• kucuk kadınlar kitabının yazarı olur kendisi
  • küçük kadınlar'da joe'nun kendisi olduğunu düşündüğüm yazardır.
  • 1832-1888 yillari arasinda yasamis amerikali yazar. 1869'da yazdigi kucuk kadinlar ile kariyerinin en ust noktasina cikmistir. bu roman otobiyografik ogeler icerir; evet jo march karakteri alcott'ın kendisiyle yakindan ilgilidir. romanlarinda genel olarak 19. yuzyil ev yasamini anlatir. an old fashioned girl adli romani da iyilik melegi adi altinda turkçeye çevrilmis romanlari arasindadir.
  • ırkçılık karşıtlığı ile zamanının ötesinde bir kadın. küçük kadınlarda her ne kadar iyilik çeşitlemeleri ve yüceltimi konusunda biraz ileri gitmiş, kemalettin tuğcu mertebesinde dolanmışsa da, sisteme uyan meg, asi jo, çekici amy ve ezik beth tiplemeleriyle kadınların tek bir iyi modelinin olamayacağı kapısını açmıştır.

    şöyle ki; evet, jo yazarın kendisidir ama meg alter-egosudur ve ideal olan kişi hep megdir. gününün de idealidir meg: hem çok güzeldir hem hep doğru seçimler yapar, hem de yanlış seçimler yapan sevdikleriyle yüzleşmekten kaçınmaz. ama bir şeyler eksiktir sanki: tam da jo'daki kamusal hayat hevesi.

    aynı şekilde amy march da bir açıdan bakıldığında en başarılılarıdır: en çekicileridir bi kere, en hayat doluları, ve en zengin olacak olanları. (zenginken yoksullaşan aile erdemle ayakta dursa da* bu önemlidir onlar için)

    beth de başarılıdır, aslında kitabın odağını oluşturuyormuş gibi görünen şeyde: din ve biricik kuralı olan iyilik ve ideali eziklik olarak tezahür eden alçak gönüllülük. ölümü de bir evliyalık mertebesi gibidir. (ne de olsa hıristiyanlıkta bu daha kolay)*
  • amerikan iç savaşı'nda gönüllü hemşireyken ilk başarılı romanı hospital sketches'i yazan amerikalı kadın yazar. diğer eserleri good wives, little men ve jo's boys.
  • "ikna edici etkiler, ahlaki yönden değerlendirmeler yapmaktan daha iyidir." aforizmasının sahibi , kölelik karşıtı ve demokrat görüşleri olan, küçük kadınlar kitabının yazarıdır. babası transandantalist yani deneyüstü felsefesinin kuramcılarındandı. dolayısıyla kızı louisa may alcott aydınlanmış ve bağımsız güçlü bir kadın olması ve kaliteli makaleler, kitaplar yazması sürpriz değildi. çünkü yaşadığı aile ortamı gayet teşvik edici sanatsal ve entellektüel bir ortamdı. babasına göre "eğitim" bireyi özgürleştiren ve temelde nasıl düşünmesi gerektiğini gösteren bir yoldu. buna göre ezbere ve disipline dayalı eğitime önem verilen bir dönem için oldukça yenilikçi bir yaklaşımdı.
  • türkçe’ye küçük kadınlar adıyla çevrilmiş olan little women adlı kitabın yazarı louisa may alcott’un hastalığı ve ölümü üzerindeki sır pedesi henüz kalkmamıştır. geçirdiği felçten sonra ölmüştür ancak bazı kaynaklar tifo için kullandığı civadan zehirlendiğini iddia etmektedir.
    genel olarak 20 yıl süren kronik hastalığının belirtileri sistemik lupus eritematozus ile uyumludur. genç denecek bir yaşta, 55 yaşında ölmüştür.
    mysterious disease of louisa may alcott
  • afyon bağımlısı garip karı.
  • pek çoğumuzun çocukluk-ilk gençlik dönemlerinde severek okuduğu ''küçük kadınlar/ little women'' romanının yazarı ve bugün de doğum günü. kutlu olsun.

    görsel

    görsel

    35 yaşında kaleme aldığı ve ilk olarak iki ayrı cilt halinde yayınlanan bu eser, yazarın kendi yaşamına dayanıyor; özellikle de kendi üç kız kardeşi ile olan ilişkilerinden.

