• ingiltere ve portekiz'de hakkında endişeyle haber beklenen* küçük kız.

    - üç çocuklu kate ve gerry mccann çifti, tatile gittikleri algarve / portekiz'de 3 mayıs 2007 akşamı çocuklarını otel odalarında yatırıp restorana giderler; yemeklerine de her yarım saatte bir ara verip odayı kontrol ederler.
    21.45 gibi tekrar kontrole geldiklerinde oda penceresi açıktır; dört yaşındaki kızları madeleine de kayıptır.

    çapı portekiz'de günden güne genişletilen detaylı aramalar, 13 mayıs 2007 itibarıyla halen sonuç vermemiş durumda. aralarında jk rowling, simon cowell ve richard branson gibi isimlerin de bulunduğu on üç hayırsever, 2,5 milyon sterlin toplayarak bu paranın kayıp çocuğun bulunmasını sağlayabilecek bir bilgi getirene ödül olarak verileceğini açıkladı.

    otelde çocukların 24 saat güvenle bırakılabileceği bir kreş servisi olmasına rağmen çiftin çocuklarını odada yalnız bırakmış olmaları da ibret verici bir detay.

    küçük kızın çocuk ticareti yapan çetelerce kaçırıldığı düşünülüyor. portekiz polisi herhangi bir ipucu bulmuşsa da açıklamış değil.

    http://news.sky.com/…llery/0,,70141-1264357,00.html
    http://crimeblog.us/?p=399
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6650557.stm
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6648995.stm
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6650159.stm
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6649971.stm
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6645341.stm
    http://news.bbc.co.uk/…/hi/world/europe/6627605.stm
    http://news.bbc.co.uk/…glasgow_and_west/6642115.stm

    not: geçen sene baba olunca kendi anne ve babamın evhamını sonunda anlamıştım. tarifi imkansız bir sevgiyle bağlandığınız çocuğunuza kötü bir şey olmasından o kadar korkuyorsunuz ki, bir yabancı "kucağıma alabilir miyim?" diye sorduğunda, bir komşu "haydi, yarım saat bize bırakın" dediğinde aklınıza milyon olasılık geliyor, içiniz içinizi yiyor. o kişiden sadece bunu teklif ettiği için nefret edebiliyorsunuz. bu çok kuvvetli bir içgüdü.
    sonunda bir gün serbest kalıp nefes alması gerektiğini biliyorsunuz ama daha bu kadar küçükken onu koruyabildiğiniz kadar korumak zorundasınız. çünkü dünya korkunç bir yer. ayrıca yalnız uyumaya bırakılan üç küçük çocuğun başına gelebilecek tek kötü şey kaçırılma da değil. bu acılı anne babanın çocuklarının kaybolmasıyla sonuçlanan genişliğini aklım almıyor...
    çünkü hayat, sizin çocuk yetiştirme felsefenizin ne olduğuna bakmıyor; çocuklara da hiç acımıyor.

    edit: kaçırıldığını kesinleştiren bulgular, son dakika eki;
    http://www.guardian.co.uk/…0.html?gusrc=rss&feed=11

    edit: gözaltına alınan bir şüphelinin masum olduğu ortaya çıkmıştır.
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6660009.stm

    aylar sonra gelen edit: şüpheler anne baba üzerinde yoğunlaşmış, kızının yaramazlıklarından bunalan anne babanın onu sakinleştirmek için yüksek dozda uyku hapı verdikleri ve çocuk öldükten sonra da cesedini sakladıkları ihtimalinden bahsedilmektedir. gerçek bu mu belli değil ama bu iddia gerçekse "kızımız kaçırıldı, aman yardım edin" diye dünyayı ayağa kaldıran insanlara diyecek söz bulamıyorum... anneyle babanın gerçekten masum çıkmalarını dilerdim, kötülerle iyilerin adreslerinin bilindiği daha basit bir dünyada yaşadığımız yanılgısına kapılma adına...

