• ms 541-543 yılları arasında doğu roma imparatorluğu'nu özellikle de başkent konstantinopolis'i* kasıp kavurmuş, tarihteki en büyük salgınlardan biridir. salgın, ismini dönemin bizans imparatoru 1. justinianos'tan alır. justinianos'un kendisi de hastalığa yakalanmış fakat kurtulmuştur. salgının yol açtığı ölümlerin 25-50 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. takip eden iki yüz yıl içerisinde defalarca nüksetmiştir salgın. 25-50 milyon 7 milyarlık dünyada bile çok büyük bir sayıyken o dönemin dünyasında ne kadar büyük bir felaket olduğunu varın siz düşünün. 500 yılı civarında dünya nüfusu yaklaşık 190 milyon iken, 600 yılı civarında 185 milyondur; bunda şüphesiz ki bu salgının etkisi büyüktür. yapılan genetik çalışmalar salgının kaynağının çin olduğunu göstermiştir.
  • roma imparatorunun kendisi de bu vebaya yakalanmış ama kurtulmuştur. yeni yapılan kazılar ve araştırmalar, salgında yaklaşık 25 milyon insanın öldüğünü ve salgınla hunların batıya göçü arasında bir ilişki olabileceğini ortaya koymaktadır.

    http://www.bbc.com/…ws/science-environment-44046031
  • pandemi olup, bizans imparatorluğu, ama özellikle başkenti konstantinopolis'i, sasani imparatorluğu, akdeniz etrafında bulunan liman şehirlerini etkilemiştir. tarihteki en büyük veba salgınlarından biridir, ilk salgında yaklaşık 25 milyon sonra gelen iki yüzyıl boyunca tekrarlarında 50 milyon kişi ölmüştür.

    bilim insanları hunların batıya doğru göçünün tarihin en ölümcül salgınlarından biriyle ilişkili olabileceğini söylüyor.

    ms 541 yılında patlak veren jüstinyen vebası’nın 25 milyona yakın insanın hayatına mal olduğu düşünülüyor.
    bilim insanları salgının çağdaş ve daha güncel tarihçilerin düşündüğünün aksine mısır değil asya kökenli olduğunu iddia ediyor.

    bulgular avrasya bozkırlarında gün yüzüne çıkarılmış 137 insan iskeletinden alınan dna analizlerine dayandırılıyor.
    macaristan’dan kuzeydoğu çin’e kadar 8.000 km boyunca uzanan bozkır bölgesi çok büyük bir alanı kapsıyor. iskeletlerden elde edilen numunelerin büyük bir bölümü mö 2.500 ile ms 1.500 arasını kapsayan döneme tarihlendiriliyor.

    eske willerslev, peter de barros damgaard ve diğerleri nature dergisinde bu numunelerden alınan genomları nasıl dizilediklerini ve jüstinyen vebası’ndan sorumlu olan bakteriyle ilişkili bir bakteri suşunun dna’sını saptadıklarını rapor ediyor. derginin aynı sayısında yer alan bir diğer çalışmada ise hepatit b’nin bozkırdaki antik insanlara kadar uzandığı bildiriliyor.

    veba salgınının başlangıcı bizans imparatoru ı. justinianus’un zamanında gerçekleştiğinden salgın jüstinyen vebası olarak adlandırılıyor. öyle ki imparator justinianus’un da vebaya yakalandığı, fakat daha sonra iyileştiği söyleniyor.

    istanbul, jüstinyen vebası’yla alt üst olmuş konstantinopolis’in modern tezahürü.

    konstantinopolis’teki salgının şehre mısır’dan gelen tahıl gemilerindeki farelerle taşındığı düşünülüyordu. salgın kuzeydoğu afrika’da da mevcuttu, ancak yapılan bu yeni araştırma salgının kökenlerinin orta ve doğu asya’ya uzanıyor olmasının daha muhtemel olduğunu gösteriyor.

    araştırmacıların ifade ettiğine göre salgının romalı tarihçilerin hunlar olarak bildiği kabilelerin göçüyle batıya yayılmış olması muhtemel.

    göç edenler tek bir halktan değil, güçlerini artırmak ve sahip oldukları toprakları genişletmek için tabiiyetlerini pekiştiren hunlar ve iskitler gibi çeşitli göçebe gruplardan oluşuyordu. iskitler romalılarca avrupa ve asya arasındaki sınırda yaşayan usta atlılar olarak tanınıyordu. hunlar ise önce doğuya ilerlemiş ve çin’deki han hanedanlığının birlikleriyle kanlı bir savaş yapmışlardı.

    kopenhag üniversitesi’nden araştırma eş yazarı eske willerslev, “hunlardan bazılarında avrupa’da milyonlarca insanın ölümüne yol açmış jüstinyen vebası’nın temel bir formuna rastlıyoruz…” diyor.

