• osmanli devleti'nde tanzimat'tan once, beylerbeylerinin ve sancak beylerinin bolgelerindeki sancak ve kazalari kendi adlarina yonetmekle gorevlendirdigi kişilerdir. *
  • alıcı
  • sanki daha çok 'beni teselli eden kişi' gibi çağrışıyor bana anlamı...
    hoş olurdu öyle bir mütesellim olsaydı benim de.
  • mütesellim lügatte, teslim olunan şeyi ahz ve kabz eden, bir idare memuru tarafından vergi ve rüsumun kabzına memur adam, tahsil memuru, muhassıl anlamlarına gelmektedir.

    mütesellimlik müessessi, xvı. yüzyılın ikinci yarısından tanzimat dönemine kadar osmanlı devleti’nde mevcudiyetini muhafaza ettirmiş bir müessesedir. mutasarrıf veya sancak beyinin görevleri başına gidinceye kadar geçecek sürede atandıkları bölgeyi yönetmek üzere tayin ettikleri kişilere mütesellim denilmekteydi.

    xvııı. yüzyılda mütesellim sayısının hızla arttığını görüyoruz. bunun sebebi, savaşların uzun sürmesi dolayısı ile sancak beylerinin bu süre içinde seferde bulunmaları ya da uhdelerinde başka görevleri de olmaları yüzünden sancaklara gelememeleri, sayıları çok artmış olan vezirlere pek çok sancağın “arpalık” olarak verilmesi, bu vezirlerin de sancağa bizzat gitmektense yerlerine mütesellim tayin ederek istanbul’da ikamet etmelerine bağlanmaktadır.

    mutasarrıfların idarelerinde bulunan sancaklara mütesellim atamaları geçici ve daimi olmak üzere iki şekilde gerçekleşmekteydi. mutasarrıf olarak atanan kişi, bazan yeni görev yerine gelene kadar geçici olarak, bazan da başka bir yerdeki görevi dolayısı ile görevine gelemeyeceği için daimi olarak bir mütesellim atamaktaydı.

    mütesellimin atanması, mutasarrıfın kapu kethudasının arzıyla, kendi adına mali ve idari işleri yürütecek adamlarından veya hariçten itimad ettiği bir kişinin padişaha bildirilmesi ve padişahın da bu isteği kabul ve onayı ile gerçekleşmekteydi. padişah tarafından yazılan bir ferman ile ve mutasarrıf tarafından yeni tayin edilen mütesellim hakkında yazılan “buyuruldu”nun kaza mahkemesine gönderilmesi ile mütesellim ataması gerçekleşmiş oluyordu.

    mütesellimin esas görevi, yerine atandığı mutasarrıf adına sancağın yönetimine iştirak etmek, onun adına tahsis olunan gelirleri toplamak idi. böyle bir durumda mutasarrıf olan kişinin yakınlarından birisini ya da güvendiği birisini bu göreve getirmesi uygulaması ön plana çıkmakta idi.

    mütesellimler ayrıca, harp zamanlarında asker tedarik etmek, tedarik ettikleri askerler ile beraber cepheye gitmek, eşkıyaya karşı halkı korumak, mutasarrıf adına suçluları mahkemeye getirtmek, onun vekilharcı olarak esnafa borçlarını ödemek, divan kurarak mahkeme oturumu düzenlemek gibi görevleri de yerine getirmekteydiler.

    sancağın hem mâlî hem de idârî işlerine bakan mütesellimlere herhangi bir maaş ödenmediğinden bunlar görevlerinin karşılığı olan parayı halktan temin etmekteydiler. sancak gelirinin bir kısmını kendilerine ayırıyorlar ya da belirli miktar parayı peşin alarak asıl mutasarrıfa ödedikten sonra kalan sancak gelirleri tamamen kendilerine bırakılıyordu.
  • mütesellim yerel toprak sahipleri, tüccarlar ve din adamlarından oluşturulan bir danışma organının, meclis ya da şuranın, başkanlığını yapıyordu. ortadoğu coğrafyasında merkezileşmeye başlayan idare tarafından tatbik edilen yönetim biçimiydi.
hesabın var mı? giriş yap