• yirmi ucuncu uluslararası istanbul film festivali'nde gösterilen arjantin ve ispanya ortak yapımı film. arjantin'de 1976 yılında yaşanan askeri darbe sonrası babası avukat olan bir çocuğun yaşadıklarını konu alan film. filmi ismi ile konusu arasında pek bir bağ kurulamıyor olsa da filmin sonlarına doğru herşey aydınlıpa kavuşuyor. çok fazla şey beklenilmeden seyredilmesi gereken bir film. filmde ne bir süpriz, ne de etkileyici bir olay var. sadece küçük çocuğun yaptığı şaklabanlıklara gülüyorsunuz. kazandığı ödülleri sıralarsak :
    2003 cartagena en iyi senaryo
    2003 havana en iyi senaryo; büyük mercan (üçüncülük ödülü)
    2003 vancouver en popüler film
  • (bkz: kamçatka)
  • (bkz: cumshot)
  • kurgu ve hikaye olarak vasatı aşamasa da askeri bir darbenin bir çocuğun hayalleri üzerindeki yıkıcı etkisini merkeze alarak anlatmayı başaran sıcak bir aile filmi.

    --- spoiler ---
    filmin başrol oyuncusu şirin ve sevimli bir velet. babası ve annesi darbe yanlıları tarafından arananlar listesinde. evlerini ve kimliklerini değiştiriyorlar tanınmamak için. çocuk en sevdiği okuldan ve arkadaşından ayrılmak zorunda kalıyor. darbe en büyük etkisini, bir çocuğun ruhunda ve psikolojik gelişiminde açabileceği yaralar ile gösteriyor. görünmez yaralara karşı merhem olarak anne ve babanın şefkati sunuluyor.

    çocuk houdini adında bir ilizyonistten etkilenerek büyüyünce bir "escape artist" olmayı istiyor. kaçışı kabullenmiş ve kaçmakla başaçıkabileceğini gösteriyor adeta. babası gerçek hayatta aldığı en büyük riski, oğluna (herşeyin) bir oyun olarak kalmasını istercesine hediye gibi sunuyor. baba ve oğul oyunun başında gecelerce sabahladıkları oluyor. baba hiçbir zaman yenilmiyor, çocuk ise yenilgiyle yoğruluyor. yenile yenile yenmesini öğrenmek zorunda tıpkı babası gibi. ve nihayet kaçınılmaz ayrılıkları öncesinde son oynadıkları oyun babanın çocuğa vereceği son dersin konusu oluyor. oyunda çocuk asker sayısı ve kıta sahanlığı bakımından babasından kat kat üstünde. baba kamchatka adlı bir ülkeye sıkışıp varlık ve yokluk mücadelesi veriyor. baba direniyor, çocuk bütün gücüyle saldırıyor. baba direnişin mükafatını alırken, oğlu ise babasından "asla pes etme" adlı bir direniş dersi alıyor. oyun bitiyor ve gerçek hayat başlıyor. kamchatka direnişin sembolü oluyor.
    --- spoiler ---
  • arjantin'in darbe sonrasi oyle kolay dile gelecek cinsten degil. bir kusak yok ediliyor adeta. kayiplarin otuz bin civari oldugu soyleniyor. herkesin cevresinde en az bir kisinin kaybedildigi yillar.
    ama filmde tek bir siddet sahnesi yok. darbe anlatan filmlerde gormeye alistigimiz asker goruntuleri, iskence, hatta tek bir politik slogan bile yok. tarihi hic bilmeyen biri adamin herhangi bir suctan dolayi kactigini bile dusunebilir rahatca.
    ama gunlerce plaza de mayo annelerinin topladigi belgelere dalip, uzerine de kamchatka'yi izleyince, filmin basindan sonuna kol bacak kasilmis hale geliyor insan. o zaman siddet neymis goruyor. darbe olali kisa bir zaman gecmis, henuz ulkenin yok edilen kusagi bile siddetin boyutlarinin farkinda degil belki. izlerken onlarin bilmedigini bilmek siddet. olacaklari bilmenin siddeti. insan tum gidenlere darbecilerin yargilandigini anlatmak istiyor. ama arjantinin hala onlarin hayal ettigi arjantin olmadigini nasil soyler bilemiyor.
    kamchatka yalin bir film. ne kadar sadeyse, o kadar yaralayici. gozune gozune sokmadan nasil siddet anlatilir onun filmi kamchatka...
  • fena halde queens of the stone age'e benzeyen grup. ama zaten onlar da kyuss'un devamı. tipleri biraz doom death'ci, ama gönül telleri cayır cayır distorion'lu. yolda, ajansta, sporda iyi gidiyo.
  • ricardo darín'in oynadığı güzel filmlerden birisi.