    veba bakterisinin (yersinia pestis) bir suşundan alınan dna’nın ms yaklaşık 200’de ölmüş, orta asya’da yer alan tian shian dağlarından bir hun’da bulunan jüstinyen vebası’na yol açmış bakteriyle yakından ilişkili olduğu görüldü. bu tian shian suşunun vebanın jüstinyen formuna kıyasla daha bazal olduğu ortaya çıkarıldı, bu da vebanın genetik “soy ağacı”nın çok daha geriye dayandığını gösteriyor.

    jüstinyen vebası suşusunun bir diğer akrabası da rusya, kuzey ossetia’da bulunan, yaşı belirsiz ancak ms altıncı veya dokuzuncu yüzyıllar arasında öldüğü düşünülen bir insan kalıntısında ortaya çıktı.

    hunlar batıya doğru hareketlerine muhtemelen mö ikinci veya üçüncü yüzyılda başlamış, dördüncü yüzyılda ise roma imparatorluğu’nun sınırlarında belirmişlerdi. var olan kabilesel grupları yerlerinden ederek ve doğrudan imparatorluğa karşı düzenledikleri saldırılarla avrupa’da kısa ömürlü bir egemenlik elde etmişlerdi.

    avrupa’daki faaliyetleri roma’ya karşı sayısız askeri eylem düzenleyen hun lider attila ile son noktasına varmıştı.

    araştırma eş yazarı peter de barros damgaard, “incelediğimiz suşu ms yaklaşık 200’e, yani jüstinyen vebası’nın avrupa’yı alt üst etmesinden birkaç yüzyıl öncesine dayanıyor.”

    “vebanın mısır’da da ortaya çıktığı öğrenildi. böyle olunca, hun daha sonra ise türk kağanlığı altında artan etkileşimlerin bu veba suşusunun ipek yolu boyunca yayılmasına sebep olduğu söylenebilir.”

    “yoğun ticaret çok muhtemel bir etmen” diyor.

    bu veba suşusuna yapılan dna analizi, suşunun daha sonra gerçekleşen kara veba olayındaki gibi pirelerden bulaşmasına imkân tanıyan mutasyonlara uğradığını gösteriyor. ancak, bunun altıncı yüzyıldaki veba yayılımının temel şekli olup olmadığı bilinmezliğini koruyor.

    dr. damgaard, “antik çin kaynaklarında, hun savaşçıların su kaynaklarına at cesetleri bırakarak biyolojik savaş tekniklerini kullandığının belirtilmesi bu konu için oldukça ilgi çekici.”

    “bu durumun veba salgını için elverişli bir ortam hazırlamış olabileceğini söylemek isterim, böylelikle insanlık tarihinin gidişatı bir kez daha atlara bağlanmış oluyor, ancak bunu kanıtlamanın bir yolu yok” diyor.

    nature dergisinde yayımlanan ve yine eske willerslev tarafından yönetilen bir diğer araştırmada ise insanlardaki hepatit b virüslerine (hbv) dair ele geçirilen en eski kanıt rapor ediliyor. bulgular, bozkırda keşfedilmiş 12 antik insan kalıntısından alınan viral dizilerine dayandırılıyor.

    cambridge üniversitesi’nden araştırma eş yazarı barbara mühlemann, “insanlar uzun yıllardır hbv’nin tarihini aydınlatmaya çalışıyordu, bu araştırma virüse dair anlayışımızı değiştiriyor ve virüsün kökeninin tunç çağı’na kadar geriye gittiğini kanıtlıyor.”

    “ayrıca araştırmayla böylesi eski numunelerden alınan viral dizileri saptayıp inceleyebilmenin de mümkün olduğunu gösterdik” diyor.

    2015 yılında, yaklaşık 257 milyon insanın hbv’ye yakalandığı tahmin ediliyor; yaklaşık 887.000 kişinin ise karaciğer kanseri gibi komplikasyonlar nedeniyle yaşamını yitirdiği biliniyor
    kaynak:jüstinyen vebası
  • bu salgının 225 yıl boyunca 750 yılına kadar akdeniz civarında sürdüğü de bilinir.

    ayrıca kara ölüm ile aynı bakteri olan yersinia pestis'in sebep olduğu bilinmektedir.
  • tarihteki ilk veba pandemisi olarak kabul edilir..

