• aki kaurismäki filmi. fincesi boheemielämää olan bu güzel ve keyifli film hakkında daha fazlası için bkz;
    http://sarikent.blogspot.com/…rduk-hep-usurduk.html
  • sinemanın en fiyakalı kaybedenlerini izleyebileceğiniz, rodolfo gibi naif bir karakterle sizde iz bırakacak olan aki kaurismäki filmi.
  • sihirli bir sıcaklığı olan muhteşem film.

    rodolfo'nun bastırmayı düşündüğü / basılmasını umduğu şiirlerini sobaya attığı sahne ile kısa süreli ama derin bir hüzünç time yaşatmıştır:

    "şimdi en azından bizi ısıtacaklar."

    filmin bütünü için ise kısaca şu yorum yapılabilir: hayat böyle bir şey.

    mutlaka izleyin.
  • 92 yapımı olduğunu öğrenince şaşırdığım film. sonuna kadar 50 yapımı duruyor.
  • henri murger 'in la boheme kitabından uyarlanmış yeni olmasa da çok çok eski görünen ve hissettiren hüzüntrak siyah beyaz bir film.

    --- spoiler ---
    kadın boğuluyorum! dedi -pencereyi aç dedi adam. sonra ısınsınlar diye tüm şiirlerini yaktı ama işe yaramadı.

    bohem hayat iki kişilik değilmiş ama bohem arkadaşlar çok iyi. hayatı gelişi güzel yaşayıp vurdum duymaz görünseler de aslında akışta kendilerini ve birbirlerini kaybetmiyorlar. hayat geçiyorken onların tek derdi yalnızca aç ve açıkta kalmamak, onun dışında başları sıkışınca sanat,emek ve para koca bir hiç oluyor. en başından kaybetmeyi göze almış üç adam...

    toklar vitrinden iştahla sanat eserlerine övgüler yağdırırken
    sanatçılar; marcel, rodolfo, schaunard açlıkla vitrinden yiyeceklere bakıyor. hayatta kalmayı çözmüş olmak büyük avantaj ama maalesef yine de mutluluk getirmiyor.

    ve sanırım ; nasıl olsa bir gün en büyük kazanan ölüm olacak o zaman en iyi yaşam bohem yaşam! diyebilir miyim bilmiyorum.
    --- spoiler ---
  • proletaryanın kahramanı kaurismäki'den, sanat ve kendini sanat üzerinden var eden "bohem" küçük burjuvaziye dair soğuk - ve beylik - bir eleştiri beklerken, edebiyat, resim ve müzik peşinde olanların bile hayatına açlık gerçeğini sokuveren dram.

    1991'de ölen babası jorma'ya adadığı filmde kaurismäki, hiçbir iş yapmadan ve ama hayat kalitesinden de ödün vermeden yaşayan ve arada sanat üretmek kadar "hayata dair" ne varsa boş boş konuşmaktan iflâh olmaz bir keyif alan karikatür tiplerle başlayıp bunlara yönelik eleştiride de oldukça yüzeysel kalıyor.

    fakat dünyanın bıyıklı en iyi aktörü olan matti pellonpää'nın da arnavut - ve elbet mülteci - bir ressamı canlandırdığı karakter üzerinden kurduğu hikâyede, kaurismäki bu sınıfa eleştirisi kadar hiç zorlanmadan, kendine has soğuk mesafesiyle bu meteliksiz ve "kaybeden" karakterlerle derinden bir sempati kurmakta hiç zorlanmıyor. böylelikle de tüm o "yüzeysel" eleştirilerin ardına geçen, bohem olup olmamanın ötesinde bu sanat aşkıyla yanıp tutuşan insanları da proleterleştirmesiyle incelikli bir hâle gelen film.

