• milan kundera'nın 20. yüzyıl siyasi tarihi ile ilgili bir derste yardımcı kitap olarak okutulabilecek olan kitabı.
  • milan kundera'nın sovyet işgali sırasında ülkesinden kaçan ve sonra ülke özgürlüğüne kavuştuğunda geri dönen, geri dönmesi beklenen, geri dönmediği için ayıplanan insanlara, yurt kavramına, sıla özlemine dair muhteşem kitabı.
  • milan kundera'nın prag baharı sırasında iltica etmiş, 1989 sonrası ise pek can atmayarak yurtlarına bir göz atmak için uğramış çeklerin içinde bulundukları ve içlerinde taşıdıkları boşluğu somutlaştıran romanı. kitabın ilk sayfalarında verdiği etimolojik bilgilerle kundera, nostaljinin bilmemek ile ilişkisini ortaya çıkarıyor ve nostalji sözcüğünün anlamını doyurulamamış dönüş arzusunun doldurulamadığı yerde neler olduğunu bilmemekten ortaya çıkan keder olarak ortaya koyuyor ve kurguyu bu bilgi üzerine yapılandırıyor.
  • milan kunderanin yirmi yillik ulkesinden uzak baska yerlerde yerlesmis iki kisinin tekrardan praga donmelerini anlatan ve hafizanin,hatirlananlarin gidenler ve kalanlar arasinda ne kadar farkli oldugunu gosteren,buyuk olasilikla kendisinin de parise yerlesmis olmasindan gelen bir hatirlama ve unutma durumu,evinizin ruyalariniza girmesi,cogu kisinin benzer ruyalar gormesi,birilerinin ne kadar hatirladiginizi test etme cabasi..
  • milan kunderanın vatanına uzak düşmüş bir yabancının yeni yerleştiği memlekette de, geri dönmesi durumunda kendi memleketinde de hep yabancı kalacağını ve belki bir yabancıyı ancak bir başka yabancının anlayabileceğini çok başarılı anlattığı romanı.

    --- spoiler ---

    kitabın hissettirdiği; bir insan bir yerlerde yabancı olunca, artık her yerde artık yabancı oluyor. ait olamamak, anlaşılamamak ise yabancılığa dahil. hele bir de geri döndüğünüzde dünya durmuş gibi geride bıraktıklarınız size geri bıraktıkları insan gibi davranınca ve siz aradan yıllarda kendinizin üzerine bambaşka bir insan inşaa ettiğinizde yabancılığınızı en iyi geride bıraktıklarınız hissettiriyor.

    romanda bana en çok dokunan kadın karakterin prag'a geri döndüğünde kimsenin ona fransa'daki hayatını sormaması ve aradan geçen yirmi yıldan sonra onun çekoslavakya'daki rejim değişikliğinin ertesi gün gelmesini beklemeleriydi. sanki kadın karakter fransa'da hiç yaşamamış ve bir gün prag'a geri döneceği gün gelene kadar 20 yılı tüketmiş gibi, sanki hiç yaşamamış hayatını rölantiye almış gibi ..... yıllar sonra çekçe konuşulduğunda insanın kendi sesi, sözcüklerin yabancılığı bu kadar hoş anlatılır.

    insanda prag'a gitme isteği uyandırıyor ....
    --- spoiler ---
  • milan kundera tarafından kaleme alınmış, okumaya değer eserlerden biri. tesadüflerin acıtan tarafını ince ince içinize işleyen bir olay örgüsü ile edebi sofranızı donatır ayrıca.
  • göçmenlik ve dostluk konuları hakkında hoş nüanslar bulunabilecek kitap. kurgunun sadece bir ayağını oluşturuyor bu konular ama kitabı orjinal yapan ayak budur kanımca. annenin otoritesi altında ezilen kız, ilişkide geri planda kalan kadın gibi unsurlar sıkça işlenen konular zaten. kitap kısa bir kitap, kurgusu güzel ama ahım şahım değil; kitabı benim nazarımda "farklı kılan" unsur göçmenlik konusundaki ince ayrıntılar ve bu konuda yaşanan en kılcal duyguları bile çözümleyebilmiş olmasıdır.