    --- spoiler ---

    harry'nin bütün her şeyi göze alarak arkadaşının evine gidip arkadaşı ile görüşmek istediğinde arkadaşının annesi ile girdiği hayal kırıcı diyalog resmen iç burktu.

    --- spoiler ---
  • marcelo figueras'in -ki pek çok latin amerikalı yazar gibi gazetecilik kökenli-, 2003 yılında yazdığı roman.

    hakkında hiçbir şey bilmeden, sırf risk oyununa olan göndermeden dolayı alıp, bir çırpıda okudum. iyi ki de okudum. güzel bir bölümleme sistemine sahip kitap. faşizmin yaşattıklarını küçük bir çocuğun gündelik hayatı üzerinden anlatıyor.

    biraz alıntı;

    "nehri geçmeye çalışırken en sevdiği atı boğulduğunda pers kralı kyros o kadar öfkelendi ki gyndes nehri'ni cezalandırmaya karar verdi. gyndes'in akışını değiştirmek ve böylece nehri kurutmak için babil'e sefere çıkan ordularını durdurup askerleri 360 tane kanal kazmaya zorladı. kyros, nehrin sularının ovaya akmasını ve kuruyup gitmesini istedi. nehirde yaratmak istediği aşağılamanın boyutu belliydi: gyndes'ten kadınlar bile dizlerini ıslatmadan geçebilecekti."

    "gözlerden çok daha fazlasıyla görüyoruz. beyinden çok daha fazlasıyla düşünüyoruz."

    "başlangıçta kelimeler zaten var olanı tanımlamaya hizmet etti. anne. baba. su. soğuk. hemen hemen tüm dillerde bu temel gerçeklikleri tanımlayan sözcükler aynı ya da benzer tınıya sahiptir. anne arapçada ummm, almancada mutter, rusçada mat'tır. bunun karşılığında, insani deneyimleri tanımlayan sözcükler, örneğin korku gibi, hiçbir yerde aynı tınlamazlar: miedo ingilizce fear ya da fransızca peur ile aynı değildir. kötülüklerden çok, iyi deneyimlerde benzeştiğimizi ve bunun sonucunda bizi birleştirenlerin ayıranlardan daha güçlü olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor."

    "bireysel hikayeleri barındıran nehirlerin içine aktığı bir okyanus olduğunu düşünüyorum. daha önce yaşanan her şey şimdiki zamanın temelini oluşturuyor."
  • opeth'in eski klavyecisi per wiberg'i bas gitar ve klavye pozisyonuna alarak 2014 yılında the search goes on albümünü çıkarmış olan isveçli grup.
  • 1976'da arjantin'de askeri darbeden hemen sonra yeni yönetimin muhaliferi tek tek tutuklanmasının üzerine, 2 çocuğu ile birlikte kaçmaya başlayan bir ailenin hikayesi anlatılıyor filmde. biraz durağan olmasına rağmen ailece sevgiyle birbirine bağlı olduktan sonra her zorluğu nasıl göğüs gerilebileceğini göstermesi .
    birbirlerine bağlı sevgilerini göstermeyi bilen bir aile, olağanüstü siyasal bir dönemde yaşamlarında köklü değişiklikler yapmak zorunda kalır. yalnızca değiştirilen yaşam biçimi üzerinden; asker, silah, diktatör, potal,işkenceci gösterilmeden o dönemin olağanüstülüğünü anlatan güzel bir film .
hesabın var mı? giriş yap