    (bkz: ikinci veba pandemisi)
    (bkz: üçüncü veba pandemisi)
  • o zamanki dünya nüfusunun yaklaşık beşte birininin ölümüne yol açan ölçekte bir pandemidir. ancak karantina ile kontrol altına alınabilmiştir. halk evlere kapandıktan sonra yayılma hızı azalmıştır.
  • justinianus vebası antik dünyayı öyle bir vurmuştur ki tarihin akışını kökünden değiştirmiş, antik dönemi sona erdirmiş, roma imparatorluğu'nu latin kökenlerinden koparmış, imparatorluk restorasyonunu sona erdirmiş, şehirleri tüm medeni olanakları ile birlikte yok ederek insanlığı karanlık bir döneme sürüklemiştir.
    konu ile ilgili bir podcast yayını için: https://open.spotify.com/…de/4ynpyupbw9cpohfe6hk7gk
  • günümüz dünyasını hatta islam coğrafyasını da şekillendirmiş veba. batı dünyası bu veba ile adeta kültürel ve kurumsal olarak çöker. roma imparatorluğunun yeniden inşa şansı tamamen yok olur. bu veba olmasa idi şu an çok ama çok farklı bir dünyada yaşardık.

    efesli dostumuzun bu vebaya dair yazdığı günce korku filmi gibidir. tarihin en korkunç hastalığı olabilir zira bilinen dünyayı kalabalık devletleri yok etmiş. insan nüfusunu adeta silmiş.
  • justinianus vebası (plague of justinian veya justinianic plague) milattan sonra 541 ile 549 yılları arasında tüm akdeniz havzası'nı, avrupa'yı ve yakın doğu'yu etkileyen, sasani imparatorluğu'nu ve doğu roma (bizans) imparatorluğu'nu, özellikle de konstantinopolis'i ciddi şekilde etkileyen bir veba salgınıydı.

    veba salgını, adını bizans imparatoru i. justinianus'tan almıştır.

    saray tarihçisi procopius'a göre, imparator hastalığa yakalanmış ve 542'de, imparatorluk başkentinde nüfusun yaklaşık beşte birinin ölümüne neden olan salgın zirvedeyken iyileşmiştir.

    erken ortaçağ salgını olarak da adlandırılan bu salgın, 541'de justinianus vebası ile başladı ve tekrarlanmaya devam ederek, 8. yüzyılın ortalarına kadar 750 ve 767'ye kadar devam etti.

    bazı tarihçiler bilinen bu ilk veba salgınının tarihteki en ölümcül salgınlardan biri olduğuna ve iki yüzyıllık tekrarlama süresi boyunca tahminen 15 ilâ 100 milyon insanın ölümüyle sonuçlandığını belirtiyor. bu, o dönemde avrupa nüfusunun %25 ilâ 60'ına eşdeğer bir ölüm oranıdır.

    bizans tarihçisi procopius salgını ilk olarak 541 yılında mısır'daki süveyş yakınlarındaki pelusium limanından başladığını bildirdi.

    544'e kadar akdeniz'e yayıldı ve 549'a kadar kuzey avrupa ve arap yarımadası'nda devam etti. 543 yılına gelindiğinde veba imparatorluğun her köşesine yayılmıştı.

    tarihçi procopius, vebanın zirve noktasında konstantinopolis'te günde 10.000 kişinin öldüğünü kaydetmiştir, ancak rakamın doğruluğu şüphelidir ve gerçek sayı muhtemelen hiçbir zaman bilinmeyecektir.

    ancak, ölüleri gömecek yer olmadığından cesetlerin açıkta yığıldığını belirtir. yine anlattığına göre, cenaze törenleri sıklıkla yapılmıyordu ve tüm şehir ölü gibi kokuyordu.

    procopius, secret history (gizli tarih) adlı eserinde kırsal kesimdeki yıkımı kaydediyor ve baskı altındaki justinianus'un acımasız tepkisini de aktarıyor:

    "salgın hastalık bilinen tüm dünyayı ve özellikle de roma imparatorluğu'nu kasıp kavurup çiftçi topluluğunun çoğunu yok ettiğinde ve zorunlu olarak arkasında bir ıssızlık izi bıraktığında, justinianus harap olmuş mülk sahiplerine hiç merhamet göstermedi. o zaman bile, yalnızca her birey için belirlediği tutarı değil, aynı zamanda ölen komşularının yükümlü olduğu tutarı da içeren yıllık vergiyi talep etmekten kaçınmadı."

    kırsal kesimde yaşanan vebanın bir sonucu olarak çiftçiler mahsullerle ilgilenemez hale geldi ve konstantinopolis'te tahıl fiyatları arttı.

    justinianus, kartaca bölgesindeki vandallar ve italya'daki ostrogot krallığına karşı yapılan savaşlar için büyük miktarda para harcamıştı ve aynı şekilde ayasofya gibi büyük kiliselerin inşasına büyük yatırım yapmıştı. (ayasofya, 537'de tamamlandı)

    imparatorluk projeleri finanse etmeye çalışırken ortaya çıkan veba, çok sayıda ölüm ve tarım ile ticaretin aksaması nedeniyle vergi gelirlerinin düşmesine neden oldu.

