• tarsus'da soloi kentinde doğan khrysippos atina'da öldü. kitionlu (kıbrıslı) zenon ve kleanthes'ten sonra stoacı okulun önderlerinden biri oldu. önceleri yeni akademia çömezi idi, sonra stoacı okula geçti. oynadığı önemli rol ve direngenlik dolayısıyla kendisine stoaciliğin orta direği dendi. çok değişik konularda 705 inceleme yazdıysa da bunların çoğu tamamen kaybolmuştur.
  • ancak kar yağıp da tatil haberleri peyda olunca kendisinden haber alınan ilk ve orta dereceli okullar gibi, ancak son dönem yani roma dönemi stoacılığın seçkin isimleri avamdan birilerine bilhassa ahlâk ve teoloji dersi vermek istediğinde hatırlar ilk ve orta dereceli stoacıları. khrysippos da roma dönemi stoacılarınca ilk döneme de dahil edilir, orta döneme de. o anki ruh hallerine bağlı olarak değişir. hakkında söylenecek çok şey var, ben bununla gireyim istedim, şimdi aşağıda bir şey anlatıp entiriyi kapatacağım.

    ama önce şunu söyleyeyim ki, zeno, cleanthes ve chrysippus üçlüsü olmasaydı bugün dominus deus'umuz, god'ımız, lord jesus'umuz, allah'ımız kimdi bilmezdik şerefsiz olurduk. niye mi? aşağıda şey yapacağım.

    aranızdaki fakirler ya da en azından çocukken fakir olanlar bilir, eskiden soba olurdu evin içinde, onun da boruları. sobayla duvardaki soba deliği arasındaki mesafeye bağlı olmak üzere borular döşenir, bazen boruların kıvrılması gerektiği noktada dirsek denilen küçük borucuklar takılırdı. akordiyon gibi bükülmüş olan bu borucuk soba ve diğer borularla birlikte kömürlükten yukarı çıkarılırdı, şeklen hoşuma da giderdi kereta. her neyse konu dağılmasın, ben bu stoa üçlüsünü ve başlı başına stoa'nın kendisini monoteizmin önce isevî sonra da muhammedî kollarının dirseği olarak görüyorum. delik ise geçmişte yaşamış, şimdi yaşayan ve gelecekte yaşayacak olan milyarlarca hıristiyan ve müslümanın, farkında olsunlar olmasınlar, inanç âlemidir. nitekim suriye zeno'dan ötürü stoa'nın doğu menşeeeini gösterir, dikkatinizi çekerim, chrysippus da tarsus'lu, öğreti hep bu taraflardan gitme atinalara, romalara. dirseği stoa ve anadolu, mezopotamya'yı da soba olarak görürseniz içeriden deliğe yani bahsettiğim insanlara akıtılan dumanı monoteizm olarak okumanız mümkündür.

    neticede mezopotamya ile tek-tanrıcılar arasındaki bu dirseğin üçüncü babası olan chryisippus'u seviyor ve sayıyoruz. ancak bazılarının da bileceği üzere bu ara empiricus'a ve kuşkuculara takığım. chrysippus da dahil olmak üzere her türlü dogmatikten nefret eden empiricus'un bir metninde chrysippus'la ilgili evvelce kanıtını görmediğim, duymadığım bir bilgiye rastgeldim. bilgiyi kaydedip, sizlere aktarmak istedim. efendim, empiricus'un anlattığına göre chrysippus "annenizle ya da kızkardeşinizle seks yapabilirsiniz, bunda sakınca yok" demiş güya. olacak şey değil, gibi duruyor değil mi ilk duyuşta? stoa düşüncesinin enseste cevaz verdiğiyle ilgili elimizde bazı kanıtlar olduğunu biliyordum ancak bu başlıkta incelenen zatın böyle bir cevaz verdiğini daha önce duymamıştım. baş nereye giderse kıç da oraya gider derler, ama stoa düşüncesinin sonraki evrelerinde böyle bir ensesti makul karşılama durumu söz konusu değil, özellikle de roma'da kesin yasalarla aile içi seksin yasaklandığını biliyoruz, zaten empiricus da buna dikkat çekiyor kuşkuculuğun temel esasları adlı eserinde. o halde chrysippus neden böyle bir ensest candanlığına girişmiş? ya da kıç niye başı follow etmemiş?