    ve son olarak: "l'opéra est une form d'art mourante, mais d'accord"*
  • hayatımın filmidir. keşke bu filmdeki arkadaşlıklar gibi arkadaşlarım olsa.
  • bir film olsam kesinlikle kaurismäki elinden çıkmayı dilerdim ve muhtemelen bu film olurdum. rodolfo'nun bir gün basılacağı umuduyla sakladığı şiirlerini mimi üşümesin diye yakması ve ''şimdi en azından bizi ısıtacaklar'' demesi, iflah olmaz bir bohem olduğunu köpeğinin adının baudelaire olduğunu söyleyerek kanıtlaması, boynundaki fuları, bir yandan yakın dostları ile geçim derdi ve açlıkla sınanması bir yandan da paris'te kaçak bir arnavut göçmen olmanın zorluklarıyla uğraşması ve bunlarla birlikte naif karakterinden asla ödün vermemesi... tek başına bohem hayatla mücadele etmek zor olduğundan rodolfo önce hiç basılmayan kitapların yazarı marcel ile sonra besteci schaunard ile tanışır. ayrı ayrı kaybeden bu şahane üçlü artık kurdukları bohem hayatın çevresinde birlikte yürürler.

    pellonpää başlığı altında hâlihazırda var olan yazıda onur özgen "pellonpää bir kaybedendir; ama hakiki bir kaybeden." demişti onun için. işte bu film tam olarak bunun üzerine kurulu. kendi bohemliğimi de bu cümlenin içine katıp şu güzelim masada yerimi alıyorum. görsel
    beni bu tablo içinde bırakın gidin, teşekkürler.
  • bir haftadır niyet edip bu gece içine düşeceğim film. merak içindeyim. siyah beyaz olması ayrı tatlılık veriyor. muhtemelen bir hafta içinde de bitirmiş olur, tekrar editlerim.

    edit: izlediğim en sıcak filmlerden biriydi. aşkı, dostluğu, sevgiyi ve parasızlığı yalınlıkla anlatmış.
    siyah beyaz olması apayrı bir tat vermiş. siyah beyaz ama derin sıcaklıklığı olan film.

    --- spoiler ---

    mimi'de kendini bulmayacak kadın yoktur sanırım. terk ettiği ama sevdiği adam rodolfo'nun gözlerinde kendisini arar.
    marcel'ın sevgisindense rodolfo'nun aşkı şefkat doludur, bu yüzden rodolfo aşk adamıdır.
    ancak marcel'in kitaplar uğruna sevdiği kadından vazgeçip, dostluğu için kitaplarından vazgeçmesi de bambaşkadır.

    --- spoiler ---
  • oyun yazarı, ressam ve deli piyanist.
    tutunamayanların siyah beyaz filmi.

    filmin akışı bir masal tadında.
    önce oyun yazarının karakteri deşilir, ardından kadraja piyanist girer ve ikisinin arasında kafasını uzatır ressam rodolfo.
    rodolfo parasız, rodolfo aşık, rodolfo göçmen.
    köpeğin önündeki kemiği çorbaya katan rodolfo içler acısı, bir kadına mezardan çiçek aşıran rodolfo hüzün dolu. çünkü vereceği bir kadını yok.

    bir mezar önünde geceyi geçiren rodolfo kendine gelince kadraj ondan ayrılıp mezara doğru yol alır, kadrajda kafasını çıkaran filmin senaryo sahibi asıl yazar henri murgerden başkası değildir. hoş bir saygı örneği içermektedir.

    musette restaurantta dertleşirken, yazar marcel'den ayrılacağını çünkü elindeki son parayı balzacın bir eserine yatırmanın delilik olduğunu, böyle bir erkekle olmaktansa ikinci planda tuttuğu çiftçi biriyle beraber olmanın daha iyi olacağını mimi'ye anlatır.

    hoş dertleştiği mimi de aynı şeyi ressamımız rodolfo'ya yapar.
    şiir nüshasını mimi ısınsın diye sobada yakan rodolfo terkedilmiştir, bir zengin erkek uğruna.

    evet yanlış duymadınız. sevdiği kadın uğruna şiir nüshasını sobaya atar karşılığı zengin bir erkeğe gitmek olur.

    ne kadar tanıdık hikayelerden.
    neden parasızlıkta da ortaklaşmaz sevgililer? ya da neden para sadece erkeğin ayarlaması gereken bir nesnedir?

    fakirlik yokluk değildir.
    fakirlik yoksunluk değildir. anlayın artık!

    bir zenginin koynunda nesneden başkası değilsiniz.

    bunu anlamak herkesin hayatında gedikler açacaktır, bambaşka bir aleme.
hesabın var mı? giriş yap