• başarılı bir balkan filmi daha.
    rajko grlic'in yönettiği film, hırvat filmi diye geçiyor.
    ancak eski yugoslavya'dan çıkan ülkelerden filmlerde gördüğümüz kadarıyla, yugoslavya dağılmış olmaına rağmen yugoslav film endüstrisi dağılmamış, hırvatı, sırpı, bosnalısı birlikte film çekiyor. zaten çok büyük bir ülke olmayan yugoslavya bu kadar parçaya bölündükten sonra her bir ülkenin ayrı bir film endüstrisi geliştirmesi zor olurdu.
    neyse, filme gelelim.
    film son dönem balkan fimlerinden farkıl olarak ana olayını yugoslavya'nın dağılması üzerine kurmamış.
    kısaca konusu şöyle:
    eski yugoslavya'nın güney batı ucundaki arnavutluk sınırında geçiyor film. bugün bu bölge makedonya topraklarında.
    arnavutluk sınırındaki bir yugoslav sınır birliğindeki askerler arasında gelişen olaylar aslında.
    sınır bölüğü dağ başında. ama aynı zamanda ohri gölü gölünün inanılmaz güzelliğine hakim bir yer burası.
    filmin geneli mizahi unsurların ön plana çıkmasıyla geçiyor. ama alkanlarda hiç bir zaman her şey güllük gülistaünlık olmaz, sanırım bunu bilmeyen de yoktur, o yüzden sıpoylır diil sanırsım bu yazdığım.
    sonuç olarak, kendi ekseninde biraz farklılaşan ama temelde karakteristik balkan filmi öğelerine sahip bir film.
    yani:
    eğlence, alkol, kavga, aşk, seks, müzik, dostluk ve tabi ki trajedi.
  • sürükleyici öyküsü ve insanı mest eden müzikleriyle izlenesi film. ayrıca sırpça gözetleme kulesi demekmiş.
  • müzikleri goran bregoviç e ait olan filmdir.
  • içinden "bratstvo i jedinstvo" mottosunun geçtiği nefis film.
  • çoğu karesinde balkanlar'daki fırtına öncesi sessizliğin hissedildiği film. ve tabii etnik kökenlerin arasındaki gerginliğin de. misal bir karede albay karakol komutanına sinirlenir, ona "sünnetli" diye hakaret eder; çünkü albay sırp, komutan boşnaktır. sonra sırp komutan o sinirinin üstüne televizyon izlerken ekranda konuşma yapan slobodan miloseviç'i görürüz ve sırp albay çok iğrenç bir şekilde sırıtıyordur o sahnede. yani öyle toz pembe, eğlenceli bir film değil o kadar da. ince imalar saklıyor, çoğu yerde karakterler gerçek yüzlerini ifşa ediyor ince ayrıntılarla. ama filmin finali oldukça hüzünlü. o karelerde fonda çalan müzik de daha bir hüzünlendiriyor seyirciyi.
  • balkan fimlerini sevenlerin kaçırmaması gereken film.

    filmin bir sahnesinde iki asker beyin jimnastiği yapıyor:
    - şunu dinle. iki arnavut süngülerle sana doğru koşuyor. ne yaparsın? tüfeğin boş doldurmak için vaktin yok ve hızlı düşünmen lazım, n'aparsın?
    + analarını sikerim!
    *
  • nostalji odaklı bir film: ‘karaula’

    son dönemde balkan sineması denilince akla gelen filmlerin başında olan karaula (karakol) hem bir yugonostalji, hem de yakın tarihte yaşanmış olan savaş ortamının oluşumu hakkında bizlere ipuçları veriyor. yönetmenliğini rajko grlic’in yaptığı film, eski yugoslav cumhuriyetlerinin tamamını ortak bir yapım platformunda buluşturuyor. filmin çekimleri makedonya’nın güneydoğusunda yer alan “prespa gölü” ve çevresindeki ohrid ile bitola şehirlerinde yapıldı.

    başrolünü hırvat toni gajanovic’in üstlendiği filmin yardımcı oyuncu kadrosu oldukça kaliteli: sergej trifunovic, verica nedeska, bogdan diklic ve geçtiğimiz günlerde venedik film festivali’nde ‘these are the rules’ ile ‘special orrizonti en iyi aktör ödülü’nü kazanan emir hadzihafizbegovic’in yer aldığı oyuncu kadrosu filme oldukça zenginlik katıyor. seçilen her oyuncunun yugoslavya’nın farklı bölgesinden olduğu düşünülürse filmdeki aksan çeşitliliği karaula’yı mini bir yugoslavya haline getiriyor. film, sınır karakolunda görevli bir grup askerin sıkıcı ve rölantide geçen günlerini çekilebilir hale getirme çabalarını anlatıyor. karakoldaki ufak ufak gelişen olaylar ileride büyük bir patlama noktasına yol açıyor. belki de bu patlama noktasıyla yönetmen, yaşanan yugoslav iç savaşının anlamsızlığına değiniyor.

    filmin müziklerini balkan müziğinin usta isimlerinden sanja ilic yapmakta. fakat filmde aktif figüran olarak rol alan halid beslic de filme renk katanlar arasında. günümüz balkan sinemasının gelişimi için en gerekli fonlardan biri olan “eurimages ortak yapım fonu” kapsamında çekilen film, ondan sonra gelen ve gelecek olan diğer yugoslav ortak yapımlarına da zemin hazırlamış durumda. bu tür bir ortak yapım projesi geçen yıllarda çekilen ‘parada’ filminde mevcuttu. parada filmi de en az karaula filmi kadar ilgi gören bir yapım olmuştu. güzel bir yugonostalji yapmak ve eğlenceli dakikalar yaşamak istiyorsanız karaula hoş bir seçenek olarak köşede duruyor.

    kaynak: http://www.haberbosnak.com/…dakli-bir-film-karaula/
  • 1980'lerin sonu.. sınır karakolu komutanı pesic, bir fahişeyle girdiği ilişki sonrasında sifiliz hastalığına yakalanır. hastalığının tedavisi için 3 hafta gerekmektedir. hastalığı ve tedavi sürecini eşinden saklamak için "arnavutluk ordusu sınıra dayandı" bahanesini öne sürer, sonrasında balkanlara özgü kara mizaha dayalı olaylar yaşanır.

