• deneyimler sonucu içlerinden bazılarının (bir çok kişi tarafından vurgulanan) dikkate alınması gereken öneriler.

    rehber kitap şart (lonely planet ya da lets go), kitabı en az 1 ay kadar önceden alıp okuyun (benim gibi son bir kaç günde alıp trenlerde okumayın),

    her ne kadar her şehirde ücretsiz harita verselerde güzel bir harita edinin (rehber kitaplarda harita ölçek önerileri var),

    önyargısız gidin mesela italya ne çok güvenli ne de abartıldığı kadar tehlikeli (benim başıma hiç bir şey gelmedi ama her daim dikkatli olmakta yarar var),

    gittiğiniz yerde arkadaş bulup (oda maliyetini düşürerek) otelde de ucuza kalabilirsiniz, gitmeden önce iyi bir alışveriş yapın ama abartmayın (ilk bir kaç günün şokunu atlatacak kadar yiyecek alın) fiyatlar aşağı yukarı aynı,

    bazı şehirlerde internet kafe bulmak çok zor (italya'da internet kafeler bizdeki kadar yaygın değil) gitmeden önce araştırın,

    yunanistan'daki tren işkencesini hesaba katın ona göre rota belirleyin,

    unutmayın her interrailciye birileri yardım ediyor (bize fin'li bir eleman bayağı yardımcı olmuştu adam neredeyse italya'yı kendi gezdirecekti),

    kalacak yer bulamayınca hemen moralinizi bozmayın onun da tadını çıkarmaya çalışın,

    sürekli müze saray gezmek bazen geziyi rutinleştiriyor bu nedenle bazen değişik yerler deneyin plaj ya da parka gidin mesela biz roma villa borghese denen bölgede piknik yapıp hayvanat bahçesine gittik iyi bir mola oldu bizim için,

    ara sıra değişik yerler deneyin (biz rehber kitabın yardımı ve trenin de denk gelmesiyle italya'nın güneyinde metaponto diye bir kasabaya gittik harika bir plajı vardı ve çok sessizdi),

    galleri uffizi'nin biletini önceki gün alın ve kolunuzu sallaya sallaya girin aksi taktirde aynı günde ayakta 1 saat kuyruk beklersiniz ve galeriden hiç bir şey anlamazsınız.(gezmesi yaklaşık 2-3 saat sürüyor),

    giyisi için çok kasmayın laundry iş görüyor.

    dikkat milano'da istasyonlar 24'de kapanıyor ve herkesi çıkartıyorlar. dışarda yatmayı göze alamıyorsanız yer ayarlayın kendinize. arkadaşlarınız varsa dönüşümlü uyumak en iyisi, tek iseniz ayakkabıları matın altına bankta sırt yaslama yerine doğru (ya da duvara doğru), paraları külotunuza, çantanızı da başınızın altına koyarak rahat rahat uyuyabilirsiniz.
  • (i) hostel secimi

    oncelikle, kesinlikle hostellerde kalin! x euro fazla verip, hotelde kalayim salakligini yapmayin. hostelde tani$tiginiz kadar insani trenlerde, sokaklarda sittin sene dola$saniz taniyamazsiniz. hangi hostelde kalacaginizi secmek icin, hostelz.com, hostelworld.com gibi sitelere bakin, ve reviewleri okuyun. bana sorarsaniz, hostel seciminde 4 onemli kriter var: (1) sosyal atmosfer, (2) yer, (3) temizlik + rahatlik ve (4) fiyat. fiyat tabii size kalmi$, fakat fiyatlar her zaman 15€-25€ arasinda. genellikle (1) ile (3) ters orantili oluyor, ve eger (1) iyiyse (2)'nin pek bir onemi kalmiyor (bakiniz: gece hayati).

    bana sorarsaniz, buldugunuz en sosyal, en patirdili, en deli hostele gitmek akil karidir. yani, ak$amleyin eglenmeyi uyumaya tercih ediyorsaniz, sizin seciminiz de bu olmali. ufak bir tip: hostelling international'a uye hosteller bu bakimdan cok kotu. cok temiz, cok guzeller, fakat hic sosyal degiller. ko$arak kacin!

