• jazz'ın temel elemanlarından biri.
  • korku filmlerindeki yerinde girisiyle tuyleri diken diken eden, sesini duyunca yerinizde bir keman yayi gibi gerilmenize yol acan enstruman.
  • upright bass da denir.
  • bir diğer adı da double bass olan enstrüman.
  • brahms'ın "ikinci senfoni"siyle başlayıp, schubert'in "alabalık beşlisi" ile biten kadın gibi oyun ya da oyun gibi kadın; işte öyle bir şey..
  • en güzel sesli enstrüman

    (bkz: rock n roll) un (bkz: roll) unun gizlendiği yer
  • yüksek bir sandalyeye oturarak çalındığına şahit oldum çok kereler. harika bir sesin kaynağı olan enstrüman.
    konuyla ilgili olarak
    (bkz: kürşat and)
  • "kontrbas çalmanın müzikle bir ilgisi yok, düpedüz kuvvet işi. bu nedenle çocuklar çalamazlar. ben 17 yaşımda başladım, şimdi 35'imdeyim. ben kendi isteğimle kontrbasçı olmadım. nasıl anlatayım... bakire bir kızın hamile kalması gibi, rastlantı sonucu. flüt, keman, trombon... dixieland'a bile takılmıştım, ama şimdi caza karşıyım. bu bir yana, gönüllü olarak kontrbas çalmaya başlamış bir tek meslektaş tanımıyorum yani. nedenini çok iyi biliyorum. bir kere çok hantal; kullanışlı bir çalgı değil. çalgı olmaktan çok bir... bir engel. taşıyamazsınız sürüklersiniz. düşerse parçalanır, arabaya ancak ön koltuğu sökerseniz sığar. o zaman da doldurmuş olur arabayı. evde çarpmamak için dikkat etmek zorunda kalırsınız. öyle salak salak durur ortada. piyano da evin içinde yer tutar ama, piyano bir mobilyadır. kapatır olduğu yerde bırakırsınız. bunu asla... hep ortalıkta kalır, şey gibi... bir dayım vardı, hastalıklıydı, sürekli olarak kimsenin onunla ilgilenmediğinden yakınırdı. kontrbası dayıma benzetiyorum.
    eve misafir mi çağırdım, baş köşede kendileri, hep ondan sözedilecek... bir kadınla başbaşa kalmayı istediniz, karşınıza dikilir, bakar. iyice yakınlaşmışsınızdır, gözünü ayırmaz, seyreder. sanki alay ediyordur, cinsellikle dalga geçiyor izlenimine kapılırsınız. bu durum kız arkadaşınıza da geçer. sonra... siz de iyi bilirsiniz ya sevişmeyle gülünçlük birbirinden kıl payıyla ayrılırlar, ama hiç mi hiç bir araya gelmeyen şeylerdir. sonuç, fiyasko... rezillik... olmaz böyle şey canım. afedersiniz (...) müzik işinde bazı şeyler tamamen adaletsiz... solist alkışlara boğulur: bugünün seyircisi, daha fazla alkışlamazsa cezalandırılmış gibi hissediyor kendini. şefe de alkışlar sunulur. şef, konsermaysterin en az iki kere elini sıkar. bazen bütün orkestra ayağa kalkar. kontrbasçı olarak doğru dürüst ayağa bile kalkamayız, çünkü zaten ayakta sayılırız. sözlerimi bağışlayın ama, biz kontrbasçılar boktan muamele görüyoruz."
    patrik süskind, kontrbas
    (roll, kasım 2001)
  • 4 teli olan enstrüman. hatta yeri gelmişken tellerinin de notalarını verelim sırasıyla;
    en pesten en tize mi, la, re, sol...
    ayrıca şunu da bilmek gerekir ki kontrabas notası fa anahtarı ile yazılır ve kontrabas yazıldığının bir oktav altında tınlar.
hesabın var mı? giriş yap