• portakal soslu, sutlu tatli.
  • şekerle çırpılan yumurtalara süt eklenip tercihen cam bir kapta pişirilmeleri suretiyle yapılan rumeli tatlısı. portakal sosu opsiyoneldir.
  • pastörize sütle yapıldığında güzel olmayan.. harbi inek sütü lazımdır bu makedon tatlısı kaymaçina nın kıvamında olması için.. nitekim iddia ediorum.. kimse hacıannem gibi yapamazz..
  • omlet manasına gelen "kaygana"dan türediğini sandığım yumurtalı tatlı.
    krem karamel'in yekpare olarak geniş bir kapta pişirildiğini düşünün, öyle birşey.

    malzemeler: 6 yumurta, yarım kilo süt, bir su bardağı toz şeker, yarım limon veya portakalın suyu, azıcık kabuğunun rendesi, vanilya. yumurtadan hoşlanmayanlar 4 yumurta da kullanabilir. tercihe göre toz tarçın da eklenebilir. (yumurta kokusunu hafifletmesi açısından tavsiye edebiliriz)

    evvela fırının ayar düğmesini 200 dereceye getirip ısıtmaya başlayın.
    sonra bir kabı (fırına dayanıklı herhangi bir kap - cam tercih edilir ama teflon da olur) margarinle yağlayın, bir kenara koyun.

    çırpma kabında yumurta ve şekeri önce yavaş hızda, sonra son gaz çırpın. mikser varsa iyi olur ama yoksa telle de olur. karışımın rengi beyaza çalmaya başlayıp kabarınca vanilyayla tarçını ekleyin. sonra yarım kilo sütü yavaş yavaş ekleyip bir yandan çırpmaya devam edin. iyice karışınca yağladığınız kaba dökün. sulu bir karışımdır, korkmayın. yumurta pişince tutar.
    ısıtılmış fırına verin. fırınınızın kuvvetine göre pişme süresi değişse de, ortalama 15-20 dakikada pişer. fazla pişirmeyin, omlet gibi olmasın... ortasına bıçak ucu batırarak kıvamına bakın. hafif sulu gibiyse de fırından alın çünkü kendi sıcağında pişmeye devam edecek nasıl olsa.
  • kabaca, krem karamelin yanik seker ustunde olmayani ve tepside pisirileni diyebiliriz.
  • tarifini ilk duyduğumda krem karamele benziyor, tepside pişiyor, süper olsa gerek diye düşünmüştüm. malzemesi kolay bulunur (genellikle evde sürekli bulunan şeyler), yapımı zahmetsiz (nah zahmetsiz), yemesi de güzel olur (yüreğim dayanmadı) dedim ve yapmaya kalkıştım. baba tarafım silme arnavut olduğu halde bir kerecik bile bu tatlıdan yememiş, yemeyi bırak adını bile duymamıştım. annem zaten arnavutlara ve mutfaklarına gıcık olduğundan "bırak allaasen arnavut yemeğinden hayır mı gelir, anca tavuklu patates yemeği yapsın onlar" demişti de kulak asmamıştım kürkçü dükkanına dönen tilki misali her seferinde annemin lafına gelen ben..

    sonra başladım yapmaya bunu. o kadar çok yumurta konuyor ki, kolestrolü almış yürümüş gıcık olunan bir tanıdığa yedirmelik suikast gibi bir şey. neyse işte yumurtaydı, şekerdi derken bu merete un konmuyormuş. un koymadan nasıl kıvam tutacak, karıştırdıkça tutacak diyerekten mikserle bir saat kadar vakit geçirdim başında. hem çırpıyorum hem de gözümü ayırmadığımdan zamanla halüsinatif bir hal alıyor kasedeki görüntü. hayaller görüyorum böyle tatlı pişmiş, üzeri kahverengi olmuş, kaşığı daldırıyorum, bir kısmı kaşıktan kaba akıyor filan. hayaller iyi güzel de, malzemelere baksana ahmak! bu malzemelerden o görselliği alabilecek misin ki sen? mümkün mü böyle bir şey sahiden?

    neyse işte böyle böyle bir saat mikserle çırptıktan sonra tatlının asla bir kıvama kavuşmayacağını anladım ve ayıp olmasın diye azıcık akışkanlığını kaybetmeye yüz tutmuş karışımı cam bir kaba döküp fırına verdim. bir saat pişecek yazmışlar tarifte, eh tarifi verenin ebesinin çok boş vakti vardı herhalde.. pişirdik el mahkum. gelip gidip bakıyorum bir hareket var mı diye. eh üstü kahverengi oldu, sanki katılaştı da piştikçe. çıkardım bir saatin sonunda fırından. annemi de çağırdım "arnavutların tatlısından ne olacak, anlamaz onlar yemekten" lafını yedireceğim. huşu içinde daldırdık çatalı beraber. ben gerisini hatırlamıyorum. içeri kaçtım. tatlı omlet bu basbayağı. annem arkamdan kovaladı tadına bakacaksın! mecbursun buna diye. ben istemediği çocuğu cami avlusuna terk eden bir anne misali terk ettim bir tepsi tatlıyı mutfaktaki masanın üzerine. aklımdan sürekli pişmiş, kokmuş yumurta hayalleri geçti akşam boyunca. sonra rica minnet ortadan kaybetti annem tatlıyı neyse ki. o baktı tadına da benim dil ucuyla tattığımın saniyeler sonrasında görmeye dahi midem kaldırmadı. geldik mi yine anne lafına. "arnavutlar her sebzeyle börek yapabilir. o da ancak günlerindelerse güzel olur." doğru mu ne..
  • üsküdarda kanaat lokantası nda yenebilir. ama ağır tatlardan hazzetmeyenlere önermiyorum.
  • buralarda ismine krem karamel denilen, süt ve yumurta ağırlıklı, fırında piştiği zaman üzeri çok pişmiş fırın sütlaç' a benzeyen, çok ekstra müthiş bir tadı olmasa bile insanın ağzında tatlı yedim hissi uyandıran, annemin daha çok kandil gecelerinde yaptığı, çokta ağır olmayan hatta hafif olan bir arnavut tatlısı. neden özellikle kandil gecesi diye sormayın bi özelliği yok, bazısı helva yapar, annem de bunu yapıyo işte, ama helva da yapıyo ara sıra...
  • çocukluğumun vaz geçilmez tatlılarından biri idi. buzdolabından aşıra aşıra sonunu getirirdik. kaymaçina hatırına işittiğimiz azarın, çektiğimiz cırcırın haddi hesabı yoktu.
  • arnavut tatlısıdır,
    herkes beceremez.
hesabın var mı? giriş yap