    ustune basarak soyluyorum, hostel secimi bir $ehirden olan hatiralarinizi en cok etkileyecek olan $eydir. paris'e geldiginizde eyfel kulesini, notre-dame'i anneniz babaniz ile gezerken gorseniz farkedecek pek bir$ey yok, fakat az tanidiginiz 3 ingiliz, 4 avusturalyali, 2 coloradolu ve 2 san-francisco'lu sacre-coeur merdivenlerini sarho$ken tepmek, sadece bu ya$inizda (18-26 ya$ arasi oldugunuzu varsayiyorum) yapabileceginiz bir$eydir. boyle kayna$ma firsatlari ise sadece guzel hostellerde vardir.

    (ii) hostel rezervasyonu

    hosteller $oyle cali$iyor. her gunun bir saatine kadar (bu saat genellikle 8:00 ile 10:00 arasi oluyor), o gece orada yatmi$ insanlarin bir gun daha kalacagini varsayiyorlar, o yuzden onlarin kaldigi yataklar "vacancy" olarak gozukmuyor. deadline saatine kadar orada kalanlar odeme yapmami$sa, o yataklar aciga cikmi$ oluyor ve "first come first serve" $eklinde isteyene veriliyor. o yuzden, cikmadan once her $ehirde 2-3 adet hostel bulun, bunlarin telefon numaralarini bir kagida yazin, ve oraya varacaginiz gunun sabahinda bunlari teker teker arayin, bo$ bir tane hostel bulacaksiniz. tabii flying pig, yellow hostel gibi a$iri unlu hosteller bu kuramin di$inda kaliyor, fakat toplasaniz avrupada bundan toplam 5 tane ya vardir ya yoktur.

    (iii) yemek

    herkesin soyledigi gibi avrupa'da yemek cok pahali. fakat bazi yerlerin tavsiye ettigi gibi cantanizi turkiyeden yemekle doldurmayin. cok gereksiz. avrupa'daki supermarketlerdeki fiyatlar turkiye'nin cok ustunde degil, sadece di$arida yemek a$iri pahali.

    oncelikle bed & breakfast'larda breakfast'i kacirmayin! icabinda 8 gibi kalkip kahvaltinizi edin, sonra lock-out (her hostelde olan bir$ey, mesela saat 11-15 arasi hostel'de bulunamazsiniz diyorlar) vaktine kadar uyumaya devam edin. cogu zaman, hostellerde yemeklerinizi koyabileceginiz bir common buzdolabi bulunuyor. her $ehre vardiginizda supermarkete bir ugrayin ve size orada yetecek kadar yemek alin.

    keyfinize gore ya oglen ya ak$am yemeginizi nutella-ekmek/kraker olarak geci$tirin. oteki yemegi di$arida ucuz bir yerde, veya hostelde supermarketten aldiginiz yemek olarak yiyin. yanliz yediginiz $eyin icinde ye$il bir$eyler olmasina dikkat edin (amsterdamda bulunan ye$il $eylerden bahsetmiyorum, sizi ahlaksizlar), yoksa saatlerinizi tuvaletlerde kaybedersiniz (bkz: kabizlik). genelde, gunde 6€-8€ yemek parasini gecmemeye cali$in.