    2016 editi: olayı sulandıran pizzagate gibi komplo teorilerine büyük öfkem var. dünyada gerçekten kötü şeyler oluyorken hedef saptırmak, insanların ve/veya polisin zamanını yalan bilgilerle çalıp odak kaybettirmek çok büyük bir şerefsizlik.
  • 15 gündür kayıptır, en ufak bir ipucuna bile ulaşılamamıştır.

    http://www.ceop.gov.uk/
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6667307.stm
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6666645.stm
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/6664271.stm

    ne kadar çok çocuğun kaybolduğuna dikkat çekmek açısından ek bir bilgi: madeleine'in kaybolduğu 3 mayıs 2007 tarihinden bu yana sadece ingiltere'de 16 yaşın altında 720 kişi kaybolmuş; bunlardan 92'si 12, 35'i de 10 yaşın altında.
  • ailesi ile tatildeyken 3 mayis aksami uyudugu otel odasindan kaybolan ufak , sirin, minik kiz. kimileri ailesini 3 cocugu otel odasinda yalniz biraktiklari icin yargilasa da olayin gectigi tatil beldesinde kalan pek cok aile tatillerinde ayni seyi uyguladiklarini soylediler. aileler ve cocuklar icin cok guvenli oalrak bilinen ve tarihinde boyle bir olay olmayan bir tatil beldesi , ingiliz ailelerin tercihi bir yermis praia da luz. tabii ki ufak cocuklari yalniz baslarina birakmak iyi bir sey degil ama oraya giden tum aileler yaptigina gore gercekten guvenli bir yer izlenimi veren bir mekan olsa gerek ve de bir cocugunu kaybetmis bir aileyi su an icin yargilamak pek de yapici bir durum degil. kayboldugu gunden beri gunlerce ozellille ingiliz ve portekiz gazetelerinin ana sayfalarini mesgul eden bu aile, kizlarinin bulunmasi icin bir internet sitesi de kurmus durumda.

    iclerinde mesela david beckham in bulundugu pek cok futbolcu da ekranlara cikip madeleine in bulunmasi icin onu gordugunden suphelenen her insandan yardim talep ettiler ama 12 mayista 4. dogum gununu kutlamasi gereken , 13 mayista anneler gununu kutlamasi gereken bu kucuk kizdan bir haber yok ve zamanla medya olaya ilgisini kaybedecek, eger hala hayattaysa zaman gectikce kizin surati degismeye baslayacak ve ailenin onu bulmak icin umudu daha nereye kadar devam edecek.

    bilgi icin: http://www.findmadeleine.com/
  • 100 gundur kayiptir ve arama calismalari hala devam etmektedir. en son belcika'da canli olarak goruldugune dair bir ihbar alindi ama oradan somut bir sonuc cikmadi. bir de portekizde bir villanin bahcesini kazan polis yine birsey bulamadi.
  • son haberlere göre portekiz polisi anneye, çocuğu kaza ile öldürüp cesedi ortandan kaldırdığını itiraf etmesi karşılığında anlaşma (ceza indirimi falan olsa gerek) önermiş.
  • kayboluş vakası feci şekilde jonbenet ramsey'i hatırlatan güzel kızcağız. anne ve babası da zanlı olarak göz altına alındı. umarım bu dava sonuçsuz kalmaz, katil annesi ya da babasıysa da gereken cezayı çeker ki bu gayet olası görünüyor. ailesinin, madeleine mccan'ın kayboluşundan 25 gün sonra kiraladıkları arabada kızcağızın dna örneklerine rastlanmış ve annesi 2 gün önce yapılan sorgulamada seri ve çapraz sorgu taktiğinde 27 kilit soruya yetersiz yanıt vermiş. polis, mccann çiftinin kızı kaza eseri öldürdüğünü ve cesedi sakladığını düşünüyor.
  • anne babasını delilsiz yere suçlu olarak gösteren the daily express ve daily star gazeteleri yaptıkları eşeklik nedeniyle aileye 550 bin sterlin ödemeyi kabul etmiştir.
  • dun gece ingiliz televizyonu channel 4'da kacirilma hikayesinin belgeseli yayinlanmistir. tuyleri diken diken etmistir. portekiz'de kacirildigi kasabadaki ekonomi durma noktasina gelmistir. onceleri ailelerin tatil icin sectikleri sessiz sakin bir kasaba iken adi cocuk kacirilma olayina karisinca butun gelir kaynagi durmustur. bu sebeple bolgenin halki mccann ailesine dusmanca yaklasmaktadir.
  • "önce, "yaşıyor" dendi, sonra "öldü", şimdi yine "yaşıyor" diyorlar.

