• (bkz: magellan)
  • kusadasi guzelcamli'da bir hotel.
  • kusadasi güzelcamli'da çok güzel bir yere kurulmuş fakat başka herhangi bir + , güzel vb yan bulunmayan hotel.
    tüm odalar dolu olursa havuza ve denize girmenin imkansız olduğu izlenimini veren hotel.
  • onuncu nesil sabirtasi yazar.
  • (bkz: the macallan)
  • asrın lideri izah etti:
    “amerika’yı kolomb keşfetmedi.”

    *

    ki, daha önce malazgirt’i izah etmişti… “romen diyojen batarya batarya, gülle gülle saldırırken, sultan alparslan allah allah diye saldırıyordu” demişti. gerçi, 1071’de batarya-top filan henüz yoktu, barut anca 250 sene sonra toplarda kullanılmaya başlanmıştı ama, olsun varsındı, tarihçiler daha iyi bilecek değildi.

    *

    bilahare, istanbul’u izah etti… “istanbul’un tarihçesini bilmiyorlar, tarih bilseler konuşmaya yüzleri olmaz, öyle elinde mercekle romen diyojen gibi dolaşılmaz” dedi. mercekle dolaşan, hayali roman kahramanı sherlock holmes’tü. mercek yerine fenerle dolaşan diyojen’in, istanbul’la alakası yoktu, sinoplu filozoftu. romen diyojen desen, zaten mercekle, fenerle alakası yoktu, malazgirt’te esir düşen bizans imparatoruydu. 1500 senelik sapma yapmış, diyojenleri karıştırmış, sherlock holmes’le harmanlamış, gene de denk getirememişti ama, gayet güzel izahattı, ayakta alkışlandı.

    *

    bi ara, osmanlı’yı izah etti… “kanuni’nin 30 senesi at sırtında geçti” dedi. kanuni 13 defa sefere çıkmıştı, toplam 10 sene 3 ay seferde kalmıştı. demek ki, 30 seneye tamamlamak için, sarayda da 20 sene at üstünde oturmuştu!

    *

    bizans’ı izah etmeyi de ihmal etmedi… “bizans’ın hanımları fatih sultan mehmet’i karşılarken, başımızda kardinal külahı görmektense osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz demişlerdir” dedi. o lafı söyleyen, bizanslı hanımlar değildi, o lafın orijinali öyle değildi, söylendiği tarih de 1453 değildi, 10 sene önceydi. her şeye rağmen halimize şükretmeliydi, bizanslı hanımlar fatih’i görünce “cüneyt arkın da geldi mi?” diye sorabilirlerdi.

    *

    bizans, osmanlı derken, selçuklu’yu da izah etti. “ankara, selçuklu başkenti” dedi. profesör ilber ortaylı, selçuklu başkenti filan değildir, selçuklu başkenti konya’dır dedi ama, bu ilber hocanın cahilliğinden de bıkmış usanmıştık gari.

    *

    yunan tarihiyle alakalı gerçekleri, olimpiyat komitesi başkanı’na izah etti. “olimpiyatlara adını veren dağ, antalya’daki olimpos dağıdır, olimpiyat meşalesinin kaynağı da, olimpos dağındaki çıralı’dır” dedi. olimpos dağı, türkiye’de değil, selanik’te… bizdeki olimpos, dağ değil, carettaların yavrulama alanı… olimpiyata adını veren yer, yunanistan’daki antik kent olimpiya… olimpiyat meşalesinin çıralı’yla alakası yok, ilk kez 1928’de amsterdam olimpiyatı’nda yakıldı, diyenlere bakmayın siz… bütün dünya yanlış biliyordu.

    *

    sadece kıtaları değil, denizleri de izah etti. iki lisanda, ingilizce-türkçe izah etti. “akdeniz, beyaz deniz, white sea olarak adlandırılır” dedi. white sea’nin rusya’nın kuzeyinde olduğunu iddia edenler, müfteriydi.

    *

    medeniyetler ittifakı’nda medeniyetleri komple izah etti. “almanların goethe’si varsa, ispanyolların sokrates’i var” dedi. yunan’ı ispanyol yaptı. sokrates’le cervantes arasında iki bin sene vardı.