    (iv) icki

    "pre-gaming" yapin! acikliyayim: once bir $ehre vardiktan sonra supermarkette ucuz alkol stoklayin, sonra ak$amleyin bar-mar takilmadan once hafiften kafayi bulun, barda ise sadece 1-2 pint (pint ~= 1/2 litre) ile cilalayin. yoksa bir gecede barda 30€ birakmaniz i$ten bile degil. bu stokladiginiz alkol size para tasarrufu saglamakla kalmayacak, hostelinize dondugunuzde cici hanimlarla "after-party" olanagi saglayacaktir. a$agi yukari soyliyeyim, 66cl birayi 0.60€-1€, 1l box wine'i 1€-2€, 75cl votka'yi 4€-5€ kadar ucuza bilebilirsiniz.

    ayrica, ak$am beraber bara ciktiginizda tani$tiginiz tipler "this round's on me, lads" demeye ba$larlarsa cabucak "no thanks man, i'm good" deyin. yoksa sira sizin round'a gelir, ve 35€'yu bir anda batirip 3 gun yemek yememeye karar verebilirsiniz.

    kola-portakal suyu gibi $eylerden vazgecin. bir ay boyunca su, ve sadece musluk suyu icin.

    (v) ot-bok

    amsterdam hakkinda soylenecek pek bir$ey yok. ye$il-beyazli her yer sizin i$inizi gorur. ucuz jamaica otu alacaginiza, gramina 6€-7€ verip kaliteli bir$ey alin, cunku otekisinden zaten kafayi bulmak icin iki kati icmeniz gerekecektir. car$af ve zivana kagidini ufak marketlerden ucuza alin, bir de "drum" dedikleri tutunden alin, ilk joint denemelerinizi onunla yapin. ha$ha$ alirsaniz bu tutun zaten size "spliff"ler icin gerekecektir.

    amsterdam di$inda cogu zaman ha$ha$'tan ba$ka bir$ey bulunmuyor, onu da sokaktan almak beni hic cekmedi. beraber dola$tiginiz insanlarda varsa, onlarla takilin, yoksa hic ugra$mayin. eger beraber takildiginiz insanlar amerikaliysa, "chip-in" yapmayi (ictiginiz miktara gore birkac euro vermek) teklif edin, biliyorum bizde boyle sacmalik olmaz ama orada racon oyle.

    (vi) gece hayati

    $imdi, egri oturup dogru konu$alim. gece klubune gitmenizin arkasinda yatanin 90%'i "oteki yarimizi" bulmak. "yok degil, ben butun gece dans edip, pipim/kukum elimde eve donmek icin gidiyorum klube" diyen varsa, eyvallah.

    o vakit, $imdiden soyliyeyim, kaldiginiz yerlerde veya barlarda kiz/erkeklerle tani$mak daha kolay, ve daha ucuz. tabii ki bir melkweg'e, paradiso'ya, roxy'e, ve ozellikle dogu avrupa'daki $ik kluplere bir ugramak gerekir, fakat her ak$am gece kluplerine 15€ bayilacak paraniz varsa, interrail sefaletini ya$amaniz gereksiz diye du$unuyorum. 1 ayda ben toplam 3 kere "cover-charge"'i olan gece kluplerine gittim, fazlasinin gereksiz oldugunu du$unuyorum.

    hostel secimindeki ilk madde bu yuzden bu kadar onemli. oradaki hostel atmosfer guzelse, yeri pek onemli degil. gun boyu $ehri gezdikten sonra ak$amleyin ya $ehirde bir barda takilmi$siniz, ya hostel barinda, ne farkeder.