    alcott ailesi, reformcu düşüncelere sahip ve yazıyla ilgilenen bir aile. alcott'un babası, transandantalizm hareketinin önemli figürlerinden biri olan bronson alcott. louisa'nın annesi abigail may alcott ise sosyal reformlara katılan bir aktivist.

    transandantalist ebeveynleri abigail may ve amos bronson alcott tarafından new england'da yetiştirilen alcott, o dönemin birçok ünlü entelektüeli arasında büyüdü; margaret fuller, ralph waldo emerson, nathaniel hawthorne, henry david thoreau ve henry wadsworth longfellow gibi.

    alcott, bu eseriyle bulunduğu döneme ait toplumsal cinsiyet rolleri ve diğer önemli konular hakkında düşünmeye yönlendiren birçok temayı ele almıştır. kitap, amerikan iç savaşı sırasında, massachusetts'te yaşayan march ailesinin dört kız kardeşi olan meg, jo, beth ve amy'nin hayatını takip eder. babaları savaşa katıldığı için aile maddi zorluklarla karşı karşıyadır, ancak kızlar birbirlerine destek olarak büyürler. hikaye, onların hayallerini, aşklarını, zorluklarını ve büyüme süreçlerini anlatmakta.

    orta 1'e giderken okumuş ve bitince de, neden bitti diye üzülüp, hüngür hüngür ağlamıştım:) bir de ilk defa bir roman kahramanına aşık olmuştum; adı da çok hoşuma gidiyordu 'laurie'. öyle ki kitap satırlarındaki tasvirlerden mükemmel bir ''laurie'' yaratmıştım:)

    gerçekten de, yazar her bir karakteri öyle güzel tasvir etmişti ki, her birisini ve sayfaları gözümün önünde canlandırıp, film izler gibi senaryolaştırıyordum zihnimde de...

    görsel

    görsel

    görsel

    laurie, "küçük kadınlar" romanındaki ana erkek karakterdi. tam adı theodore "laurie" laurence. laurie, bay laurence'in torunu olarak tanıtılıyor ve march kızlarıyla yakın bir arkadaşlık kuruyor. hikaye boyunca özellikle jo ile yakın bir ilişki geliştirse de amy'e aşık olmuştu, bence de iyi yapmıştı zira jo fazla delişmen kalıyordu, amy ise tam bir barbie bebek...

    en büyük kız kardeş olan meg march, son derece zarif, aklı başında ve geleneklere bağlı bir karakter.

    hikayenin ana karakteri olan jo marc, bağımsız ve yazar olmayı isteyen bir kız. özellikle jo karakteri üzerinden, dönemin toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınların sosyal beklentilere meydan okuması ele alınmış. yine jo'nun yazar olma arzusu ve diğer kız kardeşlerin kendi benzersiz hedefleri, kadınların toplum içindeki rollerini sorgulayan önemli temalar olarak dikkat çekmekte.

    beth march, fazlasıyla mütevazı ve en naif kız kardeş.

    amy march ise en küçük kız kardeş, ressam olmayı hayal eden bir sanatsever, güzelliğine ve süsüne püsüne oldukça düşkün.

    eğer çevrenizde bu kitabı okumamış (ağırlıklı olarak ortaokul/ lise öğrencisi) varsa, önerebilirsiniz. keyifle okunacağından eminim??

    not: transandantalizm, 19. yüzyıl amerika'sında ortaya çıkan bir düşünce akımıdır. bu akım, bireyin içsel deneyimini vurgulayan, doğayla olan bağlantıyı önemseyen, maddi dünyanın ötesinde bir gerçeklik olduğuna inanan ve kişisel gelişmeyi teşvik eden bir felsefi yaklaşımı temsil eder.

    transandantalizm, doğanın ve bireyin içsel deneyiminin, toplumsal normlara ve kurumlara üstün geldiğini savunur. bu düşünce akımının temelinde, insanların kendi içsel gerçekliklerini anlama ve ifade etme çabası yatar. ayrıca, doğa ile uyum içinde yaşamanın ve kişisel potansiyeli keşfetmenin önemini vurgular.

    önde gelen transandantalist düşünürler arasında ralph waldo emerson, henry david thoreau, margaret fuller ve amos bronson alcott gibi isimler bulunmaktadır. louisa may alcott'un ailesi de transandantalist düşüncenin etkisi altında büyüdüğü için, bu düşünce akımının izleri onun eserlerinde de bulunabilir.
hesabın var mı? giriş yap