    justinianus, mağdurların vasiyetsiz ölmesi sonucu açılan miras davaları bolluğuyla daha etkili bir şekilde başa çıkmak için yeni bir yasayı hızla yürürlüğe koydu.

    vebanın avrupa ve yakın doğu tarihi üzerindeki uzun vadeli etkileri çok büyüktü. hastalık akdeniz çevresindeki liman şehirlerine yayıldıkça, derin ekonomik, sosyal ve politik etkiler yarattı.

    tabi ki, veba salgınından hemen önce 536 ve 537 yıllarında volkanik kış yaşandığını da unutmamak gerekir.

    (bkz: insanlık tarihinin en kötü iki senesi 536 ve 537)

    volkanik kışa kaynağı belirsiz en az üç eşzamanlı volkanik patlamanın neden olduğu düşünülüyor. volkanik patlamalar atmosfere büyük miktarlarda sülfat partikülleri fırlattı, bu da dünya yüzeyine ulaşan güneş ışınımını azalttı ve atmosferi birkaç yıl boyunca soğuttu ve iklimi etkiledi.

    ingiliz arkeolog david keys tarafından yazılan "catastrophe: an investigation into the origins of the modern world" adlı kitapta, bu volkanik patlamalar nedeniyle oluşan iklim değişikliklerinin justinianus vebası'nın ortaya çıkmasına sebep olduğu savunuldu. ayrıca bu volkanik kış ile hemen sonrasında ortaya çıkan veba salgınının, avarların gerilemesi, moğol kabilelerinin batıya göçü, orta çağ'ın sonu gibi çeşitli gelişmelere katkıda bulunduğunu da öne sürmüştür. bizans imparatorluğunun zayıflaması, sasani imparatorluğu ve gupta imparatorluğu'nun çöküşü, islam'ın yükselişi, türk kabilelerinin genişlemesi gibi olaylar zincirini tetikleyen nedenlerden birinin de justinianus vebası'nın olabileceğini belirtmiştir.

    salgının sebebine gelirsek; 2013 yılında araştırmacılar, justinianus vebasının nedeninin, bir hıyarcıklı veba salgını olan 1346-1353 yılları arasındaki black death (kara ölüm) adı verilen salgından sorumlu olan bakterinin aynısı olan yersinia pestis olduğuna dair daha önceki spekülasyonları doğruladılar.

    bu nedenle, justinianus vebası yersinia pestis'in tarihsel olarak kaydedilen ilk salgını olarak kabul edilir.

    bu sonuç, hastalığın klinik belirtilerinin tarihsel açıklamalarına ve o döneme tarihlenen antik mezar alanlarındaki insan kalıntılarından yersinia pestis dna'sının tespitine dayanmaktadır.

    justinianus veba suşunun dna'sı ile yakından ilişkili antik ve modern yersinia pestis suşları, kırgızistan, kazakistan ve çin sınırlarındaki bir dağ sıraları sistemi olan tian shan (tanrı dağları)'da bulunmuştur; bu da justinianus vebasının bu bölgede veya yakınında ortaya çıktığını düşündürmektedir.

    ancak bazı akademisyenler jüstinyen vebasını oluşturan spesifik türün, orta asya'dan ziyade sahra altı afrika'da başladığını ve vebanın doğu afrika'daki aksum krallığı'ndan gelen tüccarlar tarafından yayıldığını, konstantinopolis'teki salgının mısır'dan gelen tahıl gemilerindeki enfekte fareler tarafından şehre taşındığını iddia ediyor.

    bu başlangıç noktası, hastalığın mısır'dan akdeniz dünyasının geri kalanına genel olarak güney-kuzey yayılımıyla daha uyumludur. bu aynı zamanda orta asya ile daha güçlü ticari bağlantılara rağmen sasani iran'ının neden salgının daha sonra ortaya çıktığını da açıklıyor.

    ancak, almanya'daki justinianus vebası kurbanlarının iskeletlerinden yersinia pestis'e ait dna örnekleri izole edildikten sonra, şu anda tian shan dağ silsilesi sisteminde bulunan modern suşların, justinianus vebası suşuyla karşılaştırıldığında bilinen en temel türler olduğu da bulunmuştur.

    salgının kaynağı neresi olursa olsun, justinianus vebasının çok geniş bir coğrafyada yayılması, şu anda mevcut olan yersinia pestis türlerinin ortaya çıkmasını sağlayan evrimsel yayılıma neden olmuş gibi gözüküyor.
hesabın var mı? giriş yap