• (bkz: nice)
  • yeni dalga’nın pervasız coşkusuna iyi çekilmiş filmleriyle şık bir cila atan ve akımın denge unsuru olan büyük yönetmen jacques demy’in ikinci filmi.
  • yönetmenliğini jacques demy'nin yaptığı 1963 yılı fransız filmi. filmin konusu şöyle. bankada çalışan genç bir memur arkadaşının gazına gelip kumara alışır ve kumarhanede tanıştığı kumar müptelası bir kadınla ilişkiye girer. altmışların fransasını ve fransız filmlerini sevenlere önerilir.
  • max gallo 'nun 70lerin sonunda yazdığı romanıdır, nice'de geçer, kendi ailesinin köklerinden etkiler taşır. türkçe'ye melekler körfezi olarak çevrilmiştir.

    https://www.babelio.com/…ie-des-anges-tome-1/148293
    https://www.nadirkitap.com/…allo-kitap17072830.html
  • başrollerinde jeanne moreau ve claude mann'ın yer aldığı jacques demy filmi. bankada çalışan ve sıradan bir hayat süren jean'ın, kumar bağımlısı arkadaşının telkinleri ile kumara merak salması ve daha sonra bir başka kumarbaz jacqueline (moreau) ile yollarının kesişmesini anlatır.

    yeni dalga rüzgarıyla gelen özgürlük hissinden olsa gerek filmin en sevdiğim yanı demy'nin kamerayı kullanış biçimiydi. hareketler öyle yumuşak, öyle görünmez ve sofistike biçimde filme yayılıyor ki neredeyse bir kısırdöngüyü anlatmasına ve tekrar eden sahnelerine rağmen her anını dinamik kılmayı başarıyor. jean ve jacqueline'nin konuşmadan, herhangi bir eylemde bulunmadan yalnızca yürüdükleri sahnelerdeki dingince takip edişi bile sahnedeki duygunun ve karakterlerin iç dünyalarındaki arayışlarının yansıması olarak filmi sıradanlıktan uzaklaştırmayı başarıyor. demy sanki film çekmemiş, yaşamları filme konu olacak bir çifti onlara hissettirmeden kayda almış.

    dikkatimi çeken unsurlardan biri jacqueline'nin sigaraları oldu. kazandıklarında jacqueline'in sigalarını jean yakıyor. ancak kaybettikleri zaman sigarasını kendi yakıyor. birliktelik ve yalnızlığın anlara indirgemiş biçimi. film boyunca alçalıp yükselen duygu durumu ve buna eşlik eden genel tempo da ikilinin rulet masasından nasıl kalktıkları ile doğrudan ilintili. kazandıklarında film hareketleniyor; gülüyor, eğleniyorlar, sahnelere eğlenceli bir müzik eşlik ediyor. ancak kaybettiklerinde tempo düşüyor ve karakterlerin hareketleri de yavaşlıyor; durgunlaşıyor, düşünüyor, hayata geçirmemek üzere yeni kararlar alıyorlar. aynı şekilde kararlarını hayata geçirmeleri de yalnızca kazandıkları zaman gerçekleşiyor. eylemlerin veya eyleme geçmiş olmanın paranın kendisi ile alakası yok. çünkü oynama amaçları zaten para kazanmak değil. filmin kırılma anları ile dolu olmasının ve o kısırdöngüden çıkamıyor olmanın nedeni de zaten bu, amaç para olsa çıkış yollarıyla dolu bir yolda ilerlemek için hiçbir sebep yok.

    saat sahnesi de ayrıca güzeldir. küçük bir sahnedir ama ''kötüye gidişin'' basit ve etkili bir anlatımıdır. her şeylerini kaybettiklerinde, jacqueline, jean'dan önce odaya çıkıp hemen saatini saklar. kendisi bu yollardan daha evvel geçtiği için başına gelecekleri bilmektedir. az sonra jean odaya girer ve nereden para bulabileceklerine dair ihtimalleri sıralamaya başlar. her yol kapalıdır. en olmadık isimleri bile telaffuz eder. o an anlarız ki jacqueline'in saati kolunda olsa jean tereddüt etmeden onu isteyecektir. jacqueline ise bu ''kötüye gidişi'' daha evvel yaşayıp o yollardan geçtiği için önlemini çoktan almıştır. o an imajinasyon için uygun bir köprüdür; jean'ı gelecekte nelerin beklediğini ve jacqueline'in geçmişte neler yaşadıklarını daha iyi anlarız.

    demy'nin şehri filme kattığını da unutmamak gerek. konu itibarıyla buna uygun olmasa bile demy'nin şehri de filmin önemli unsurlarından birine çevirmesi, seyircinin, karakterlerin yaşadıklarıyla daha kolay empati yapmasına yardımcı oluyor. o yükselişlerdeki mutlu zamanlar ile kazandıklarını harcama hızları, kaybettikleri anlardaki durgunlukları; o sahil, o ara sokaklar, o caddeler ve mekanlar olmadan bu kadar etkili olabilir miydi sorusuna cevabım hayır olurdu. bu hâliyle her şey daha yalın, daha basit, daha yakın ve işin ilginci daha uzak.

    yeni dalga'ya, demy'ye ve filme çok yakıştıramadığım, nedenini de anlayamadığım sorunlu finalini rağmen birçok iyiyi bünyesinde barındırmayı başarması ile başarılı bir demy filmi diyebilirim. bir de ileriki yıllarda canlandıracağı karakterlerle hep hüzünlü bakışları ile hafızamıza kazınacak olan moreau'yu uçarı bir karakteri canlandırırken seyretmek de farklı bir tecrübe sunuyor.
hesabın var mı? giriş yap