    önce, "bir yabancı kaçırdı" dediler, sonra "kaçtı, kayboldu", şimdi de "anne öldürdü, baba sakladı" diyorlar. bu kargaşanın pek çok nedeni var. biri, doğru dürüst ve zamanında yapılamamış bir olay yeri incelemesi. bir diğeri de laboratuvar bulgularını, hele dna verilerini yorumlamasını bilmeyen polis yöneticileri.

    avrupa kıtasının güneybatı ucundaki portekiz’in algarve’si, 200 kilometreye varan kumsalı, akdeniz iklimi, güvenliği ve ucuzluğu ile, sadece yerli turistleri değil, ingiliz, fransız ve almanları da çeken bir tatil yöresidir. karı-koca doktor, ingiliz mccann’lerin, lagos limanına 6 kilometre uzaklıktaki, okyanus kulübü adlı şirketin beyaz boyalı, palmiye ağaçları arasındaki 2-3 katlı apartmanlarından birini seçmelerinde, bunların etkisi olmuştur elbette. ancak, martins ve silva sokaklarının köşesindeki 5a blokunun giriş katını kiralamalarının asıl nedeni, 100-150 metre yakınındaki çocuk havuzu, kreş, dadı gibi olanaklardı. çünkü doktorların, üç yaşında bir kızları ve biri erkek, diğeri kız, iki yaşında ikizleri vardı.

    bay mccann, yüzme havuzunun hemen dibindeki tapas bar’dan, guarda nacional republicana’nın, yani jandarmanın lagos’taki karakolunu arayıp, büyük kızı madeleine’in kaybolduğunu bildirdiğinde, günlerden 3 mayıs 2007 ve saat tam 22.50’ydi.

    tutanaklara göre, ilk ekip, kulübe 12 dakika, görgü tanıklarına göre 1 saat sonra ulaştı ve sorulması gereken ilk soruyu sordu. "çocuğun kaybolduğunu kim ve ne zaman fark etti?" "karım" dedi doktor, saat 22’de."

    jandarma, aldığı yanıttan ve gördüklerinden pek hoşlanmamış olmalı. kayboluşun üzerinden en az bir saat geçmişti ve daha da önemlisi, kızın kaçırıldığı iddia edilen, apartmanın giriş katındaki yatak odasına, bu bir saat içinde girip çıkmış, pencereleri, kapıları, dolap kapaklarını, çekmeceleri açıp kapamış meraklıların sayısı 50’den fazlaydı.

    conan doyle’un, "boscombe vadisinin gizemi" adlı öyküsünde dedektif sherlock holmes "ah", der, "keşke, öküz sürüsü gibi buraları ezip geçenlerden önce gelebilmiş olsaydım. o zaman, her şey çok daha kolay olurdu." lagos karakolunun jandarmaları sherlock holmes’un 106 yıl önce dile getirdiklerini okumuş mudur bilmem, ancak, çocukların yattığı odadaki kargaşayı gördükten sonra, hayali dedektifle aynı duyguları paylaşmış olsalardı, en azından apartmanı güvenlik çemberine alır, adli polisin delil toplayacak uzmanları gelinceye dek giriş çıkışı engellerlerdi.

    özetin de özeti

    en son söyleyeceğimizi, en başta özetleyelim. küçük ingiliz kızın portekiz’de kayboluşundan şu saate kadar 151 gün geçti ve ne ölüsü, ne de dirisine ulaşılabildi. anlatılana bakılırsa, her akşam olduğu gibi anne üç çocuğunu yatırmış, daha sonra eve 120 metre uzaklıktaki tapas bar’da eşiyle buluşmuş ve arkadaşlarıyla birlikte yiyip, içmişler. saat 22.00’de anne çocukların durumunu kontrole gittiğinde, ikizlerin uyuduğunu, buna karşılık madeleine’in odada olmadığını fark etmiş. bahçeye bakan pencerenin aralık olduğunu görünce "kızımı kaçırdılar" diye bağırmış.

