• ötekileştirilmeyi daha fazla kaldıramamış, kaybettiğimiz aktivisttir. kelimeler boğazıma düğümleniyor. yazamıyorum. daha kaç kişiyi kaybedicez acaba? b
  • öldüğü için insanların ona değer vermesini istemediğim bir eşcinsel.

    ölmeden önce, verilmeliydi hak ettiği değer. ölmeden önce, ailesi onu sevmeliydi. ölmeden önce, renkleri azerbeycan ya da türkiye'de kabul görmeliydi.

    öldükten sonra değil.

    edit: bu entry, isa'nın öldükten sonra hak ettiği değeri alacağını, ailesinin onu seveceğini, renklerinin azerbeycan ya da türkiye'de kabul göreceğinden bahsetmemektedir. en acı kısmı da sanırım budur.
  • aldığı tepkiler arasında en çok annesinin sözlerinin canını acıttığını düşündüğüm kişi. çok yazık olmuş, kimse böyle bir sebepten ölmemeli. annesi şimdi ne hissediyor merak ediyorum, evladını yok saymış, şimdi gerçekten yok. böylesi daha zor değil mi? kabullenmek ne kadar zor olursa olsun, evlat acısı onun cinsel kimliğini kabul etmekten daha kolay olamaz. en kötüsü de isa'nın yokluğu insanların daha anlayışlı olmalarını sağlamayacak.
  • ''annem 'benim homoseksüel oğlum yok' dediğinde yutkundum, o gün bugündür her yutkunduğumda boğuluyorum" kısa hikayesiyle başlayan meşakkatli ve hüzünlü yolculuğu intiharla son bulmuş. gencecik, neşe dolu bir insanı intihara iten ahlakınız batsın, isa'yı koruyamayan bizlerin ikiyüzlülüğüne de lanet olsun.
  • dünyayı griye biz boyadık sonra onların rengini de boyamaya çalıştık ve sonra uçup gittiler
  • hepiniz ölümümde günahkarsınız.

    giderken bıraktığı notta yukarıdaki cümle yazıyor isa şahmarlı'nın. yazdığı cümle hanımlar ve beyler, evrensel bir cümle inanın.
    galiba bu cümleyi 2011 yılında katledilen david kato'da söyleyebilir. kimsenin itirazı olmaz sanırım bunda. ya da bazıları için daha tanıdık bir isim ahmet yıldız.
    en iyisi bu duygusal girişi daha katlanır kılmak için şu soruyla biraz beyin fırtınası yapalım: eşcinsellik yönelim midir yoksa tercih mi? ve sırayla akıtalım iltihaplı düşüncelerimizi ortaya, hastalıklı kalplerimizin tedavisi mümkün değil sonuçta. en azından belki mantık ve sabırla yaklaşırsak bazılarına sağduyu nakli yapabiliriz. boş bir uğraş, biliyorum ama elden ne gelir. insan umut etmekten vazgeçemiyor yaşadığı müddetçe. üzücü kısmına geldik tekrar. yaşam dedim değil mi? bazılarımızdan bu hak zorla alınıyor ya da öyle umutsuz hale getiriliyor ki dünya renklerini taşıyamayacak kadar gri geliyor insana. ama bizler vazgeçmeyelim nefretimizden asla! ve nefretimiz nesilden nesile aktarılsın. ne de olsa neslin devamını sağlayan o kudretli ve doğa dostu yüce heterolarız biz*.

    boş verelim hadi bunları.
    aşk ya da arzu ahlak meselesi değildir diyenleri boş verelim biz en iyisi. iki yetişkin insanın kendi özgür iradeleri ile birlikte olmayı seçebilme haklarını görmezden gelip, nefretin can aldığını boş verelim.
    boş verelim hep birlikte.
    mutlu olmak için öteki adı verilen o dünyayı seçmiş insanları ya da cehennem azabı yaşaması için gönderdiklerimizi boş verelim.

    boş verebilseydi bizler gibi isa yaşıyor olacaktı belki de. ne garip.
  • ah ne doğru dedi giderken, biz körüz, renklerin farklılığı bize ağır geliyor, taşıamıyoruz. sorular sorulduğunda evet veya hayır arası cevaba bile "gri olma" diye kızarlar. oysa tek renk siyah, beyaz mı? kimse kırmızının,mavinin ve turuncunun ne kadar güzel olduğunun farkında değil mi?
    isa'yı biz öldürdük, tek tipçiliğimiz, tek renkçiliğimiz öldürdü
    bizden olmayana düşman bakan gözlerimiz öldürdü
    ettiğimiz küfürler
    zorladığımız ama ait olmadıkları kimlikler öldürdü
  • evet bu dünyanın kaldıramayacağı kadar renkliydi, biz o ve onun gibilere gözümü yumacak kadar griydik. tahammül sınırlarını aştık..
  • notunda da söylediği gibi hepimiz ölümünde günahkarız! bizim iğrenç ahlakımız öldürdü onu.
hesabın var mı? giriş yap