• "in this country people die emotionally at 21, maybe younger, my responsibility as an artist is to help them get past 21" sözünün sahibi.
  • (bkz: nick cassavetes)'in babası
  • jim jarmusch'tan fatih akın'a kadar pek çok ismi büyüleyen bir author. ama yeni dalgacılar gibi snob bir author da değil. amerika'nın görünmez insanları onun filmlerinde vücüt bulur. sinirleri zayıf ev kadınları, sosyallik bağımlısı erkekler, yol işçileri, unutulmuş film yıldızları. güney gotiğinin ruhunu, özellikle tenessee williams'ı damarlarına karıştırmış ama şehirli bir romantik olarak onlardan da ayrı kalmıştır. hayatı öğrenebileceğimiz nadir insanlardan biri bence.
  • (bkz: big trouble)
  • "bence herkesin bir şekilde
    'nerede ve nasıl
    sevmeliyim ki, bir tür huzurla yaşayabileyim?' diye sormaya ihtiyacı
    var. sanırım şimdiye kadar
    yaptığım her film, bir şekilde o filmin karakterlerine bir tür felsefe
    bulmaya çalışmıştır.
    işte bu yüzden de, karakterlerin sevgiyi gerçekten tahlil etmeleri,
    tartışmaları, öldürmeleri,
    yok etmeleri, birbirlerini incitmeleri, bu
    savaşta, hayatın bu söz polemiğinde ve film polemiğinde bütün bunları
    yapmaları gereklidir." j.c.
  • (bkz: faces)
  • adını her gördüğümde kasveti çağrıştıran, ka-saa-vet diye telaffuz ettiğim yönetmen.
  • dünyanın en alımlı kadınlarından birinin kocası.. hayatta olduğu gibi cassavetes sineması'nda da mükemmel bir ikili olmuşlardı.. bakarım bakarım, yaşlılık bu kadının yaşlılığı gibi olmalı derim. hala güzeldir..
    (bkz: gena rowlands)
    (oğulları aktör ve she is so lovely, john q gibi filmlerin yönetmeni nick cassavetes)..
  • marvin and tige'da john cassavetes şöyle der kimsesiz bir çocuğa:

    - aslında birçok şeyi çözmek için gereken şey para değildir. nedir biliyor musun evlat?... iyi bir espri anlayışı... ve o nereden bulunur biliyor musun?... güneşten!... evet güneş... güneşe bakan herkes önce bir gülümser çünkü...
  • "hollywood başarısız olmaya başlamadı, zaten başarısızdı...umutsuzluk, eleştiriler, önerilen aptalca çözümler, stüdyo çalışanlarının azaltılması ve maaşlarının kesilmesi, yeni teknik ilerlemeler, ...bu düşüşü önleyemedi.... öte yandan seyirci tarafından ilgi görmeyen, para kaybeden twelve angry men ya da the goddess gibi filmler, hala kendileri için ve özgürce düşünenlerin takdiri kazandı. bu filmler hollywood "formüllerinin" ötesine geçip ilerde yapılacak amerikan sinemasını etkileyecektir." demiş yönetmen. işin en güzel tarafı bu sözleri 1959 yılında film culture adlı dergi için yazdığı makalede sarf etmiş olmasıdır. elbette bu güzel insan shadows'u da çeker, opening night'ı da, love streams'i de, a woman under the influence'ı da çeker. laf salatası değildir, yapmıştır. sadece eleştirmez alternatifini gösterir. bize de izlemek düşer. bir kereden fazla.
hesabın var mı? giriş yap