    portekiz polisinin ilk senaryosu da madeleine’in kaçırılmış olabileceği üzerine kuruluydu. bölgenin günlerce yerden ve havadan taranması, bu çabanın ingiliz polisi ve onların özel eğitimli köpekleriyle desteklenmesi bir yarar sağlamadı. ne yazık ki, başlangıçta kızın tatil köyünü çevreleyen 3-5 kilometrelik bir çember içerisinde bulunduğundan hareket edildi ve fotoğrafları, çok yakındaki lagos limanının yetkililerine bile günler sonra dağıtıldı. halbuki deneyimler, çocuk kaçırmalarının uluslararası bir suça dönüştüğünü ve kaçırılışı izleyen bir kaç saatte toplanan bilginin, çocuğun bulunmasında hayati önem taşıdığını gösterir.

    portekiz polisi, çocuğu kaçırdığını düşündüğü yabancı ile ilgili bir ipucuna ulaşamayınca senaryosunu değiştirdi ve az sonra özetlemeye çalışacağım deliller yüzünden, kızın annesi tarafından kazayla ya da kasten öldürüldüğünü, babanın da durumu örtbas etmeye çalıştığını ileri sürdü. polis zaman zaman ilk varsayımına, kızı bir yabancının kaçırdığı senaryosuna dönüyor. ayrıca kızın, yataktan kalkıp yakınlardaki markete gittiği, oradaki bir yabancı tarafından kaçırıldığı üzerinde de duruyor.

    senaryoya göre deliltoplanmasi yanliş

    içinden çıkılamaz bu duruma gelinmesinin temel nedeni, bana göre, soruşturmalarda sıklıkla rastlanan bir hata.

    olay yerine ilk ulaşan güvenlik birimleri, gözlemleri ve tanık ifadeleri doğrultusunda, olayın niteliğine ilişkin bir kanaate varıyorlar. cinayet, intihar, kaza ya da bu örnekte olduğu gibi çocuk kaçırması diyorlar.

    olay yerinden delil toplanmasında, bu ilk varsayıma bağlı kalınıyor ve başka alternatifler düşünülmüyor. kriminal laboratuvarların delilleri incelemesi, doğal olarak bir süre alıyor. çıkan sonuçlar ilk kurguyu desteklerse mesele yok, ama desteklemediği takdirde, en az üç olasılık var. ya yeterli delil toplanamamıştır, ya laboratuvar toplanan delillerden bir sonuç alamamıştır (örneğin parmak izi karşılaştırmaya elverişli değil, dna elde edilemiyor gibi) ya da varsayılan senaryo yanlıştır.

    ilk senaryonun yanlış olduğu kabul edildiğinde, bir diğer alternatife yönelip, bu kez o delillendirilmeye çalışılıyor. kanımca pek çok suçun failinin meçhul kalmasının nedeni bu. çünkü aradan geçen süreyle orantılı olarak, yeni delil bulma şansı giderek azalıyor, görgü tanıklarının güvenilirliği giderek azalıyor.

    madeleine olayında da bu durumu gözlüyoruz. önce, bir yabancının, apartmana pencereden girip, kapıdan çıkarak kızı kaçırdığına ilişkin bir kanı vardı. soruşturma, bir süre bu çerçevede yürütüldü.

    daha sonra, kızın sokağa çıktığı ve dışarıda kaçırıldığına odaklanıldı. bu da tutmayınca, annenin kızı öldürdüğü, babanın da ona yardımcı olduğu varsayıldı.

    sonuç alınamayınca tekrar başa dönüldü, yine bir yabancı arandı, ardından kiralık bir otomobilin bagajında bulunan saç telinin dna’sı kızınki ile örtüştü, şimdilerde anne ve baba bir kez daha çocuğu öldürmekle suçlanıyor.

