• bazı insanlar için çok büyük bir lüks.

    mesela benim için. ben özlüyorum yav bunu yapmayı. bu küçük 5'lemeye bile zaman bulunamaz oluyor, istiyor insan.

    hafta içi olsun, günün yorgunluğu sarsın bedeni, soğuk olsun, kış olsun, aaa bir de üstüne yağmur mu yağmış. bak sen. hemen şunların yapılması farzdır;

    balkonda yağmuru seyretmek, soğuk ile üşümek, battaniye ile dizlerinizi ısıtmak, kahve ile içinizi ısıtmak ya da.. kahve ile içinizi, battaniye ile üzerinizi ısıtmışken, balkonda soğuk hava dalgası ile tekrar üşümek ve yağmur ile ürpermek ya da.. yağmur ile üşümek; kahve ile yüreğinizin, battaniye ile kalbinizin üstünü örtmek..
    her ha-lü-kar-da güzel.

    şimdi tabi ruhsal halinize göre de keyifli olmayıp sizi daha da kötü yapabilir bu eylem. ama en azından yorgunluğunuzu, mevsimsel depresyonunuzu alır. gerçi bu mevsimsel depresyon konusunda da laflarım var ama neyse. hiç girmiyorum.

    bazen o büyük şeylerle elde edilemeyen keyfin, küçük çaplı ve herkes tarafından bilinen basit yaratımlar ve vakit ayırımlarla büyüüüük bir keyfe dönüşmesiyle ilgileniyorum ben. sınırlarım var. prensiplerim.. yağmur yağdığında saygı duruşuna durmak, bir istanbul sabahına uyanıp pencereden baktığımızda, gece inmiş ve yığınlaşmış olan karları görüp ''kahretsin'' diye söylenmek değil de, yığının oluşmasına sebebiyet veren küçük bir kar tanesini ele alıp tebessüm etmek, güneşi görünce tek gözümü kısarak ona selama durmak gibi.

    soğuğa sevdiceğin kollarını siper etmek, sonra seni ısıttığı sıcaklıktan bir nebze onun da faydalanmasına müsaade etmek, tüm bulaşıkların makinada olduğunu görünce evde kalmış olan tek bir fincan tanesi ile beraber aynı bardaktan içilen kahvede içinizi, paylaşımınızı ısıtmak..

    film bitince sıcaklığa ara verip balkonda yağmurun ince ve temkinlice yağmasını seyretmek. biraz önce pencere buharına yazdığın sevdiceğin ismini sanki sen yazmamışsın gibi, ''içeriden okunuyor, bakalım dışarıdan okuyabilecek miyim?'' diye giriştiğin aptalca çabaya rağmen sevdiceğin ''bu kız manyak'' deyip hala seni terk etmemiş olmasının verdiği şaşkınlık.

    kahve.. bataniye.. balkon.. soğuk.. yağmur..

    küçük şeyler.

    daha ne olsun!

    not: ya bu arada bir istanbul sabahına uyanınca pencereden gördüğümüz şu yığınlaşmış olan karları görünce sinirlenmek yerine bir kar taneciği alıp tebessüm ederken, trafik çilesini hesaba katmamışım ;) böyle bir gerçek var maalesef, ama sözümü geri almıyorum!
  • "sadece hayatta olmak" durumundan; sade, saf ve benzersiz bir haz duymayı sağlayacak 5i bir yerde.
    soğuk ve yağmur banko tutularak, çeşitli şekillerdeki kombinasyonlarla çok daha etkili hazlar elde etmek de mümkün.
  • kelimelerini kullanarak anlamlı bir cümle oluşturduğunuzda belli bir huzura erersiniz. anlamlı diyorum ama altı boş zorlama değil. olay örgüsü doğal oluşmalı. şu anki haliyle bi boka yaramayan kelimeler bütünü.
  • yanına bir de puro eklendiğinde vazgeçilmez olan. puroyu da ilk kez bugün içtim ha. hemen ekliyorum görgüsüz gibi.
  • en masrafsız, keyif verici beşi bir yerdelerdendir.
  • yaninda sigaraniz ve sevdiginiz biri(leri)yle, sizi mutlu eden seyler butunu. o an farkinda olmasaniz da zaman gectikce olm ne guzeldi lan o gunler dedirtir.
  • dışarıda yağmur yağıyor, evinde az önce duştan çıkmış, tertemiz mis kokulu kıyafetlerinin içinde kupkurusun. dışarıda soğuk, sen balkonunda o soğuğu tatlı tatlı duyuyorken hemen bir kapı ötende bekleyen ev sıcaklığı, battaniyenin altında tadımlık ısınan bacakların. dışarıda tekinsizlik var, balkonunda güven.

    kontrastlar mutlu eder insanı. tatlıyla tuzluyu bir arada yemek gibi.

    kahve her daim insanın damağında ekstra bir lezzet bırakır. hayatın en tatlı yerinden bir lokma almış hissi verir. kahve balkon huzurunun üzerine en sevdiğiniz baharattan eker, sostan döker.

    balkon araf mıdır? ne evin bazen basan yalnızlığı ya da kalabalığı, ne dışarının bir an önce eve dönmek isteten karmaşası. tertemiz, saçlarını uçuşturan bir esinti var ama evindesin. sımsıcak, benzersiz bir güvendelik hissi var ama dışarıdasın. ne oradasın ne burada. nerede değilsen orada mutlu olacakmışsın gibi bile gelemez. hiçbir yerdesin. balkon araf değil. balkon hiçbir yer değil. yere yatıp gökyüzüne bakarken çimenlerdeymişsin gibi ama toprak yok, toz yok, tedirginlik yok. balkon hiçbir yer. balkon muvakkat. balkon evcilik oyunu. balkon yazlık sinema gibi.

    bazı evlerin balkonları yok. insanı içeride ya da dışarıda olmaya mecbur ediyorlar. seçim yapmak zorundaysan dışarıyı seç. balkon gibi içerisi de garanticidir. garantilerle yaşanmaz, kurulmuş saat gibi olunur. insanı yaşamak mutlu ya da mutsuz eder, balkondan bakarak yaşanmaz. dışarı çık. ıslan. üşü. iliklerine kadar titre. hasta ol. hasta olmamayı öğrenene kadar tekrar ve tekrar üşü. soğuğa alış, dışarıya alış, kahvenin tadının bazen çamur gibi oluşuna, battaniyenin olmayışına alış. bir tablo gibi kusursuzca dizayn edilmiş hiçbir mutluluk, doğaçlama bir yaşamak kadar haz vermez insana. hazzı kahvenin köpüğünde, battaniyenin altında, evinin balkonunda arama. en karanlıkta, en gecede, en yağmurda, en soğukta dışarı çık. hava bozdu diye pikniği iptal edecek sığlıkta yaşanmış hayatlardan kork, karanlığın sırf görünmüyor diye verdiği tedirginlikten değil.
  • çok fazla insan hayvan sokakta korunmasız ve yalnız sadece kendimi ısıtabildiğimi bildiğim bir dünyada vicdanım rahat soğuğun tadını çıkartamıyorum.
  • (bkz: vancouver)
hesabın var mı? giriş yap