• lamarck, evrimde kullanılan organların geliştiğini ve sonradan kazanılan bu özelliklerin kalıtsal olduğunu savunur. oysa bugün biliyoruz ki; sonradan kazanılan özellikler gen yapısında değil gen işleyişinde oluşan farklılıklardan kaynaklanıyor. lamarck amcanın bize açıkladığı şey evrim değil modifikasyon oluyor bu durumda.
  • lamarck amcanın açıkladığı güzel bir hipotez.
    ancak şimdi adını anımsayamadığım çağdaş bir ingiliz bilimcisi diyor ki:
    "bilimin korkunc trajedisi; güzelim hipotezler, çirkin gerçeklerle yok ediliyor"
  • (bkz: lamarck)
  • (bkz: lamarkizm)
  • 19. yüzyılda alman zoolog august weismann'ın yaptığı, yüzlerce farenin kuyruklarını kesip üremelerini beklemekten mürekkep deneyle sınanmış, sonuçta bir sonraki neslin kuyruklarının bulunduğunun görülmesiyle amiyane tabirle itin götüne sokulmuş bir görüştür.
  • son yıllarda önem kazanan epigenetik çalışmalarının kendisi için yeni bir kapı aralayabileceği teorimsi. eğer epigenetik mekanizmalarda çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan değişikliklerin kalıtsal olabildiği gösterilebilirse, bir zamanlar basit ve eksik metaforlarla anlaşılmaya ve sınanmaya çalışılarak bir kenara atılan bu görüşler yeniden önem kazanabilir.
  • sonradan kazanılan özelliklerin bir sonraki nesile aktarılabiliceğini savunur.
    örneğin bir marangoz çalışırken kolunu geliştirir ve bu kazanılan özellik çocuğuna kalıtsal olarak aktarabilir diyor. en ünlü örnek ise zürafaların boylarının yıllar geçtikçe uzamasıdır.
  • lamarck fazla kullanılan organların gelişeceğini ve bunların sonraki nesillere aktarılacağını söyler. çok bilinen tabirle kullanılan organ gelişir, kullanılmayan organ körelir. rahat anlaşılması açısından çok bilinen bir örnek üzerinden gidelim. zürafalar yerde yiyecek sıkıntısı çektiklerinden yüksek dallara uzanmaya çalıştılar ve böylece giderek zürafaların boyları uzadı.
    modern evrim teorisinde lamarck'ın değil darwinin evrim görüşü temel alınmıştır. lamarck ile darwinin evrim görüşleri arasindeki farkı açıklarken yukarıdaki örnekten gitmek olayı daha anlaşılır kılacaktır. darwine göre zürafalar yüksek dallara uzanmaya çalıştıkları için zürafa nesli giderek daha uzun bir boyuna sahip olmadı. herhangi bir genetik sebepten (bu genetik çeşitliliğin başka faktörlerce oluşabilmesinin yanında başlıca faktörü mutasyonlardır. merak edenler genetik çeşitliliği araştırabilir basitçe şöyle düşünebilirsiniz şu an etrafımızdaki bazı insanların boyları 1.65m iken bazıları 2mdir. tabi ki bu fark doğuştan gelmeli yani basketbol vb gibi olayları katmıyoruz. işte bu farkı ne oluşturuyorsa zürafalarda da benzer sebepler oluşturmuştur) dolayısıyla uzun boyunlu olan zürafalar, kısa boyunlu olanlara göre yüksek dallara ulaşıp daha uzun süre hayatta kalıp daha çok üreyebildiler yani genlerini sonraki nesillere aktardılar. sonraki nesilde aynı şekilde biraz uzun olanlar çevreye daha iyi uyum sağladı ve daha çok üreyerek genlerini aktardılar ve bu böyle nesiller boyunca devam etti ve zürafa popülasyonun boynu giderek uzadı.
    bu ilk duyduğunuzda saçma gelebilir. ya uzun boyunlu olan gen aktarılamasaydı ya böyle bir gen çeşitliliği olmasaydı ne olacaktı diye düşünebilirsiniz. hemen söyleyeyim böyle bir çeşitlilik olmasaydı zürafalar uyum sağlayamamış olur ve nesilleri tükenirdi ki zaten genellikle öyle olur. türlerin çok çok büyük bir kısmının nesli tükenmiştir.
    son olarak şunu belirtmek de fayda var son yıllarda yapılan araştırmalarda modifikasyonların da genlerimiz üzerinde az da olsa etkileri olduğuna dair kanıtlar bulunmuştur. ancak sadece bu araştırmalara bakarak lamarck haklıdır demek için çok erken. bu arada lamarckın haklı olması darwinin tamamen haksız olduğunu göstermez. yani hem mutasyonlar hem de modifikasyonlar evrimde etkili olmuş olabilir.
hesabın var mı? giriş yap