    modern çağ herkesi göçmen olmaya zorluyor, isteyerek ve istemeden, çeşitli nedenlerle herkes kabuğunu kırmak zorunda kalıyor, bedenimiz artık ruhumuzla orantısız bir şekilde çok daha fazla eskiyor, devamlı büyüdüğümüzü sanırken bir yandan içimiz oyuluyor,koflaşıyoruz. bu ve bu minvaldeki durumları daha iyi analiz edebilmek için okunması gereken bir kitap bence.
  • "gelecek onu ilgilendirmiyordu. o sadece sonsuzluğu istiyordu; sonsuzluk duran hareketsizleşen zaman: gelecek sonsuzluğu imkansızlaştırıyor: o geleceği yok etmek istiyordu."

    sevdiğim cümlelerin altını çizmeye kıyamadığım.
  • ülkesine hasret duyanların, bilinmeyeni özleyenlerin üzerine yazılmış milan kundera romanı.

    “dönüş yunancada nostos demek. algos keder anlamına geliyor. yani nostalji doyurulmamış dönüş arzusundan kaynaklanan bir keder. avrupalıların çoğu bu temel kavram için yunanca kökenli bir sözcük ( nostalgie, nostalgia), sonra kökü kendi ulusal dillerinden gelen başka sözlükler kullanabiliyorlar. ispanyollar anoranzo diyor; portekizliler saudade diyor. bu sözcükler her dilde farklı anlamsal nüansa sahip. çoğunlukla sadece ülkeye dönüşün olanaksızlığının neden olduğu hüznü belirtiyorlar. sıla hasreti. gurbet acısı. ingilizcedeki homesickness. ya da almancadaki heimweh, hollandacadaki heimwee. ama bu, bu büyük kavramın daraltılması anlamına geliyor. en eski avrupa dillerinden biri olan izlandacada iki ayrı terim kullanılıyor: söknudur: genel anlamıkla nostalji; ve heimfra: sıla hasreti. çekler, yunanca’dan alınan nostalji sözcüğünün yanı sıra bu kavram için stesk diye kendi isimlerini ve kendi fiillerini kullanıyorlar. çekçe de en dokunaklı aşk cümlesi : styska se mi po tobe: sana hasretim; yokluğunun acısına dayanamıyorum. ispanyolcadaki anoranzo, anorar (nostalji duymak, özlemek) fiilinden gelir, o da latince ignorare (bilmemek) sözcüğünden türeyen katalanca enyorar‘dan. bu etimolojik aydınlatmanın ışığında, nostalji, bilmemenin acısı olarak ortaya çıkıyor. uzaktasın ve ben sana ne olduğunu bilmiyorum. ülkem uzakta ve ben orada neler olduğunu bilmiyorum. bazı dillerin nostaljiyi kullanmakta sıkıntıları var: fransızlar nostaljiyi ancak yunanca kökenli nostalgie ismiyle ifade edebilirler ve fiilleri yoktur. şöyle diyebilirler: je m'ennuie de toi (seni özlüyorum) ama s'ennuyer (özlemek) sözcüğü zayıftır, soğuktur, her halükarda böylesine ciddi bir duygu için fazla hafif kalır..."
  • yurtdisinda yasayip yurda donme ozlemi duymayan, kendini hem yurdunda hem de yurdisinda yabanci hissedenler, bu nedenle 'gurbet' edebiyatindan haz edemeyenlerin okumasi gereken kundera kitabi. kundera her zamanki hokkabazliginin yapiyor, felsefi ve psikolojik analizlerini okura ruh tahlili gibi yediriyor. bir gun yazmaktan vazgecerse bana kendimi kim anlatacak, cok korkuyorum.
hesabın var mı? giriş yap