    (vii) gunduz hayati

    bir $ehre varir varmaz, tourist information office'i bulup, bir harita edinin. burada dagitilan haritalar genellikle bedava oluyor, bazen 1€'ya kadar ucret talep ediyorlar. sakin kalkip market gibi bir yerde banliyoleri de dahil eden gereksiz 5€'luk haritalardan almayin. harita'yi edindikten sonra "bu $ehirde x saat/x gun kalacagiz, sizce nereleri gormeliyiz?" diye sorun, hatta o yerleri haritada i$aretlemesini rica edin. bundan sonra, metro/otobus/vaporetto biletleri, kontrol sistemleri, ceza fiyatlari ve alternatif ula$im yollari hakinda bilgi edinin, odeme expectation'u ucuz olan yolu secin. amsterdam'da "utrechtdwarfstraat"'taki bisikletciden gunde 5€'ya bisiklet kiralayin. rotterdam'da strippenkaart kullanin. paris'te tek biletle 5 ki$iye kadar gecebilirsiniz, tabi ortalikta polis yoksa. italya'da, ozellikle roma'da "abbonamenti" geci$lerinden elinizi kolunuzu sallaya sallaya gecin, bu "benim valid bir biletim var" anlamina gelir. "cool" gozukun, renk vermeyin yoksa 50€ ceza da odeyebilirsiniz. bruj, floransa, venedik gibi kucuk $ehirlerde hic kasmayin - direk taban tepin. hem para tasarrufu, hem eksersiz oluyor, ilaveten $ehri de en guzel $ekilde gorebiliyorsunuz. bu daha az da olsa buyuk $ehirler icin de gecerli, paris'te arc de triumph'tan place du concorde'a, oradan chatelet'e kadar yuruyun. iki-uc saatinizi alsa da degecktir.

    (viii) yuk - ta$ima

    iki canta aliyorsunuz, biri okul cantasi, ikincisi ise daha buyuk (a$agi yukari 65-70l) bir sirt cantasi. sirt cantasi sirtiniza, okul cantasi ise onunuze gelecek $ekilde ikisini de omuzunuza asiyorsunuz. okul cantasinda ne bileyim, $emsiye, yemek, $arj aleti, $apka vs gibi her an gerekebilecek $eyler koyun, sirt cantasina ise diger her$eyi. sirt cantasini ozel durumlar haric ya hostelde ya emanette birakin. ama bir $ehirde 3 saat bulunacaksiniz, emanet icin canta ba$i 3.5€ vermek yerine cantayi sirtinizda e$ek gibi ta$iyin.

    hafif gidin, hafif donun. tane "kargo" $ort, iki tane yine "kargo" pantalon, 6-7 t-shirt, ve 7-8 tane don/corap yetecek te artacaktir. tren veya tren garlarinda gecirdiginiz gecelerde ustunuzu degi$tirmediginiz goz onunde bulundurulursa, bir ayda toplam 2, en kotu 3 yikama yeterli olacaktir. yikamalar adam ba$i 4€'ya falan cikiyor, fakat accayip kari$ik (benim icin). yikama yerinde bulunan herhangi di$i bir varliktan yardim isteyin, severek size her bir$eyi anlatacak, hatta bir dahaki sefere tek ba$iniza ba$arabileceginizi zannedecektir.

    (ix) hal/tavir [attitude]

    inanilmaz arkada$ canlisi olun, hatta ayiptir soylemesi biraz yav$ak olun. herkesle oturup konu$un, fazla du$unmeyin. alkol bu konuda cok iyi bir yardimci. bundan ba$ka, flexible olmaya cali$in, nice'ten milano'ya giderken, trende tani$tiginiz 4 kiz genoa'da iniyorsa, icabinda siz de onlarla inip, gununuzu orada gecirin.
  • interrail yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli husus burada yazan hususları sallamak kendi başının çaresine bakmak ve tadını çıkarmaktır.
  • oncelikle italya'ya girerken muhtemelen feribotta sizi turk oldugunuz icin diger "gelismekte olan ulkelerin" vatandaslari gibi bekletebilirler.. hic panik yapip "ulan yunanistan'da 1 ay napicaz" demeyin.. gerci (bkz: santorini).. en sonunda alicaklar iceri sakin olun.. italya ve fransa'da, ozellikle belli mekanlarda (bkz: colosseum) turla gezen gruplarin pesine takilin, boylece bedavaya tur guide'iniz olmus olucak.. paris'te metroya para vermeyin turnikeden atlayin.. onemli bir ayrinti olarak da amsterdam'da redlight district'e dalip da van gogh muzesine gitmeyi sakin unutmayin..
  • tren saatlerini ayarlarken ispanya-fas arasındaki 2 saatlik farkı gözönüne almak.
    fas'ta bi şey alırken pazarlığa en az yarı fiyatından başlamak ve taksi şöförlerine güvenmemek.
    fas'ta marakeş'e gidilirse jma el fna meydanı civarındaki otellerde geceliği 40-50 dirhama (4-5 euroya) kalmak.
    fas'ta kazablanka'ya gerekmedikçe uğramamak. sıkıcı bi yer.
  • trende gece ayaklariniz da sandalet olmasin, oturarak gidiyorsaniz, ustune corap giyin. böcekler sokuyor. tüm seyahatinizin bir anda tadi kacabilir.
  • -kamp olayina girecekseniz sakin cadir falan tasimayin yaninizda. kamplarin neredeyse hepsinde portatif evler veya hazir cadirlar bulunmaktadir, bunlarin cogu da ya kendi cadirinizla odeyeceginiz parayla ayni ya da cok az daha pahalidir. o 3-4 kilodan kurtulmak icin kesinlikle deger.