    --- spoiler ---
    sinisa, asıl mesleği ürolog olan bir askerdir ve karakol komutanı pesic, sinisa'dan hastalığını geçirmesi için yardım ister. karakoldaki tüm askerlerin dışarıya çıkış yasağı olmasına rağmen, hastalığın geçmesi için gerekli olan malzemeleri alması için sinisa'yı sık sık dışarıya yollar. şehre inen sinisa, komutan pesic'in eşi mirjana ile tanışır ve aralarında şiddetli bir aşk başlar.

    karakoldaki sorunlu askerlerden birisi olan ljuba paunovic , ordudan atılmak için çeşitli yollar denemektedir. tito adına yürüyüş düzenleme isteğini komutan pesic'e iletir. pesic de yüksek mercilerden terfi almak istediği için, paunovic'in isteğini kendi şovuna dönüştürür. paunovic huyundan vazgeçmez, olan komutan pesic'e olur. terfi almak yerine tutuklama kararıyla karşı karşıya kalır.

    tutuklamak için karakola gelen aracı arnavutların baskın yaptığını düşünerek topa tutan karakol askerleri, aracın kapısını açtıklarında büyük bir süprizle karşılaşır...
    --- spoiler ---
  • defalarca izlesem de izlemekten bıkmayacağım muhteşem film.

    --- spoiler ---

    film aslında ciddi şekilde bir bratstvo i jedinstvo ya da birleşik bir yugoslavya hayalini kovalıyormuş gibi gözüküyor. lâkin, filmi kendi içerisinde muazzam bir noktaya çıkaran unsur da bu hayalin aslında gerçekleşmesi imkansız ve koskoca bir yalandan ibaret olduğuna sürekli parmak basıyor olmasından geliyor. karakterlerin her biri de tutarsız davranışları ve yanlış zamanda yanlış yerde bulunmalarıyla aslında yugoslavya'nın dağılma sürecini ekranda önizletiyormuşçasına izleyiciye yaşatıyor.

    kara mizahın doruklarını bizlere hissettiren bir film olmasının yanında karakterlerin her bir sözü, isteği ya da hareketinde kendilerini yugoslavya'nın dağılan parçalarından biriyle eşleştirebiliyorsunuz. örneğin; komutanın eşi mirjana'nın denize 20 kilometre mesafede bir evi olmasına rağmen aşık olduğu sinisa'ya sürekli kendisini denize götürmesini istemesi çok ama çok acayip bir bosna hersek göndermesi gibi görünüyor. tito güzellemesi yapıp duran ve büyük liderin mezarına gitmek için yapmadığı maymunluk kalmayan ama bir yandan da kendisini ordudan attırmak için son derece yaratıcı yöntemler denemekten de geri durmayan ljuba, birleşik yugoslavya hayaliyle yanıp tutuşuyor gibi görünürken bir anda "biz bir bağımsız olup gelelim" diyen slovenya ve hırvatistan'ın doksanların başlarındaki dengesiz politikalarını anımsatıyor. en net gönderme ise tabii ki paşiç. kendi yediği nane* ortaya çıkmasın diye devasa bir yalana sarılıp bunu da bütün bölüğe yediren, insan ilişkileri güçlü, ikna ediciliği yüksek ama bir o kadar da çıkarcı ve yalancı paşiç, belli bir noktadan sonra öz faydacılık uğruna herkesi ve de en önemlisi eşini ölüme sürükleyen bir manyağa dönüşüyor. buradaki slobodan miloşeviç tınısını yakalamak da hiç zor değil.

    bu arada filmde yanılmıyorsam toplamda elli üç kez ismi geçen ve filmde yer almasa da çoğu karakterden daha ayrıntılı bir rolü varmış gibi görünen josip broz tito'yu da anmadan bu filmi anlamak mümkün olmaz. tesis ettiği kardeşlik ve birliğin sadece birkaç sene içerisinde çöktüğünü bildiğimiz tito üzerinden verilen mesaj da son derece açık aslında: hayali ve vaat ettikleri çok çekici gözükse de yugoslavya gibi kaynamakta olan bir kazanı patlatmadan ve düşürmeden bir şekilde ve tek parça halinde ocakta tutabilmek uzun vadede asla mümkün olamayacak bir idealist sanrıdan ötesi değildir.

    --- spoiler ---

    izleyin, izlettirin.
  • goran bregoviç'in de adeta imzasını taşıyan film. sahneleri bunun müzikleriyle bağlıyorlar ve o kadar alışıyorsunuz ki, bir sonraki sahne geçişinde bir müzik bekliyorsunuz. hatta bazı tınılar tanıdık geliyor.

    savaş filmiyle kara mizah yapılarak güzel bir ustalık sergilenmiş.
hesabın var mı? giriş yap