kubla khan
-
samuel taylor coleridge’nin bir şiiri.
bu siiri, 1816 yilinda, kitap okurken daldigi uykuda gordugu bir ruyada yazmis, fakat tam da uyandiktan sonra gelen bir ziyaretci yuzunden eksiksiz olarak kagida gecirememistir.
douglas adams'in kutsal dedektiflik burosu adli kitabinda da rastlanabilinecek bu siirin turkce tamami asagidadir.
kubla han, buyurdu yapila,
gorkemli bir zevk kubbesi, xanadu’da,
alph’in, o kutsal irmagin,
ucsuz bucaksiz magralardan gecerek
gun gormeyen bir denize aktigi yerde.
iki kere bes millik verimli toprak
duvarlar ve kubbeler sarildi;
bahceler vardi, dereleri parlak,
ciceklenmis bir cok gunluk agaci;
guneslicayirlari kucaklayan,
daglar kadar yasli ormanlar vardi,
fakat o derin ve hulyali ucurum
yesil dagdan sedir ormanina inen
vahsi bir yer! her zaman kutsal ve buyulu.
bir kadin hayaletin dolasip durdugu
soluk ay isiginda sevgilisi seytani cagiran.
ve bu ucurumdan, sonu gelmez bir kaynasmayla,
sanki topragin hizli ve derin nefes alislariyla,
bir an icinde guclu bir kaynak fiskirdi:
onun hizli ve kesintili patlamalariyla
devasa parcalar firladi, sicrayan dolu gibi,
samanli tahil gibi harman dovenin altinda.
ve bu dans eden kayalarin arasinda
bir an icinde savruldu kutsal irmak.
saskinca bes mil boyunca medreseler yaparak
orman ve vadiden akıp gecti kutsal irmak,
sonra ucsuz bucaksiz magralara ulasti
ve bir gumburtuyle cansiz okyanusa karisti:
kubla, bu gumburtunun ortasinda, duydu uzaktan
atalarin seslerini savas kehaneti yapan!
zevk kubbesinin golgesi
dalgalarin ortasinda yuzuyordu;
orada kaynak ve magralarin
karismis nagmeleri duyuluyordu.
buzdan magarali, gunesli bir zevk kubbesi,
nadir gorulecek bir mucizeydi.
santurlu bir genc kiz
duslemistim bir zaman:
habesli bir genc kiz,
santurunu calan,
soyleyerek abora daginin sarkisini.
icimde yeniden canlandirabilsem
onun muzigini ve sarkisini
bana oyle derin bir haz verebilirdiki,
o gur sesli ve uzun soluklu muzikle
o kubbeyi havada kurabilirdim,
o gunesli kubbeyi, o buz magralarini!
duyanlarin hepsi onlari orada gormelidir,
hepsi haykirmalidir, amann! dikkat!
simsek cakan gozleri, ucusan saclari!
onun cevresinde uc kere dolas
ve gozlerini kapa kutsal bir korkuyla,
cunku o cicek ozuyle beslenmis,
ve cennet sutu icmistir... -
rivayet odur ki, coleridge afyon sonrasi uykularindan birinde bir ruya gormus. siir okuyan bir ses, garip bir muzik akabinde bir cin sarayinin insaati. velhasil sarayi insa eden muzikmis. saray da kubilay han'in sarayiymis, bunu da anlamis arada. akabinde uyanir uyanmaz yazmaya baslamis mevzuyu. ve lakin afyonun etkisinden midir, araya baska bir seyler mi girmistir bilinmez unutmus ruyanin sonunu ve yazabildigi ilk 50 dizeyle kalakalmis.
ilginctir, daha sonradan kubi kisisinin de sarayini, rüyasinda gördügü bir plana göre yaptirdigi anlasilmis. bu ne garip bir tesadufmus, oyleymis, boyleymis.. -
tim powers'ın ithaki yayınları'ndan çıkan anubis kapıları (bkz: gates of anubis) adlı kitabında, yazılışına dair alternatif bir hikaye anlatılan ünlü coleridge şiiri.
-
bu sene final sınavından cok cok yuksek aldıgım şiirdir kendisi. ama vizem dusuk olunca cok da fazla hava atamamıstım
-
bu siirin psikanalitik ve feminist cozumlemeleri bulunur, hatta daha da varmis.
-
sabah uykudan kafamdan ilk dizelerini söyleyerek uyandığımda (in xanadu did kubla khan a stately pleasure dome decree) huzur ve bahar hissi yaşatmış olan coleridge şiiridir. kendisi bu şiiri için "a vision in a dream" (düşte görülen hayal) tanımlamasını yapmıştır; sürrealist şiirin ilklerinden sayılır.
-
hikayesi 2000 yapimi pandaemonium filmine konu olan coleridge siiri.
orijinali asagidaki sekildedir:
in xanadu did kubla khan
a stately pleasure-dome decree:
where alph, the sacred river, ran
through caverns measureless to man
down to a sunless sea.
so twice five miles of fertile ground
with walls and towers were girdled round:
and there were gardens bright with sinuous rills,
where blossomed many an incense-bearing tree;
and here were forests ancient as the hills,
enfolding sunny spots of greenery.
but oh! that deep romantic chasm which slanted
down the green hill athwart a cedarn cover!
a savage place! as holy and enchanted
as e'er beneath a waning moon was haunted
by woman wailing for her demon-lover!
and from this chasm, with ceaseless turmoil seething,
as if this earth in fast thick pants were breathing,
a mighty fountain momently was forced:
amid whose swift half-intermitted burst
huge fragments vaulted like rebounding hail,
or chaffy grain beneath the thresher's flail:
and 'mid these dancing rocks at once and ever
it flung up momently the sacred river.
five miles meandering with a mazy motion
through wood and dale the sacred river ran,
then reached the caverns measureless to man,
and sank in tumult to a lifeless ocean:
and 'mid this tumult kubla heard from far
ancestral voices prophesying war!
the shadow of the dome of pleasure
floated midway on the waves;
where was heard the mingled measure
from the fountain and the caves.
it was a miracle of rare device,
a sunny pleasure-dome with caves of ice!
a damsel with a dulcimer
in a vision once i saw:
it was an abyssinian maid,
and on her dulcimer she played,
singing of mount abora.
could i revive within me
her symphony and song,
to such a deep delight 'twould win me
that with music loud and long
i would build that dome in air,
that sunny dome! those caves of ice!
and all who heard should see them there,
and all should cry, beware! beware!
his flashing eyes, his floating hair!
weave a circle round him thrice,
and close your eyes with holy dread,
for he on honey-dew hath fed
and drunk the milk of paradise. -
2011 yapımı sanctum filminin önemli yerlerinde geçen şiir.
-
sanctum adlı filmdeki yorumla tanıştığım şiir...
-
neil peart,bu şiirden etkilenerek xanadu adlı şaheserin sözlerini yazmıştır.
(bkz: rush)
(bkz: a farewell to kings)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap