• christine nöstlinger'in yazdığı bir çocuk romanı. rengarenk giyinen, yüzüne kat kat boyalar süren, uyumayı, puro içmeyi, tembelliği ve küfretmeyi çok seven, mahallenin arkasından deli dediği bayan bartolotti'ye günün birinde bir paket gelir. kuponları toplayıp toplayıp hiç ihtiyacı olmayan şeyler sipariş vermek gibi bir alışkanlığı olan bayan bartolotti başta çok şaşırmaz buna, ama paketin içinden dev bir konserve, onun içinden de 7 yaşında pek kibar bir oğlan çocuğu çıkınca kalakalır. aslında bayan bartolotti bir çocuk siparişi vermemiştir, fabrika bir hata yapmıştır belli ki. yine de kendini bu olağandışı çocuğu sevmekten alamaz. fabrika "ürünün" bartolotti'ye yanlışlıkla gönderdildiğini fark edip konrad'ı geri almak isteyince işler karışır.

    çocukken en sevdiğim kitaplarındandı ama kitabı kaybedince kendisi de aklımdan uçup gitmiş. geçen hafta yeni baskısını bulunca bir oturuşta okudum ve konrad ya da konserve kutusundan çıkan çocuk'un gayet yetişkinlere de hitap edebilecek bir çocuk kitabı olduğuna kanaat getirdim. çok çok eğlenceli.
  • geç keşfettiğim çocuk kitaplarından biri konrad ya da konserve kutusundan çıkan çocuk. neden bilmem, hep gözüme çarpan ama alsam mı, almasam mı diye düşündürten bir kitap oldu benim için. ama okuduktan sonra bu fikrimden utanmama neden oldu. okuduğum ve denildiği gibi en iyi çocuk kitaplarından biri. hayatını hitler yüzünden sığınaklarda geçiren nöstlinger, sanırım mükemmel hayal gücünü de buralarda ortaya çıkarmış. konrad, idealize çocuk kavramına ve idealize çocuk tipi yaratılmasına karşı çıkan bir kitap. bence bu yönüyle çocuklardan çok büyüklere hitap ediyor. sadece çocuk tipine değil, aynı zamanda kadın-erkek eşitliğine ve prototip aile yapısının dayanıksızlığına da vurguda bulunuyor. kitaba göre çocuk, kendi kişiliğini kendisi çizmeli, bu konuda özgür olmalı. ailenin ya da büyüklerin dışardan müdahalesi çocuğun kişiliğini bulamamasına ve yaratıcılığının ölmesine neden oluyor. nöstlinger, bu kitapta mükemmel yani kendi deyimiyle "konserve" çocukla acayip güzel bir şekilde dalga geçiyor. kitabı okurken öyle anlar geliyor ki kendinizi bayan bartolotti'nin yerine koyup konrad'ın karşısında ezik hissediyorsunuz `::)`kitabı okuduktan sonra açıkçası çocuk kitabı olarak değerlendirmesine karşı olduğumu fark ettim. çocuk kitabı değil bu, aksine büyük kitabı. çocuklar konusunda büyüklerin ufkunu açacak bir kitap, hatta evladiyelik bir kitap.

    "bazı çocuklar büyükannelerinin yanında kalırmış, bazıları yuvaya yollanırmış; bir de kendi anahtarlarıyla eve giren 'anahtar çocukları' varmış."
    " hep başkalarının ne yaptığına bakarsan, sen de hep onların yaptığını yaparsın; sonunda da, onlardan biri olur ve kendi kendine bile katlanamamaya başlarsın."
hesabın var mı? giriş yap