    önce kızın canlı olduğu sanıldı, birkaç ay sonra ölüsünü aramaya karar verildi, şimdilerde yeniden canlı olduğu düşünülüyor, çünkü malta’dan fas’a, ispanya’dan belçika’ya, çocuğu gördüğünü iddia eden ihbarların sayısı 30’u buldu.

    bir süre kızın okyanus kulübü’ne yakın bir mekanda tutulduğu varsayıldı. boş daireler arandı ama, dolu olanlarının aranmasında savcılık izni yüzünden gecikildi. çember çok yavaş genişletildi ve tatil köyünün denize yakınlığı göz ardı edildi. halbuki, bulunulan yerden deniz yoluyla hızla uzaklaşmak, hatta afrika kıtasına geçmek mümkün. bütün bunların, daha ilk dakikalardan itibaren gözönüne alınması, delillerin ona göre toplanması, soruşturmanın tüm varsayımları kapsayacak biçimde yürütülmesi gerekirdi. hani kimi derlemelerde yer bulan "türkün aklı sonradan gelir" diye insafsız bir deyiş var ya, onun muhatabı, biz olmamalıydık.

    bilgi kirliliği vargerçekler saptiriliyor

    portekiz yasaları yürümekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak açıklama yapılmasını yasaklıyor. bu kişilerin yargılanıp, iki yıl hapis cezasına çarptırılması mümkün olduğundan, o gece tatil köyünde bulunanlar ile soruşturmanın herhangi bir aşamasında görev yapanlar, görünürde konuşmuyorlar ama, her gün basına bir parça bilgi sızdırılıyor. kaynağı belli olmayan bilgi kırıntıları üzerine geliştirilen spekülasyonlar doğruymuşçasına, günlerce tartışılıyor. birkaç hafta önce mccann’ler, cinayet masasından emekli bir polisi özel dedektif olarak tuttular ve portekiz’e gönderdiler. dedektifçiliğe soyunan gazetecilerin, ilgili ilgisiz kişilerle mülakat yapıp yayınlaması, işleri daha da karıştırıyor.

    durmaksızın portekiz polisinin yavaşlığı ve beceriksizliği eleştirdiğinden, başlangıçta, portekizli meslektaşlarına sadece bilgi desteği veren ingiliz polisi, ağustostan bu yana özel eğitimli, özel techizatlı olay yeri inceleme ekiplerini ve iz süren köpeklerini portekiz’e gönderiyor ve toplanan delilleri incelenmek üzere ingiltere’ye getiriyor.

    portekiz resmi makamlarının, medya ile ilişkilerini başarılı biçimde yönettiği söylenemez. birkaç kez, olayı çözmekte olduklarını bildirip, birini zanlı ilan ettikleri halde, yeterli delil bulamayınca serbest bırakmaları, onlara olan güveni sarstı.

    bu toz duman içinde mccann soruşturmasını tartışmaktan ziyade, yapılan sayısız hatadan ikisi üzerinde durmak istiyorum. bunlardan ilki, çocuğun kaçırıldığının bildirildiği gece, mccann’lerle aynı masada yemek yiyen 7 ingilizden birinin, bayan jane tanner’in ifadesi üzerine zanlı durumuna düşen ve ciddi biçimde mağdur edilen robert murat’ın durumu; ikincisi, mccann’lerin apartman dairesinden ve çocuğun kayboluşunun 25. gününde kiraladıkları aracın bagajından elde edilen biyolojik delillerin analizi.

    mccann davasinin unutulan mağduru

    otuzunu geçmiş, evlenip ayrılmış bir erkekseniz ve halen annenizle oturuyorsanız, birkaç yıl önce tanıştığınız genç kız, küçükken yaşlıca biri tarafından cinsel tacize uğradığını anlatmışsa, evinizin bodrumu varsa, üstelik mahallenizde küçük bir kız kaybolmuş ve siz de arama çalışmalarına bütün gücünüzle destek vermişseniz ve bütün bunlara, bir rus iş arkadaşınız olduğunu, üstelik bilgisayarlardan anladığını, ayrıca kızın kaybolduğu gece, ikinizin cep telefonuyla görüştüğünüzü eklerseniz, ölümlerden ölüm beğenin.

    okyanus kulübü apartmanlarına yakın bir yerde oturan robert murat, aynen bu durumdaydı. tapas bar’da çocuğun anne ve babasıyla yemek yiyen 7 kişiden biri, bayan jane tanner, battaniyeye sarılı büyükçe bir cisim taşıyan gençten bir adamı güneye doğru yürürken gördüğünü söylemiş, haftalar sonra adamın taşıdığının aslında pembe-beyaz pijamalı küçük bir kız çocuğu olduğunu ve güneye değil doğuya gittiğini belirtmişti. adamı gördüğünü iddia ettiği saat, 21.15’ti ve o saatte, pijamanın renginin bu ayrıntıda anımsanmasının pek de güvenilir olamayacağını kimse düşünmedi.

