• 1962 yılı mahsulu fransa / italya ortak yapımı bir jean pierre melville filmi.
    the finger man olarak da bilinir.

    başrolde silien karakteri ile muhteşem bir iş çıkaran jean paul belmondo var.
    hapisten yeni çıkan bir hırsız hemen yeni bir soygun planına girişir. gerekli alet edevatı temin etmesi için de eski arkadaşı silien'e başvurur, ama kendisinin bilmediği birşey vardır, silien polis için çalışan bir muhbirdir. olaylar gelişir.

    melville'in muhteşem üçlemesi le samourai (1967), le cercle rouge (1970) ve ölmeden çektiği son film olan un flic (1972) öncesinde çektiği polisiye, üçlemenin habercisi gibidir. asla iyi ve kötü olarak isimlendiremeyeceğimiz karakterleri ile, karanlık şehir atmosferi ile ve en önemlisi o tarihlerde fransa'da hiçkimsenin şapka takmamasına rağmen filmdeki her karakterin şahsına münhasır taktığı şapkalar ile sinema tarihinin unutulmaz filmlerinden biridir. tam bir şölen.
  • le doulos şahsımda jean pierre melville in en etkileyici filmidir. çirkin kral belmondonun pek bi baby face gözükür burada, karizmadır, kendinden emindir. o kendinden emindir de biz pek anlayamayız olan biteni. hikaye deki bu belirsizlik non lineer kurgu ile desteklenir bu da anlatımı diğer melville filmlerinden baya bi ayırır. hea bu böylemiymiş der, kapatırız oynatıcıyı. bunların yanında her bi sahneye işleyen yogun sinema duygusunu incelikli sahnelerin varlıgını tekrar etmeyi melville ustaya saygısızlık olarak addediyor, belki alakalıdır bkzsiyle sahneden ayrılıyorum;
    (bkz: miller's crossing)
  • bir melville filmi. bunu yazıp bıraksan yeter aslında. "çok seviyorum bu adamın tarzını. aynı benim kafada yau" diye sulu-çamurlu övgüde bulunmak yersiz. adam bundan 50 yıl evvel katakulli filmlerinin zirvesini çekip bırakmış desem, çok da abartmış olmam gibime geliyor. bugünün şartlarıyla, onlarca ters köşe filmi izlemiş olsan bile bu filmi izlediğinde illâ, fısıltıyla da olsa bi siktir çekersin. olay örgüsünün, kurgunun kusursuzluğuna; çok ince düşünülmüş senaryoya(kitap uyarlamasıdır) şapka çıkarırsın. melville atmosferi diye bi şey uydurdum şimdi. bence gayet güzel. işte bu film, o atmosferin doruklarında gezmeni sağlayan bi film. hikâye boyunca hiç rahatlayamıyorsun. aksine, karakterler rahatladıkça sen huzursuz oluyorsun. sessizlik strese yol açıyor. filmin son sahnesi kararana dek de bu sürüp gidiyor.

    --- spoiler ---

    elbette sonu, bir melville sonudur(bak bu da güzelmiş). melville evreninde ne ekersen, onu biçersin. illâ biçersin. film de bu doğrultuda, bitmesi gerektiği gibi bitiyor. film boyunca bir muhbir, bir bulunmaz dost damgası yiyen silien'in şapkası tüm resmi tamamlıyor ve enfes bir sinema eseri daha nihayete eriyor.

    --- spoiler ---
  • tür sinemasının ikonik yönetmeni, jean pierre melville'in, hollywood'dan esinlenerek meydana getirdiği "le doulos" (unutulmazlar), yönetmenin filmografisindeki en etkileyici kara film seçkilerinden.

    abd'li yönetmen quentin tarantino'yu da en çok etkileyen isimlerden olan melville, bu filminde bir soygun hikâyesini odağına alıyor.

    nicolas hayer'in etkileyici sinematografisiyle göz dolduran film, sakınan göze batan etkisinde de gereksiz bazı sekanslar barındırıyor. (belmondo'nun kadına şiddet gösterdiği sekasn birçok sinema eleştirmenince de gereksiz olarak kabul edildi)

    intikam, ihanet gibi tüm kara film klişelerini barındıran unutulmazlar'ın açılış sekansı da unutulmayacak cinsten bir sinema dersi niteliğinde.
  • melville'in kara filmleri arasında erkeklik - ve tür gereği ahlâk, mertlik* ve sadakat - olgusunu fötr şapka üzerinden alışıldık tarzındaki soğukkanlılığıyla anlatmasıyla şapka çıkarılacak şaheser.

    açılış sekansı üzerine denecek bir şey yokken, "bir intikam hikâyesi"nde kimin kim olduğu muammamsını incelikle işlemesi silien'in karakoldaki sorgusundaki plan sekansıyla - gerçek anlamıyla - baş döndüren ve en önemlisi sonu belli olsa da kalleşlikten hazin bir dram çıkarmasıyla ayrıca değerli.

    biri ziyadesiyle amerikan bir gece kulübünde vestiyere bırakılırken ve diğeri "beğensin diye gelirse ölüm" monsieur silien'in aynada kendisine çekidüzen vermesi sonrasında - yakın plana geçilen şapka ile, türde stella bruzi'nin* belirttiği veçhile şapka ile kodlanan gansterin temsil ettiği tüm değerlerin bir sepette toplandığı alter ego tasvirinde karakterleri değil silikleştirmek kadrajdan çıkararak üçüncü sayfa haberlerinden çok ötesine de uzanan zamansız film.
  • tam emin olmamakla beraber sanırım en sevdiğim jean pierre melville diyeceğim. kim kime nasıl neden ihanet etti diye anlamaya çalışmakla meşgulken ve sonunda tam da tüm olay çözüldü derken daha 15 dakika daha olduğunu farkedip akabinde bir melville sonuyla taçlandırılmayı bekleyip beklentinin de karşılık verdiğini görmek çok büyük zevkti.
hesabın var mı? giriş yap