sonunda pamuk gibi oluyorsun. miyazaki animelerinin sonunda hissedilen o duygu.

    bazen denemeyi bırakmamız gerektiğini, sürekli düşünerek istediğimiz şeyde başarılı olamayacağımızı, tutkuyla bağlanmadığımız, ruhtan gelmeyen, bizim için anlamlı olmayan bir şeyin sürekli olamayacağını da anlatmış.

    miyazaki keşke verdiği öğütleri nasıl kalıcı hale getirebileceğimiz ile ilgili de bir anime yapsa...
  • --- spoiler ---

    oyuncağın ormanda kuşların arasında kalması, kuşların kiki'yi yumurtalarını çalacak diye kovalaması, kiki'nin ilk görevi olması ve oyuncağın doğum günü hediyesi olarak verilmesi. o anda yaşadığı çaresizlik...
    kendimi kolay empati kurabilen biri olarak tanımlarım, bir de miyazaki bunu o kadar çok kolaylaştırıyor ki her sahnesinden etkileniyorum :)

    --- spoiler ---
  • hayao miyazaki'nin tatlı mı tatlı, insanın içine huzur çökerten, çocukluktan kalma hislerimizi tekrardan bize yaşattığını düşündüğüm çok şeker anime film.

    --- spoiler var ---

    13 yaşındaki bir tatlı cadımız kiki, onun sevimli kara kedisi jiji ile birlikte yeni bir şehre taşınmak için bir yolculuğa çıkarlar. 13 yaşındaki kiki bir yıl boyunca ailesinden bağımsız olarak cadılığını geliştirecektir. yolculuklarının ilk gününde çıkan fırtına kiki ve jiji'yi kendi kasabalarından çok daha büyük bir şehre götürür. kiki burada insanları, dostluğu, yeteneklerini ve en önemlisi kendini keşfeder.

    --- spoiler ---

    filmde kullanılan müzikler istemsiz insanın içine mutluluk aşılıyor, büyülüyor, bir çocuk neşesi veriyor ve sıkmıyor. gördüğüm en şeker, en tatlı filmlerden. olumsuz her şeyden bıkan herkesin kesinlikle izlenilmesi gerekir.
  • çizimlerine bayıldığım, içine girip çizgi kahraman olmayı istediğim, pazar günümü şenlendiren anime film.

    daha derin bir şeyler yazmak isterdim ama iş güç nedeniyle çocukları filmle baş başa bırakıp kaçmak zorunda olduğumdan unutmayayım diye üstünkörü karalıyorum sadece. sonra baştan sona izleyeceğim. pırıl pırıl, avrupa şehirlerini çağrıştıran düzenli sokaklar, deniz manzaraları, cıvıl cıvıl bahçeler, kuleli yapılar, birbirinden cici, temiz ve düzenli resmedilmiş iç ev dekorasyonları ve özellikle kiki'nin çalıştığı fırın çok hoşuma gitti. ekmek, pasta kokularına hiç dayanamam zaten. gitmiş kadar oldum.

    hikaye de güzel olsa gerek, çocuklar bırakır kaçardı yoksa. bakalım izleyip göreceğiz.
  • neredeyse hiç zıtlık öğesi olmayan; tatlı, sakin bir film. tam bir comfort movie.
  • bu seferki miyazaki masalımız "kiki'nin teslimat servisi" doğada değil bir şehirde geçiyor.koriko adlı bu şehri görür görmez avrupa şehirleri akla geliyor.zaten miyazaki ilhamınıda stockholm,lizbon,paris,san francisco,milano gibi şehirlerden almış.dünya savaşlarının yaşanmadığı bir 1950'li yıllar alternatif avrupa evrenindeki koriko şehri 13 yaşına basıp bağımsızlığını kazanan cadı kiki ve kara kedisi jiji'nin eğitim ve çalışma için seçtikleri kenttir.bu arada etrafta süpürgeleriyle uçan cadılar ekmek,peynir,ağaç vb..gibi normal olan bir dünya burası.kiki hamile osono ve kocasının işlettiği bir fırında iş bulur,çatı katında yaşamaya başlar.onunda cadılık becerisi evlere teslimattır.tombo adlı yapışkan bir oğlan çocuğu ve ormanda kulübede tek başına takılan ressam ursula ile arkadaş olur.ursula hakkında ayrı bir film yapılacak bir karakter olmuş.kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan genç sanatçılar için ilham kaynağı görsel / görsel ormandaki kulübede uçma yeteneğini kaybeden (daha doğrusu zanneden) kiki'nin ursula ile sanat,ilham ve sihir üzerine konuşmaları.burada okuduğum çok güzel bir yazıdan alıntı yapıyorum "ursula yaratıcı bir engeli olan sanatçının yaşadıkları üzerinden kiki'ye tavsiye verir “uzun yürüyüşler yap, manzaraya bak,öğlen uykusuna yat,hiçbir şey yapma” ve ancak o zaman güçlerini geri kazanacaktır.kiki'nin teslimat hizmeti yaratıcı tutkunuza fazla kapılıp enerjiniz tükendiğinde neler olabileceğinin dürüst bir tasvirini gösteriyor. hayao miyazaki, hayallerini gerçeğe dönüştürmeye çalışan çalışkan bir yaratıcı olarak, kendimizin dışına bakmanın,doğayla yeniden bağlantı kurmanın ve yoğunluğa ara vermenin önemli olduğunu bize göstermeye çalışıyor." bu kısmını alıntıladığım yazı kiki ve (bkz: frances ha) filmlerinin benzer yanlarıyla ilgiliydi.ursula'nın tablosuna buyrun görsel / görsel filmin genç yeteneklere ilham kaynağı olduğuyla alakalı üzücü bir paylaşım görsel / görsel
hesabın var mı? giriş yap