    eldeki kayıtlar ve öğretinin geçirdiği evrim incelendiğinde anlaşılıyor ki, erken dönem stoacılarının içinde yetiştiği kültür ile sonraki stoacıların içinde yetiştiği kültür arasında dağlar dağlar dağlar kadar fark var, bir kere chrysippus ve öncesinde zeno'nun kısmî ölçüde yamyamlığa bile cevaz verdiği söyleniyor, aile içi seksi mi yasaklayacaklar şakirtlerinden? mümkün değil. empiricus'un adversus mathematicos'una commentar düşen richard bett'in de bildirdiği gibi (s. empiricus, against the ethicists: adversus mathematicos xi, oxford university press, 2000, s.208) başlıktaki zat da dahil olmak üzere ilk stoacılar bütün değerlerden sıyrılan insanın mutlu olabileceğini öne süren köpeksi ekol kinizmin etkisindeydi. bu yüzden ailevî değerleri de rahatlıkla öteleyebiliyorlardı. oysa sonraki stoacılar, benim düşünceme göre, değişen toplum koşullarına ayak uydurarak kinizmin dalgalarının neredeyse hiç vurmadığı roma eyaletlerinde, idarî hukukun egemenliğinde ve atalardan miras kalan din ile ahlâk duyuşunun muhafazakâr şemsiyesi altında stoacılığın baba tiplerini bir nevi törpülemiş ve onların öğretilerini daha kuralcı yeni dünya düzenine uygun kılmıştır. böylece kinizmin etkisinde enseste ya da kısmî yamyamlığa cevaz verecek ölçüde savruk stoa tipi yerini roma'da daha merkeziyetçi, toplum düzenini önemseyen ve günümüze göre ilkel bir dünya vatandaşlığı algısını aileden başlatıp devletin resmî diniyle barışık kılan stoa tipine bırakmıştır. başka deyişle mitosların uygarlaşma ve insanlaşma süreci gibi öğretilerin de uygarlaşma ve insanlaşma süreci vardır, stoacılığın başına gelen de budur. ben böyle görüyorum.

    kürtlerden cumhurbaşkanı bile çıktı savunması gibi, stoacılardan imparator bile çıktı, enseste cevaz veren chrysippus'tan koyu ahlâkçı marcus aurelius'a, hostius quadra'nın aynayla seksini anlatırken utanan seneca'ya... kabul edin etmeyin evrim mukadder! ziyaret çarptı onları, onlar çarpılınca soba da harlandı, borudan akan duman delikleri boğdu. boğulduk camları açın, ölüyoruz böhöööğğbööhöhöööö ööhhüüünkür... kızkardeşlerinize dokanmayın, çağ değişti, ööööhhhöööööğğğü, stoacıysanız öhhhöö camları açın. chrysippus'u seven yellesin odayı. monolitik monoteizme boğulduk.ö öhöhçhiğğüüü
  • yazı mitinin büyüleyiciliğine ilişkin olanı;
    .."diokles'e göre ise, yanında oturan yaşlı kadın onun günde beş yüz satır yazdığını söylüyormuş." (d. laertios- ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri)

    ve "şen bilgi"nin çatlatan kahkahası;

    "başkaları da onun fazla gülmekten öldüğünü anlatırlar. nitekim, eşeğin biri incirlerini yiyince, yaşlı hizmetçisine, 'eşeğe susuz şarap ver de üstüne içsin' dedikten sonra, kahkahalarla gülerken ölmüş."
  • tam ve eksiksiz anlamıyla "kendi yaptığı şakaya gülmekten ölen" stoacı.
  • dünyanın tek amacının mutluluk olduğunu bu mutluluğunda ancak doğanın kendi koyduğu kurallara uyarak gerçekleşebileceğine inanan ilk dönem stoacılarından khrysippos'a göre ; eğer birisi yokuşun başında duran silindiri iterse, silindir aşağı doğru yuvarlanacaktır. fakat yuvarlanma sebebi sadece aşağı itilmesinden kaynaklanmaz bu izleyen nedendir aslında düşmeyi belirleyici neden silindirin kendi şekil yapısı, silindirik olma durumudur. aynı neden bir kübe uygulanmış olsaydı, yuvarlanma meydana gelmeyebilirdi çünkü kübün köşeli doğası buna izin vermeyecekti.
    aynı şey insan için de geçerlidir. dışsal nedenler veya dış nedenler değişik yönlerde harekete geçirici olsalar bile, reaksiyon kişinin kendi doğasına bağlıdır.mutlu olmak kişinin kendi elindedir.
  • ölümüyle efsane olan filozof.
    hikayesi şuradan aşağı doğru okunabilir:
    https://twitter.com/…lkan/status/826548946252288002
  • stoa okulunun üçüncü lideri mersinli (soloi) filozof. aynı zamanda stoacılığın ikinci kurucusu. helenistik dönemdeki etkisi öyle yoğundur ki, dönemin düşünürlerine göre khrysippos olmasaydı stoacılık olmayacaktır. hatta platoncu karneades açıkça "khrysippos olmasaydı ben de olmazdım" diyecek kadar hakkaniyetlidir. bununla birlikte diogenes laertios khrysippos'un bitmek tükenmek bilmez eserlerini sıralamadan evvel yazım tarzıyla ilgili bir eleştiriyi dile getirir. buna göre söz gelimi khrysippos medea üzerine bir şey yazacaksa, önce medea'yı olduğu gibi alıntılarmış ve böylece yazdığı sayfa sayısı bir hayli artarmış.
    ölümü ile ilgili efsane ise pek çok faninin arzulayacağı bir ölümdür şüphesiz.
  • 705 civarında kitap yazmıştır ve 119 tanesinin başlığı mantıklı ilgilidir..bu başlıklara göre khrysipos "önermeler mantığının neredeyse her önemli yönünü ele almıştır"
  • türkçedeki adı (bkz: hrisippos)
hesabın var mı? giriş yap