• yarisma sonucu secilen yenisi icin daha fazla bilgi: http://www.irish-architecture.com/…te/museum_egypt/
  • dünyanın da en zengin müzelerinden biri olarak tanıtılan, etkileyici müze. tutankamonun mezarı ve mumyalar kadar -özellikle yunan ve roma heykellerine alışmış iseniz farklılığı ile- heykeller bölümü de çok etkileyicidir. mısırda heykelleri ayakta tutmamışlar hep bir yerlere dayamışlar ve figürleri ayakta tutmaya dair bir şey yapamadıklarından dolayı sırtı duvara dayalı heykeller konusunda değişik çözümler bulmuşlardır. boynun düşmesini engellemek için ilginç çözümler gibi.
    özellikle de heykellerin gözleri çok etkileyicidir çünkü kristal kullanmışlar ve gözbebeklerine kadar işlemişlerdir. öyle ki gözlerine fener tutulduğunda heykellerin gözbebekleri parlar.
    tur rehberinin anlattığı bir hikaye: yeraltındaki mezarının önüne firavunun bir heykelini yapmışlar ve gözlerini de kristalden yapmışlar, böylelikle firavunun gözleri parlayarak mezar hırsızını korkutacak ve firavun mezarına gelen hırsızın kim olduğunu görebilecekmiş. hakikaten de ışık tutulduğu an gözleri parlayan tabut biz turistleri korkuturken ardından gelen, hırsızların mezara yanlardan gelip gözlerin yapılmış olduğu değerli kristalleri çalmış olduğu gerçeği tüm bir medeniyetin nasıl yağmalandığına da işaret. -sakkara'da heykelin bir kopyası bulunabilir-
    gezmesi çok uzun sürebilecek, çok keyifli bir müze olan kahire müzesinin binası çoğu müzenin aksine müze olarak tasarlanmıştır, girişinde simgeler cenneti olan mısırın iki simgesi bitki karışmaktadır ve çeşitli heykeller vardır ancak içi -araplar saolsun- bütün mısır gibi pistir. öğrenci indirimi için student ıd sormaktadırlar.
  • tarihe, tarihi eserlere saygi duyulmadigini dusunduren bir muze. esi benzeri bulunmaz parcalar oyle ortaliklarda durur, pis vitrin camlarindan zaten cok az sey gorulur. hic bir objenin, heykelin yaninda dogru duzgun aciklama yoktur.... guzelim milyonlarca kucuk, buyuk, esi bulunmaz parcalar karisik bir bicimde, sergilenme kaygisi yokmus gibi zavalli zavalli "ben kurtarin" der gibi bakarlar ziyaretcilerin gozlerine. evet kiziyoruz tarihi eserlerin baska ulkelere kacirilmasina ama kacirilmayanlarin hepsinin hali boyle olacaksa, bir bilene versinler...
  • gez gez bitmeyen, görülmesi gereken ama bakımsızlık ve havasızlığından ötürü iç daraltan, bitse de çıksam şurdan hissi veren müze.. tamam muhteşem, bırakınız tutankamon'u, tüm o mumyaları, (bir köpek mumyası bile) hayran hayran inceleyeceğiniz pek çok şey vardır ama verdiği his böyle ne yazık ki..
    müze girişi civarında başı kapalı ya da çarşaflı bazı genç kızlar, turist kadınlara aşırı bir ilgiyle yaklaşıp sohpet etmeye çalışır. kılık kıyafete ilgi midir, avrupalı görüntüsüne duyulan özenti midir, merak mıdır diye düşünürken, kıllanmaya başlarsınız. o kadar tuhaf bir sohpet kurma halidir ve özel sorular sorarlar ki, ben kaçsam mı, biri çantamı çalmak için yol mu yapıyo hissi vuku bulmaya başlar..
    ben gideyim artık ehe tribine girdiğinizde de bırakmayınca bu kızlar yakanızı, iyi niyeti ve kibarlığı bırakıp jet halinde toz olmak gerekebilir..
  • duvarlarında ölüler kitabı'nın sergilendiği, gezmek için en az bir tam gün, hatta belki iki gün ayrılması gerekli müze. tavana kadar uzanan devasa lahitlerin yanından hızlıca geçerken insanın içi acıyor!
  • yağmalanmıştır
    devrim iyi güzel de, romantizmin de alemi yok. gerçi insanlar ölürken yağmalanan esere üzülmenin de alemi yok tabii ama yazılmış, görülmüş olsun bu da.
  • tahrip edilmesi ile üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi esastır sorusunu akla getirmiş olan müze. ölen insanlara kahroluyor iken bir de bu durumlar için üzülüyoruz.

    çok yazık.
  • denyo nüfusunun her toplulukta toplamın %80'ine denk gelmesi mucizesi ile yağmalanan müze. görüldüğü üzre genetik affetmiyor ortalığın amın koyuyor. tabi birileri diyecek ki devrim kötü gösterilsin diye falan filan. yok efenim bu denyolar her yerde varlar. organize edilsinler edilmesinler. zaten böyle bir şey için organize edilebilen insandan ne bok olacak. ayrıca bir devrim de aç kalınmadan yapılsın lan. onur için ne bileyim ben de varım ulan demek için. yani bu tip şeyler karın doyurmuyor da sik kafalı insanların ağzına sıçıp siktiri çekmek bir ihtiyaç değil mi? bir bende mi var bu ihtiyaç? insanda ne yoksa ona ihtiyaç duyar peşine düşer de balta lazım lan değil mi? ayrıca apple ürünlerinden ve steve jobs tan tiksindiğimi bu vesileyle tekrar beyan etmek istedim.
  • bağdat müzesi gibi bunu da zarar görmeden önce göremedim ya saçımı başımı yolsam az. yokluk içinde, hükümete olan öfkeyle kendi öz kültürüne saldırdığını farkında olmaksızın yağmalanması bir iki ay içinde her birinin değeri mısırın iç-dış borcunun çok üzerinde olan pek çok eseri londra,new york ve paris'teki kalburüstü, sıkı güvenlik önlemli müzayedelerde olacağı anlamına geliyor. henüz verilen zararın dışında bağdat'ta o canım(!) duyarlı amerikan askerlerinin yaptığı gibi toplu kapı kırmalar içeride ne var ne yoksa toplamalar olmasa da hala üzerindeki kara bulutlar kalkmış gibi değil. bir de bol paralı bir dernek vardı savaş zamanlarında risk altındaki kültür mirası üzerinden destek toplayan, hiç esameleri okunmuyor. yağmadan sonra biz yeniden yapılanmasına yardım ettik duvarları bile boyadık, elde kalanları tutkalla yapıştırdık diyecek herhalde.
hesabın var mı? giriş yap