• kanda olgunlasmamis kan hucrelerinin cogalmasi seklinde izah edilebilecek bir kanser turu; miyelositer ve lenfositer olmak uzere ikiye ayrilir, her iki tip de kendi icinde akut ve kronik olmak uzere tekrar ikiye ayrilir; akut tipler genellikle cocuklarda, kronik tipler ise çogunlukla erişkinlerde gorulur; akut tipler hizli seyirli ama tedaviye cevap verebilir olarak kabul edilirken, kronik tipler uzun seyirli (kronik lenfositik losemide beklenen yasam suresi ortalama 10 yildir) ama tedavisi simdilik olanaksiz hastaliklardir.
  • halk arasında sonun başlangıcı sanılan ama aslında,özellikle akut tiplerinde %90'lara varan tedavi şansı olan kanser türü.
  • yaklaşık 3000, ya da daha fazla çesidi olan kanser türü.
  • sözlük yazarlarımızdan necrolyt'in ölümüne* neden olan amansız hastalık.
  • annemi benden koparan allahin belasi hastalik.yakalananlara acil sifalar diliyoruz.

    ———

    19 yıl sonra gelen edit.

    kesinlikle kolay bir hastalık değildir ancak 20 küsur yıl öncesine göre tedavi yöntemleri çok gelişmiş ve taburcu oranları neredeyse en yüksek kanser türlerinden biri haline gelmiştir. bizim başarıya ulaşamamamızdaki ana etmen kemik iliği donörümüzün hayırsız ve psikolojik olarak dengesiz çıkmasıdır.

    bu hastalığa sahipseniz ya da bir yakınınız yakalandıysa en büyük ilacı moral ve sevgidir. umarım başarırsınız.
  • candostumun can kardeşini-kardeşimi daha geçen cuma aramızdan alıp can kardeşimin yanına götüren lanet hastalık, hakkında hiçbir şey öğrenmemeyi dilerdim. bilimadamları nanoteknoloji ile uğraşıp bir yandan da yapay zekayı yaratma çabasındayken, bunca eski olan kanser hastalığının hala çaresinin bulunamamış olması kulağa tuhaf hatta inanılmaz geliyor. giden gitti, ne çare...
  • kara haber. akşamın yorgunluğu üzerimde, arabamız bozuk çekici ile serviste "abi bu kadar da olmaz" gibilerden söylenirken, can dostlarımızın 2 yaşındaki kızı, canım oğlumun şaka yollu beşik kertmesi, sarı kafalı bıcırık bişi dünya tatlısı bebişe lösemi teşhisi konduğunu öğreniyorum. zaman duruyor, akmıyor, "kendime niye, nasıl, ama" diye durayım, kuru bir geçmiş olsundan başka ne yapabilirim kaygısı içimi kemirirken, telefonu kaldırıyorum, konuşurken fondan bıcır bıcır sesleri geliyor kulağıma steril bir odada bir aylık belki de daha uzun süreler geçireceği o odadaki yaşantısının daha ilk gecesinde, kan grubunu soruyorum, tutmuyor, birşeyler yapmak istiyorum, içim içimi yiyor, sadece geçmiş olsun vb. anlamsız bir iki söz dökülüyor dudaklarımdan, ağlıyorum için için, gidip sadece 6 ay daha büyük 2.5 yaşındaki oğluma sarılıp öpüyorum, öpüyorum... televizyondaki lösev tanıtımları daha bir batıyor gözüme, duvarda asılı lösev takvimine bakıyorum, birden içimden milyonlarca takvim satınalmak geliyor, çaresizlik yıllardır içine biriken dertleriyle başa çıkmlarına yardımcı olmaya çalıştığım insanların tüm sıkıntısı olup içime çöküyor, çökmekte olan gece kadar sessiz, susuyorum...

    yılların ardından gelen edit: kader bıcırık kızımıza sağlıklı günler getirdi, gariptir ki bana da bir dolu lösemili çocuktan oluşan bir hastane servisinde onlarla başbaşa çalışma imkanını verdi, şimdilerde onların yanında saf tuttum savaşmaya devam ediyoruz...hadi hayırlısı...
  • sinsi hastalık.

    seneler önce dal gibi bir arkadaşımın günden güne nasıl eridiğini izledim. 28 yaşına girdiği gün öğrenmişti o hastalandığını, ayrıca o gün yeniyıldı, yeni bir yaşa ve yeni bir seneye merhaba diyecekti. içi içine sığmıyordu. giyinmişti süslenmişti arkadaşlarının yanına koşacaktı hazırlıkları biter bitmez. ancak günlerdir onu çileden çıkaran o boğaz ağrısı daha da artmıştı bu akşam. doktorun verdiği antibiyotikler işe yaramamıştı. acaba diye düşündü; acaba önce acil'e gitsem de bir baktırsam mı tekrar?

    kararını verdi, önce acil'e uğrayıp doktora bir baktırıp, arkadaşlarının yanına geçecekti. doktor baktı, doktorlar baktı, bakmanın yeterli olmadığını düşündüler, kan tahlillerini yenilediler. tekrar tekrar baktılar. yeniyıl akşamı hematoloji bölümü başkanı nı evden çağırdılar.

    artık emindiler, lösemi ydi onun boğaz ağrısı ile ortaya çıkan hastalığı. acı gerçeği söyleyiverdiler oracıkta, yanında omzuna yaslanabileceği hiç kimsesi olmadan. duvardan destek alarak, aradı aklına gelen ilk insanı. haberi verdi, ölüyordu ne acı. yetişti tüm sevenleri, ağladı, ağladılar.

    ama güçlü olması gerekiyordu, evet kanserdi ama yenilmemeliydi. bu hayatta ne badireler atlatmıştı, bu da geçecekti.

    ertesi gün herkes yeniyıl sarhoşluğundan çıkamamışken, yattı soğuk hastane yatağına. başladı kemoterapiler, radyoterapiler, ve adını daha önce hiç duymadığı bissürü tedaviler.

    8 ay sürdü mücadelesi, 3 kez öldü dirildi. herkes onun için son dualarını ederken, bir mucize oldu. tutundu hayata, bedeni vazgeçerken, kalbi ruhu yaşamak için çırpındı son anda.

    şimdi o çok ama çok sağlıklı. yaşadığı o günler hep hafızasının bir kenarında, bazen aklına gelmiyor değil, acaba yarın uyanacak mıyım?

    ama mucizeyi ona sunulan ikinci yaşam fırsatını değerlendiyor olanca varlığıyla. hep isyan ederken bundan önce hayata, şimdi hergün şükrediyor nefes aldığına.
hesabın var mı? giriş yap