    robert murat, doğu yönünde oturan 33 yaşında bir ingilizdi ve bölgede emlakçılık yapmaktaydı. internet üzerinden çocuk pornografisi yayan bir pedofil olarak damgalanmasını sağlayacak, yukarıda sıraladığım tüm risk faktörlerine sahip olduğundan, madeleine soruşturmasının ilk resmi zanlısı olarak tarihte yerini aldı. sadece tarihte mi, günlerce aleyhinde yazılar yazıp, haberler yayınlayan medyada da.

    evi ve bahçesi tepeden tırnağa 3 kez aranan, kendisi 4 kez sorguya çekilen robert murat, biraz zor da olsa, polis kayıtlarında aklandı. ancak bulaşan lekeyi toplumun kafasından silmesi belki de hiç mümkün olamayacak ve o hep "robert murat mı? ha şu portekiz’deki çocuğu kaçıran adam mı, yoksa o kaçırmamış mıydı?" şeklinde yürüyen muhabbetlerin konusunu oluşturacak. boşandığı karısından olma küçük kızı ve onun okul arkadaşları, haftalarca gazetelerin ön sayfalarında yayınlanan fotoğraflarını hiçbir zaman unutmayacak.

    köpekler ve kimyacilar mucize yaratamaz

    kızın kayboluşundan 4 ay sonra, ingiltere’den getirtilen özel eğitimli bir polis köpeğinin, karı - koca mccann’lerin çocuğun kayboluşundan üç hafta sonra kiraladıkları renault scenic otomobilin bagajında, ayrıca annenin yeni satın aldığı giysiler ve yanından ayırmadığı kızının oyuncak kedisinin üzerinde, hatta çocukların yatak odasında "ceset kokusu" aldığı bildirildi ve kızın öldüğü resmen ilan edildi. köpeğin bu hareketlerinin yer aldığı film, kızını öldürdüğünü itiraf edeceği umuduyla anneye gösterildiyse de, bir sonuç alınamadı. köpeklerin cesetleri bulabileceği muhakkak da, dört ay önce ona değen cisimler üzerinde "ceset kokusu"nu ayırt ettikleri hiç görülmüş değil. öte yandan, köpek burnu, kan, idrar gibi vücut sıvılarının kokusunu elbette alır, ancak bundan, kişinin öldüğü sonucuna varılamaz.

    kayboluştan çok sonra, ingiliz polisinin farklı dalga boylarında ışık veren lambalar kullanarak, gerek kiralık araçta, gerekse evde yaptığı araştırmada ele geçen saç, kıl ve biyolojik lekeler, dna analizi yapılmak üzere ingiltere’ye götürüldü. birmingham adli bilim hizmetleri, bagajdaki saçlardan elde ettiği bir kısmi dna profilinin, kayıp kızınki ile örtüştüğünü bildirdi.

    şimdi anne mccann, bu dna bulgusuna dayanılarak, çocuğu kasten ya da bir kaza sonucu öldürmekle, baba da cesedin bagajda taşınmasına yardım etmekle suçlanıyor. delilin anneyi tutuklamaya yeterli olup olmadığına, yargıç pedro daniel dos anjos frias birkaç hafta içinde karar verecek.

    halbuki aracın bagajı ile arka koltuklar arasında bir bölme bulunmuyor, buraya oturan aile bireylerinden birinin saçı bagaja ulaşabilir ve dna’sının, kızın kısmi profili ile örtüşmesi kadar doğal birşey olamaz. ayrıca mccann ailesi, ingiltere’ye dönmek üzere apartmanı boşaltırken, kaybolan kızınkiler de dahil olmak üzere, eşyalarını bu araçla taşımışlar. dolayısıyla, bagajdaki saç teli onun olsa bile ne zaman koptuğunu, oraya nasıl geldiğini bilmek mümkün değil. "

    sevil atasoy tarafından yazılan bu makale, 02 ekim 2007 salı günü yayınlanan hürriyet gazetesindeki köşe yazısıdır.
hesabın var mı? giriş yap