    -istasyonlarda "hostel, hotel" diyen insanlardan uzak durun

    -italya'da yer rezerve etmeden binerseniz ileriki duraklarda birileri "kalk lan yerimizden aha rezervasyon numaramiz budur" diyebilir. paraniz varsa zepline bininiz, yoksa ayakta durmayi goze aliniz.

    -konserve falan tasimayin yaninizda bir sekilde market vs bulursunuz.

    -catal bicak da tasimayin, hostellerin cogunda bu alet edavatlar bulunur. kamp ortam icin ise gene yakindaki supermarketten alinacak plastik catal bicak tabak isinizi gorecektir. bi tane kirilmayan bardak bulundurunuz, hava sicak olunur, damaginiz kurur

    -ufak plastik torbalar bulundurun (buzdolabi poseti olabilir), inanilmaz ise yarayabiliyolar.

    -mutlaka cop torbasi bulundurun, kirli camasirlar , kamp esnasinda uzerine oturmak icin vs.

    ayrica (bkz: yeni baslayanlar icin youth hostel)
  • avrupalı insanların aslında çok canayakın ve yardımsever olduklarına inanın ve sizde canayakın olun.hatta o kadar canayakın insanlar tanıdım ki tanıdıgım kızlardan biri bana 3 gün sabah akşam stockholm ve göteborg u gezdirmekle kalmayıp benim bıdı bıdı etmelerim sonucu doğum günüme ev adresime hediye olarak in flames t shirt ü yollayarak beni dünyanın en mutlu insanı yapmıştır
  • ayni yerde japon ve amerikali ile oturmamaya gayret edin. bosu bosuna akbank'tan kredi almak zorunda kalabilirsiniz.
    (bkz: turk amerikali japon ve tren temali akbank reklami)
    (bkz: sidik yarisi)
  • eğer konforundan ödün vermeyi sevmeyen tiplerdenseniz mutlaka bir şehre gitmeden evvel kalacağınız yeri ayarlayın. rezervasyon ücretini ödeyerek trenlerde kuşetli biletinizi ayırtın, çük gibi kalmayın. gidilen şehri tanıtan saçma "travel guide"lara boşuna para vermeyin, bir kere bile bakmazsınız ve zaten 60 yaşında tatile çıkmış çiftler gibi davranmanın anlamı yok, biraz da olaylar doğaçlama gelişsin.

    kıyafetler ve para konusunda da söylenenler kesinlikle doğrudur. para olarak alabileceğinizin en fazlasını alın, insanın oralarda canı herşeyi yemek, her atraksiyona atlamak isteyebiliyor -ki mantıklısı da budur. "ben her öğün ton balığı yerim" diyebiliyorsanız da birşey diyemem elbet.
    götürüp de giymediğim kıyafetleri yanıma almasaydım kesinlikle daha az agresif bir insan olurdum, çünkü çantayı taşımak da ayrı bir eziyet.

    çantanızı da mümkünse kalitelisinden alın ki bizim gibi gezinin ortasında çantayı elinize almayın. dikkat edilecek husus bitmez pek.
hesabın var mı? giriş yap