*

  • hulya kocyigit'in oynadigi bir film.
  • cagrilmayan yakupun bakmaktan geldigi*, ` : bunu kendine uc kere soyledi`, ` : onlar ki kalabaliktilar kurbagalar`, ` : o kadar coktular ki dogrusu ben $a$irdim`, ` : ben yani yakup her turlu cagrilmanin olagan $ekli`, ` : daha hic cagrilmadim`.
  • (bkz: kurbaga)
  • son sahnesinde hulya'nin pencerelere firlatip parcaladigi kurbagalarin gercek olup olmadigini merak ettigim film.
  • kendisi de batı trakya doğumlu olan şerif gören'in yönettiği, trakya'nın saroz körfezi'nde, sultaniçe köyünde çekilmiş başarılı bir fim.
    (bkz: şerif gören)
  • sıradan aldılar beni. üçümüz belediye otobüsüne bindik. serkan, gürkan ve ben. serkan tekli koltuklara, gürkan soluma çftli koltuklara oturduk. yolda fazla konuşmadık. ben sözlüye kalkmış kadar gerilim ve heyecan doluydum. otobüsten indiğimizde bizi tepecik deresi köprüsü karşıladı. köprünün altına inip diz kapağımıza kadar uzanan otların arasından okul eşyalarımızı koyup bir şeyler tıkınabileceğimiz yer ararken diğer yandan ustalarımın avcılıkla ilgili maceralarını can kulağıyla dinliyordum. uygun alan bulduğumuzda gazetemizi serip fırından az önce çıkmış bol susamlı sıcak simit ve onun vazgeçilmez ortağı ayranımızı yemeğe koyulduk. kahvaltı olayımız bittikten sonra, yüklenmek için günahlarımı elime eczanelerde satılan serum lastiğinden yapılmış sapanı verdiler. başladı masum kurbağaların katliamı. sesleri ele veriyordu çoğu zaman, görmek kolay olmuyordu kurbağaları, doğanın onlara bahşettiği tedbili kıyafetlerden. bu hayvancıkları en zevkli öldürme şekli, çiftleşirken tek taşla ikisini birlikte avlamak oluyordu. bu anarşimiz üç sıcak gün boyunca devam etti.
    üçüncü günün sonunda okula gittiğimde ilk aşkım olan çıktığım kız beni terk etmiş ve en yakın arkadaşımla çıkmaya başlamıştı. kurbağaların laneti olmalıydı, sevdiğim kız ve dostum bunu yoksa bana nasıl yaparlardı.
  • az önce kanal d de yayımlanmış keyifli bir film. belki üzerime düşmez bu yorum ama her karesi gayet başarılı, türk köyünü* hiç bir yabancılaşma yaratmadan son derece güzel verebilen bir film olmuş. senaryonun, gereksiz gösterişden uzak, filmin yarattığı o güzel köy atmosferi içinde sırıtmadan eriyip gitmesi sağlanmış. oyuncu seçimlerinde de herhangi bir sorun göze çarpmıyor, talat bulut ve hülya koçyiğit üzerlerine düşen görevleri kusursuz denecek bir şekilde yerlerine getirmişler. özellikle talat bulutun performansı dikkat çekici seviyede.
    ne güzel bir şeydir insanın kendi memleketinin sinemasını kanepesinde uzanıp keyifle izlemesi...

    ve elbette hakkıyla;
    1986 antalya film festivali birincilik ödülü
    1986 nantes film festivali birincilik ödülü...
  • hülya koçyiğit'in kendi film şirketi gülşah film için çevirdiği başarılı filmlerden biri. konusunu yaşanmış bir olaydan alır ancak senaryoya uyarlanırken üzerinde bir iki ufak değişiklik yapılmıştır ( erkeklerle beraber gecenin köründe kurbağa toplamaya giden bir kadın vardır gerçekten de o yörede). bildik hülya koçyiğit filmlerine nazaran cinsellik içeren sahnelerde kendisinin daha bir cesur olduğu görülür.
    filmin akılda kalıcı sahnelerinden birinde ; küçük bir çocuğun ölü kurbağayı kıçından şişirip sonra da patlatması gösterilir.
hesabın var mı? giriş yap