• söz konusu videodaki bütün, evet bütün, sorulara bir müslümandan cevap gelmiştir.

    "dostum kırmızı demişsin ama bu hap bildiğin mavi" başlığıyla ortaya konulan, 25-30 saatlik emeğin ürünü yazıyı #51604581 numaralı entry'den okuyabilirsiniz.
  • kırmızı hap bölüm 1 - "ateistleri anlamak"
    kırmızı hap bölüm 2 - "uyuşturucu ve hayat"
    kırmızı hap bölüm 3 - "evrim neden bilimdir, yaradılış neden dindir"

    özellikle ikinci bölümün bu kadar az izlenmesine üzüldüğüm video serisi. youtube türkiye en azından şu videoyu bir şekilde türkiye hitlerine soksa pek çok genç bilinçlenir.
  • yuttuktan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
  • bunu sevenlere önerebileceğim efe aydal'ın diğer videosu (bkz: uncle sam)-who is the real evil? olur. o belgeselde ecnebiye hitap ediyordu, türkiye'nin terörle mücadelesini ve neden bu mücadeleye devam etmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyordu.
  • 5-ci bölümü uzunmetrajlı film olarak düşünülüyor. bakalım ne ile karşımıza çıkacak efe abi
  • mutlu mesut bir hayat yaşamak için inandığımız ya da inandırıldığımız yalanların doğruları.
  • efe aydal'ın yaptığı izlemeye değer seri.

    her bölümünde emek harcandığı belli. basit bir şekilde konuları açıklamış.
  • kırmızı hap sitesinden, bunun haricinde the red pill başlığından öğrenilebilecek, erkeklere erkek olmayı öğreten öğreti.
  • "sözlükçe" bir tanımla, müthiş bir fenomen/internet olayı olarak bireysel ve toplumsal belleklerde yerini alan "şey". bu "şey", herkesin, kendi bakış açısına göre doldurduğu bir çuvaldan farksızdır; içini dökmeye çalıştığınızda öğreti etiketi de pseudo-science eleştirisi de yaşam kılavuzu benzeri daha iddialı tanımlar da yere saçılır. isimlerin nasıl tanımlanacağı onları kullananların bilebileceği bir şey ama ismin varlığını tartışmaya bile gerek yok. eğer bu noktada kendi cümlelerimizle bir tarife ulaşmamız istenseydi, kırmızı hap için kesilip biçilecek kumaşlardan "netoloji" benzeri bir şey çıkarırdım: internet üzerinde, bu teknolojinin sunduğu anonimlik ve çoklu katılımı olanaklı kılan ağlar sayesinde oluşturulmuş bir ideoloji, sadece bu teknolojinin olanaklı kılabileceği ve kıldığı bir yapı.

    çift uçlu bir bıçak olarak tanımlanabilecek oldukça ilginç bir yapısı vardı(r) bu hapın: bir yönüyle kabulleniş, bir yönüyle inkar ve reddediş. uzun yıllar boyunca burada ve muhtelif mecralarda yazıp çizen yerli kırmızı hapçıların, ilham ve belki de taklit kaynakları olan yabancı öncülleri gibi bir tür "uyanış"tan, erkekliğe karşı açılmış savaşta karşı taarruzdan bahsetmesi bir tesadüf değil. bir metafor olarak sahte gerçeklikten kaçışı salık verdiğinin ne kadar sık tekrarlandığını anlatmaya gerek bile yok.

    ancak bu isyan, garip biçimde, içinde yaşadığımız dünyanın -bu kabullenme dürtüsünü pekiştiren stoacılık benzeri meşruiyet kaynaklarından alınan güçle- kavranması, tanınması, kurallarının ve çizgilerinin saptanmasına yapılan vurgular karşısında gölgede kalır. bu, belki de kadınları hayatın merkezine koymamayı salık verip -isteyerek veya istemeyerek- kadın tavlamaktan başka hiçbir şey konuşamaz hale gelmiş ya da getirilmiş bulunan pek çok hap müdaviminin düştüğü farklı çelişkilerden birisidir. kırmızı hap, iyi-kötü veya ahlaki-ahlaksız oluşundan bağımsız biçimde, piyasa ekonomisinin hakkının teslim edilmesi, bu düzenin hayatın her alanına girişinin kabulü ve buna karşı bir tür direnek noktası gibi kurgulanan ikili ilişkilerde de kılıcın verilmesi demektir.

    piyasayı doğal düzenin dengi ve bizatihi kendisi saymak, kırmızı hapçıların dağarcıklarını, köküne boyalı su verilen bitkilerin yapraklarının renk değiştirmesinde görüldüğü gibi öyle bir etkilemiştir ki neredeyse tüm kırmızı hap dili, lehçeleriyle birlikte piyasanın dilini konuşur. "cinsel pazar değeri", "tabak", "statü", "puan", "performans" gibi kavramlar ve ölçütlerle doludur kendi sözlüğü. bu açı kayması, karşı açılar düşünüldüğünde ya da hesaplandığında daha da çarpıcı hale gelir. erich fromm'un meşhur "sevme sanatı" kitabındaki sevgi tanımı benzeri tınısı sol kulağa daha yakın gelen ilişki tanımlama/modelleme girişimlerinin yanında -belki karşısında?- kırmızı hap o kadar ayrıksı durur ki felsefi geleneğin basamaklarında geriye gidip stoacılığa intisap etmesinin bir benzerini psikolojide yapamaz. yapabiliyorsa, bu yetisi, bu yazının sahibinin bilgisi sınırları dışındadır. bu nedenle de bir iddiası olmayacaktır.

    bu dil, türk toplumu özelinde, bugüne kadar etkili olabilmiş algı kalıplarına karşı otobana ters şeritten girmiş bir kamyon etkisi yaratır: kah islami değerlerden beslenen bir tür "romantizm"le kah marksist dünya görüşünün emek-ortak çaba ve değerler-aşk arasında kurduğu ilişkiye dayanan önermelerine taban tabana zıt bir durumdur yaşanan. hareketin/öğretinin/platformun az çok tutarlı bir düşünsel tabanı ve bu tabana çakılı temel direkleri olduğu için, bu zıtlık gayet bilinçli bir marksizm karşıtlığına kolayca yakıt sağlar. istisna sayılabilecek çok ufak bir azınlık dışında, kırmızı hapçılar sadece ilişkiler konusunda değil, siyasette ve ekonomide de en genel anlamıyla "anti-sol" sayılabilir.

    ilginç bir ironi olsa gerek, marksistlerin ideolojileri gerçeği örten-çarpıtan yapılar saymasına çok benzer biçimde kırmızı hap da erkeklerin algılarını bulandıran, onların büyümesine ket vuran ve batı uygarlığı içindeki erkeklik krizinin hem sebebi hem sonucu sayılan sahte/yanlış düşüncelere karşı bir anlam, gerçeklik arayışıdır.

    önermelerini, bulgularını, sonuçlarını tartışmak bu kısa fikir jimnastiğini, hafızanın çalkantısı içinde yitip gitmesin diye bir kenara karalanan bu yazıyı aşıyor. ancak şimdi ve gelecekte pek çok sosyolojik çalışmaya konu olacağı su götürmeyen bir "akım" olduğunu tekrarlayarak, yazıyı en sonunda en başına bağlayarak bitirirken çok şeyi değiştirdiğini ve gerçekten pek çok insanı "fişten çektiklerini" not düşmek gerek. ha, o fişten çekilenlerin çoğu yeni ve sağlıklı bir elektrik kaynağı bulabildi mi, bilinmez.
hesabın var mı? giriş yap