• tam adı joshua lincoln oppenheimer olan yönetmen 23 eylül 1974, texas austin doğumludur. harvard mezunudur."the look of silence", türkçe adıyla "sessizligin bakisi" (2014) belhesel-filminin yönetmeni. filmi çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim. ruanda üzerinde devam belgeseli çekmesini diliyorum.
  • daha şimdiden adını tarihin en önemli belgesel yönetmenlerinden olan werner herzog, errol morris, claude lanzmann gibi kimselerin yanına ekleyebilmiş, genç yaşına rağmen hazmı zor iki belgesel çekmiş, adından daha çok söz ettirecek olan yönetmen.
  • oppenheimer, endonezya'da 1965 yılında darbeyle gelen iktidarın yarattığı/desteklediği paramiliter güçler ve sadist çetelerin gerçekleştirdiği 'komünist' katliamını araştırmak için hayatının neredeyse 10 yılını veriyor.

    2001’de bir tarım birliği tarafından, diktatörlük sonrası plantasyonlarda yürütülen sendikal mücadeleyi filme almak için davet ediliyor, tarım işçilerinin güvencesiz çalışma ortamlarını, bir paramiliter grubun şirkete dilekçe veren tarım işçisi kadınlara yönelik saldırılarını görüyor ve bu grubun 1965’te yaşanan katliamla ilişkisi olduğunu öğreniyor. sonra da the act of killing ve the look of silence gibi birbirinden etkileyici, iki belgesel başyapıtı ortaya çıkarıyor.

    bu katliam öyle bir şey ki; katledenler endonezya'da önemli politik görevler üstlenirken katledilenlerin torunları hâlâ memur olamıyor (bi yerlerden tanıdık geliyor bu olaylar)... öldürme eylemi’nde (the act of killing) katillerin yüzsüzlüklerine odaklanıyor, pişmanlık hissetmeyen ve hatta gurur duyan ruh hallerini inceliyoruz. sessizliğin bakışı'nda (the look of silence) ise oppenheimer’ın kamerası, bu sefer mağdurların psikolojilerini, mağdur-fail yüzleşmelerinin görsel bilinçaltını sunuyor.

    sessizliğin bakışı, oppenheimer’ın önceki filmiyle beraber tarihin en büyük siyasal katliamlarından birini; faillerinin ağzından duyulan itiraflarla belgeleme işlevi görüyor. öldürülen komünistlerden biri olan ramli'nin o katledildikten 2 yıl sonra doğan kardeşi adi ile faillerin yüzleşme sahneleri muazzam, insan izlerken buz kesiliyor. yakın plandaki bakışlar (katillerin yüzsüz, adi'nin çaresiz bakışları) da konuşmalar kadar çok şey anlatıyor. bununla beraber filmdeki sessizlik, gözlük, tırtıl gibi tekrar eden motifler; acı dolu bir belleğin, saklanmak istenen gerçeğin, umudun imgeleri olarak kullanılıyor.

    oppenheimer, sessizliğin bakışı filmini 'sessizlik ve bellek üzerine bir şiir' olarak tanımlıyor (ben de 10 sene bir belgesele uğraşsam aynı şekilde hiç mütevazı olmam, belgeselden önce çıkar, "birazdan bir başyapıt izleyeceksin, hadi yine iyisin kerkenez" derim)...

    velhasıl büyük adam oppenheimer.. bazen bir belgesel boyundan büyük bir tarih anlatıyor..
  • bir iki podcast'inde, yapılan darbede ve ordunun silahlandırılmasında yani soykırımlarda amerikanın büyük pay sahibi olduğundan bahsediyordu. baya da tutkulu idi bunlardan bahsederken. geleceğe yönelik bir tahmin bırakayım buraya, reis bu sefer amerikanın savaş suçlarına yönelen yine yeri göğü inletecek bir film hazırlıyor bence.
hesabın var mı? giriş yap