• son yıllarda ülkemizde başgösteren "entellektüel türkücü" açığını kapatmayı kendisine şiar edinmiş bir garip kişi.
  • "entellektüel türkücü" ayağına yatıp plastik çerçeveli gözlükler takarken iyi de, 80lerde oynadığı bi filmde rol icabı evlendiği kız bakire çıkmayınca kızı babasının evine iade eden. hapisteki ağabeyinin "neden bıraktın oğlum kızı düğünün ertesi günü?" şeklindeki sorusuna "mal bozuk çıktı ağabey" şeklinde verdiği cevabı da kulaklarımdan gizleyememiş bi insandır ısmayıl. e olmadıki!!
  • cv'si...

    1960’lı yıllarda kahramanmaraş pazarcık ilçesinin doğanlı karahasan köyünde 7 kardeşten 3.çocuk olarak dünyaya gelmiştir. heykeltıraş ve çiftçi bir babanın oğlu olmaktan ötürü sanat’ı kırsal bölge yaşantısına ve koşullarına çocuk yaşta alışmış ve belki de şanslı bir çocuk olarak hayata başlamıştır. ailenin en büyük erkek çocuğu olmanın sorumluluk duygusunun yükünü ta o zamanlarda omuzlarında hissetmiştir.

    ilkokulu köyde okuduktan sonra babam geri kalan tahsilime izin vermemiştir.ama geleceğimi yeteneklerimle şekillendireceğime sanki o zamanda karar vermiştim ve çocuk denecek yaşta iken babamı ikna edip 1 yıl aradan sonra pazarcık lisesinde ortaokul öğrenimime başladım.o yıllarda çok başarılı bir öğrenci olduğumu biliyordum.ilkokulda hep sınıf başkanı iken bu sıfatım ortaokulda da devam etti ve devamında lise eğitimini aldığım gaziantep şehit şahin lisesinde bu gelenek bozulmadı. her nedense okul arkadaşlarım hep beni sınıf başkanı seçtiler. neyi ne kadarını hakettiğimi bilmemekle beraber onurlu, ilkeli, makul duruşumla çocukluğumda tanıştım.

    ilişkilerimde adil, demokrat ,saygılı,seviyeli ve gerçekten samimiyeti özümseyerek hayata durmuştum. hiçbir zaman yapmacık olmadım; doğal ve içimden geldiği gibi davrandım. 80’li yıllardaki derin sosyal sorunlar ve ülkeyi saran bunalımdan bende fazlasıyla payımı almıştım. neyse ki hayata bakışım ve ideallerim hep sanat aşkıyla şekillendiğinden az zararla liseden mezun oldum.

    gene sosyal çelişkilerden olsa gerek ki 1 yıl aradan sonra umutlarımı sevdaların şehri istanbul’a taşıdım. hiç kimseyi tanımadan ama yüreğinde sevdalı şiirler türküler ve aşklara aç bir genç adam olarak istanbul’un orta yerine dikildim ve dönüşü olmayan bir yolda vazgeçilmezler şehri koca istanbul’la flörte başlamıştım. anlatılması çok güç olan hikayenin temeli ilmek ilmek işlenip sağlam bir temele oturmalıydı ve öyle de olduğunu zannediyorum.

    ilk etapta boğaziçi musiki vakfında köklü bir türk müziği eğitimi alarak müzik bilimi ile tanıştım. bu şarttı çünkü tanrı vergisi güzel sesiniz bir şeyleri başarmak için yeterli olamayacaktı. müzik de akademik kariyerimi yaptıktan sonra baba mesleği olan heykeltıraşlığı ve güzel sanatların diğer dalı olan resim’i akademik kariyerler ile bütünleştirmek için en büyük idealim olan güzel sanatlar fakültesine başarılı bir puanla giriş yaptım. üniversitenin 2. sınıfında iken musiki alt yapımla hayatımı tek başıma yaşadığım istanbul da idame ettirmem gerekiyordu. ailesinde uzak ve hiç kimseden yardım almadan küçük çaplı taverna ve restoranlar da cüzi paralar karşılığı çalışarak hem geçimimi hem de geleceğimi kazanmaya başlamıştım.

    işte o yıllarda lider plağın sahibi olan sanatçı sn. selami şahin ile tanıştım. tereddütsüz oturup dört kasetlik anlaşma imzaladık. bu dört albümde 1 yıl ara ile size selam getirmişem,seveceksen gel,gül ve düğün bayram çalışmaları trajı en yüksek albümler olarak o döneme damgasını vurmuştur. bu albümlerin yüksek trajları sebebiyle altın bağlama. altın kaset. altın longplay ve yılın en iyi türk halk müziği erkek sanatçısı olarak ödüllendirilip başarım taçlandırılmıştır. kasetlerimiz o dönem çok satıyor ve müzik camiasında ismimiz perçinleşirken zamanın müzik filmleri furyası döneminde 3 tanede sinema filmi çektim.(umutsuzlar,hasretim ve meyrik )bu filmler drama olup trt‘ye çekilmiştir.

    akademik eğitimi başarı ile sonlandırırken iyi bir grafiker ve ressam olarak diplomamı almıştım.daha sonraki yıllarda sahne ve turne çalışmaları yoğun şekilde devam ediyordu. lider plak ile anlaşmam bittikten sonra onu takip eden yıllarda başka firmalara da 11 albüm yaptım.

    bugün 15 albümü olan bir sanatçı olarak çalışmalarıma aynı hız ve samimiyetle ve müzik severlere olan sorumluluk duygusuyla meslek aşkım devam etmektedir. her şeyden önce kendime ve topluma olan saygım ve sorumluluğumdan ötürü bu ilkeli duruşumuz tavizsiz devam edecektir.

    son olarak ulu önder atatürk ‘ün sanatçıyı tarif ederken “herkes her şey olabilir reisi cumhur,doktor ,astronot , vs.” ama sanatçi asla… sosyal duruşu toplumun önünde bu bilinci kavramış bir kişi olarak çalışmalarıma devam etmekteyim…

    başak burcuyum hala bekar olarak istanbul da hayatımı sürdürürken yüce yaradanım ve birazcık da şansımızın bize neleri göstereceğini bende merakla beklemekteyim. bu cümleleri okurken sıkılmadığınızı umut ederek güzel günlerde bir şeyleri paylaşmak umuduyla herkese saygı ve sevgi selamlarımı sunuyorum..

    ismail hazar

    (bkz: amin)
    ve daha fazlasi icin;
    http://www.ismailhazar.com/
  • mesleğini icrasında işin özünden çok, vitrin odaklı bir fıtrata sahip olması en büyük talihsizliğidir. konuşmalarında ve türkülerinde her zaman aidiyetlerinden uzak, eğreti duran kasıntı durumunun izlerini görebilirsiniz. giyinmeye çalıştığı kalıpların hiç bir türlü üzerine oturmamasından mütevellit, bu meslekte milyonlarca yılda geçirse kurtulamayacağı kronik bir hamlık problemi söz konusudur.
  • azer bülbül'ün kıvırcık saçlısı
  • yavuz bingöl gibilerden on kat daha türkücüdür ama kimse tanımaz. demek ki sahiden düzgün insan.
hesabın var mı? giriş yap