    *

    en son, amerika’yı izah etti.
    “kolomb keşfetmedi” dedi.

    *

    marko polo müftüydü.
    pasifik okyanusunda ilk iftarı macellan verdi.
    vasco da gama, piri reis’in imam hatipten sınıf arkadaşıydı.
  • macellan bilinenin aksine müslüman bir ailenin çocuğudur. 3 tane erkek evladı olan endülüs müslümanlarından ismail sabrosa ve eşi münevver sabrosa bir kız çocuk istemektedir.

    bu sefer kız olacağından emin olan sabrosa ailesi, pempe patikleri aylar öncesinde babaannesigile ördürmüş heyecanla o kutlu günü beklemektedir.

    beklenen gün gelir çatar...

    köyün ebesi şefika estudientes müjdeyi verir " bir oğlunuz oldu "…

    şok haberi alan ismail sabrosa'nın tarihe geçecek ve nesilden nesile aktarılacak küfrü ilk kez o gün günyüzü görür " ebeni skym !"

    "bu sefer garanti kız be oğlum" gazı ile oğlunu aylarca hazırlayan kayınvalide, çocuğa ismini de aylar öncesinden vermiştir. mücella...

    mücella, evin neşe kaynağı olur, ama baba sabrosa'nın gözüne bi türlü giremez. ismail efendi öyle kızgındır ki, oğlunu her daim "mücelllaaayn!" diye çağırmaktadır ki tarihçilere göre "lan" argoya bu dönemde kazandırılmıştır. (portekiz göçmenlerinin kurduğu hollanda'da isimlerin önüne eklenen van ( misal van basten, van persie) de zamanla, lan'dan türüyerek yumuşamış ve van halini almıştır.)

    mücelllayn aşağı, mücellayn yukarı derken yıllar geçer. mücellayn, guimares imam hatip sınavlarını 1.likle kazanarak ailenin bir kez daha gururu olur. yine babanın istediği olmuştur ama mücellayn'ın gönünde deniz subayı olmak vardır.

    imam hatip sonrası, deniz harp okulunu'da 1. likle bitiren mücellayna diplomasını deniz kuvvetleri komutanı kristof kolomb'un vermesi de ilginç bir tesadüftür.

    kitabın devamında, müezzin mücellayn'ın kübaya gidişi ve sünni-şii çatışmalarına son vererek küba'nın islam birliği dönem başkanı olmasındaki rolü daha geniş anlatılıyor.

    cumhurbaşkanımızın bahsettiği cami de bu dönemde inşa edilmiştir.
  • (bkz: serhat albamya) şarkısı
    serhat albamya - macellan

    alın teri olsun isterdim ama copy paste

    yıllar sonra yine bana dönünce,
    emin oldum dünya yuvarlak
    göz yaşların kandırma kuvveti suyun,
    onlar aktı ve yine beni kandırdı
    göz yaşların kandırma kuvveti suyun,
    onlar aktı beni yine sana bağladı.

    yüzünde gezdiğin yerlerin ışıkları,
    cebinde kaldığın otellerin kibritleri
    aklında başka insanların suretleri,
    kim bilir kalpte neler var.

    kim bilir kalpte neler var?

    hoş geldin,
    senin olsun yediğin içtiğin
    otur bana gördüğün şehirleri anlat.
    çok gezdin çok dolaştın, belli sıkılmış canın,
    ama yine döndün bana 'çakma macellan'ım'
  • bir solukta okunan stefan zweig kitabı. biyografi kitabı dediğin biraz sıkıcı olur, biraz bayar vs. ama söz konusu biyografiyi zweig yazınca adeta bir film izliyormuscasına gözünde canlanıyor tüm kitap.
  • şahsına ve yaşamına dair bilgi sahibi olunması gerekirse stefan zweig'in macellan bir insan bir yaşam isimli kitabı okunması gereken özel karakterdir.

    zweig'in destansı anlatımıyla tarihe mal olan kişidir.
hesabın var mı? giriş yap