*

  • ulusal kimlikleri yok ederek bütün insanlar arasında ortak politik sadakat oluşturma isteği. uluslar arasında barışı amaçlayan bir düşünce.
  • ilk ortaya cikisi helenistik donemde olan, bu donemin kulturel ozelligini betimlemekte onemli olan bir kavram. turedigi antik yunanca cosmopolis kelimesi cosmos* ve polis* kelimelerinin birlesmesinden olusur, evrensel sehir gibi bir anlama sahiptir. sehir bilincinin kaybolmasi, herkesin heryerde yasamasi, kentlerde bir cok farkli kulturden gelen insanlarin bir arada bulunmasi kavramlari icin kullanilmistir.
  • bir rivayete göre vatan severliği öldürür.
    bir diğer rivayete göre vatan severlik olmazsa olmaz. yani kendi vatanını sevmeyen başka vatanları nasıl sevip özümseyecek gibi.
    ama esas olan kendini heryerde evinde gibi hissedebilmektir. -vatan severliğini de içinde taşıyarak. buna inanmaktır yani.
    tabi görüş bu, değişebilir kişiden kişiye.
  • antik yunandan itibaren izi sürülebilecek düşünce sistemi.
    kendi içinde üçe ayrılarak ele alınır:

    philosophical cosmopolitanism: stoacılardan itibaren sistematik olarak sözü edilen, cosmopolitanism adına aldanılıp "aman da herkesi kapsıyor" denilemeyen tür. burda cosmopolitanism tabiriyle ima edilen, sadece bilge (bkz: wise) insanlardır; onların yaşayabileceği, erişebileceği ve algılayabileceği bir sistemi tanımlar. (bkz: two cities)

    religious cosmopolitanism: büyük semavi dinlerin inananlarını kapsayarak erişmek istedikleri model. burada illa ki "tüm dünya müslüman/ hristiyan olsun" gibi bir amaç edinilmesi gerekmez; ecnebilerin commonwealth dedikleri şeydir cosmopolitan olan.

    legal cosmopolitanism: günümüzdeki anlamıyla cosmopolitanism budur. din, entelektüel düzey, dil, ırk bıdıbıdı önemsenmeden, tüm dünya insanlarını kapsayan politik tanımlama legal cosmopolitanisme dayanır. teoride güzeldir, hoştur, ama ne kadar ulaşılabilirdir, tartışılır.
  • türkçede 'kozmopolitizm' olarak geçiyor ve tartışılıyor. bunun uygunluğu konusunda pek de emin olamasam da, fransızcadaki kullanım ile paralelliğini düşündüğümde biraz ikna oluyorum.

    türkiye'de hiçbir zaman doğru dürüst tartışılmaması ise başlı başına bir problem. özellikle de 1990 sonrasında tüm dünyada giderek artan popülerliği düşünüldüğünde...
    türkiye'deki yansımalarına ilişkin en ilginç yanlardan biri ise (halil turhanlı'nın 2009'da radikal'de, murat belge'nin de 2010'da taraf'ta yayımladığı köşe yazılarını bir kenara bırakırsak) son yıllarda milliyetçi ve muhafazakar çevrelerde değerlendirmeye alınmış olması. 2010 yılında türk ocakları "kimlikten kopuş ve kozmopolitizm" çalıştayı yaptı mesela. 1999, 2012, 2013 tarihli çeşitli köşe yazılarında da islam ile kozmopolitanizm arasında nasıl bir bağlantı kurulabileceği veya kozmopolitanizmin islam'ın düşünce kaynaklarıyla nasıl eleştirilebileceği konu ediliyor. kısacası, memleket entelektüelleri kendi çekişmeleriyle ve televizyonlarda yer kap(at)makla uğraşırken, dünyanın tartıştığı meselelerden bir diğeri daha muhafazakar ufuklarda şöyle bir arz-ı endam edip "tehlikenin farkına varılıyor".

    kozmopolitanizm ve insanlık fikriyle ilişkileri nasıl olursa olsun, peyami safa ve cemil meriç gibi entelektüellere bugün de sahip olmayı isterdim açıkçası. en azından kanılarından bir şeyler öğreneceğimiz ve dolu bir içerikle tartışabileceğimiz muarızlarımız olurdu.
  • 2500 yıllık bir politik düşünce, düşünme geleneği..

    hukuktan kültüre ve antropolojiye birçok farklı içerime sahip olmakla birlikte, temelde insanlığın bir parçası/üyesi olmak bakımından herkesin dünyanın her yerinde hakları olduğunu ve eşit saygıyı hak ettiğini öğretileştirir kozmopolitanizm.

    milliyetçiler ve muhafazakarlar kozmopolitanizmi bir tehdit olarak görür; bir köksüzlüğün ve aidiyetsizliğin ifadesidir kozmopolitan olan buna göre. buna karşılık ilginç biçimde -türkiye'de de pek makbul görülmüş- "köksüz kozmopolitanlar" ifadesi stalin'in propaganda çalışmalarından miras kalmıştır. dolayısıyla tüm insanlığın eşitliğini savunan sosyalizmin devlet eline geçtiği noktada da düşman ilan edilmiştir insanlık onuru.
    bunlarla bitmiyor tabii kozmopolitanizm karşıtlığı. bugün de varlıklarını hissettiren hegemonya ve imparatorluk sevdalıları da kendilerini kozmopolitanizm taraftarı olarak sunar. politikanın yok/iğdiş edilmesi pahasına tüm dünyada geçerli olabilecek bir hukuk düzenini savunan bu imparatorluk taraftarları, hukukun özgürlük getirdiği kabulünü benimser; fakat onun baskıcı boyutuna gözlerini kapatmayı seçer. tüm dünyada egemenlik kurma kaygısı barındıran imparatorluk önerileri ile kozmopolitanizm arasında derin bir gerilim bulunduğunu söylemek gerekir.

    kozmopolitanizm hem politikanın ve hakların temeliymiş gibi düşünülen milliyetçiliğe, hem de imparatorluk projelerine alternatif bir noktada inşa edilmelidir dolayısıyla.
  • türkiye'de kozmopolitanizm üzerine ne yazılmış, ne söylenmiş diye bakınca çok ilginç bir durum çıkıyor ortaya. topu topu üç-beş mecra var zaten memlekette kozmopolitanizmin tartışıldığı. 2010 yılında türk ocakları genel merkezi hars heyeti "kimlikten kopuş ve kozmopolitizm çalıştayı" yapmış. birkaç milliyetçi yayın organında da tehdit olarak sunuluyor. 1999'da aksiyon dergisinde islam ile kozmopolitanizm arasında nasıl bir bağın kurulabileceği tartışılmış. 2011'de ise çok muhterem şahsiyet (!) ibrahim kalın islamın özündeki kozmopolitan boyutun canlandırılmasını önermiş. kısaca, memleketin muhafazakar münevverleri ya tehdit olarak okumuşlar meseleyi ya da islamcı bir fetih mantığıyla imparatorluğa sürüklemişler.

    iki de istisna var bu kadar yılda. halil turhanlı'nın 2009'da radikal iki'ye yazdığı kısa metin ile murat belge'nin 2010'da taraf'ta yayımlanan bir köşe yazısı. onlar da tartışmanın sınırları ve derinliği bakımından içgüveysinden hallice.
  • 'kozmopolitanizm' kavramini ilk cagristiranlardan biri sinoplu filozof dyojen dir. kisitlamalari yok sayar ve, 'ben dunya vatandasiyim' der.
hesabın var mı? giriş yap