• michael powell'a adanmış, londra'da geçen bir aki kaurismäki filmi. jean pierre léaud başrolde. aslında trajik bir hikaye ama kaurismäki, "the king of deadpan humour" unvanının hakkını vererek neredeyse her sahnede insanı gülümsetiyor. film; 15 senelik işinden özelleştirme sonucu çıkarılan fransız göçmen henri'ye hizmetleri karşılığı verilen çalışmayan altın kol saati, henri'nin kendini öldürtmek için kiralık katil tutmaya çalışırken aldığı "so why dont you do it yourself and save your money?" cevabı, iki haftalık ömrü kalan kiralık katil, pub'a gidip çay isteyen henri gibi kaurismäki mizahından doğan ayrıntılarla eğlenceli bir seyir izliyor. sinema tarihinin belki de en komik beceriksiz zincirleme intihar sekansı da bu filmde.

    katili oynayan kenneth colley'nin dediğine göre çekimler boyunca kaurismäki'nin verdiği tek direktif "act better" olmuş. filmde joe strummer'ın burning lights'ı çaldığı sahne şu adresten izlenebilir: http://www.youtube.com/…rr3vhi&mode=related&search= (gözlük satıcısı da yönetmenin ta kendisi.)
  • korkusuz korkak'ın kardeş filmidir.
  • aki kaurismäki sinemasına aşina olanlar için güzel bir filmdir.

    filmin başındaki telefon rehberi sahnesi ile hüzünlendiriyor, genelde güldürüyor ve türk seyircisinin alayına korkusuz korkak filmini hatırlatıyor.
  • londra’da yaşayan fransız göçmen henri boulanger'in 15 yıldır çalıştığı “majestelerinin su işleri müdürlüğü” özelleştirilince ilk kurban olarak yabancı kökenli işçilerin bir altın kol saati karşılığında kapının önüne koyuluvermeleriyle başlayan filmdir i hired a contract killer. henri boulanger’in bölüm şefiyle konuşup işten çıkarıldığını öğrendikten sonra sekreterin odasında sırada bekleyen “ali özgentürk” adında bir diğer yabancı kökenli çalışandır. bu filmin içinden adıyla geçen türk yönetmen ali özgentürk, bir yıl sonra aki kaurismäki’nin ağabeyi mika kaurismäki'nin zombie ja kummitusjuna / zombie and the ghost train / zombie ve hayalet tren filminde oyuncu olarak konuk olacaktır.
  • sevgili aki'nin -belki de- jean-pierre leaud sayesinde fransız yeni dalgasına göz kırpmaktan ziyade flörtleştiği film.

    diğer aki filmleri gibi diyaloğun az, olan kısımların da ya komik ya da üzerine saatlerce konuşulabilecek türden olması da bu işi kolaylaştırmış aslında.

    (yıllar sonra antoine doinel ile karşılaşmak isterken henry ile rastlaşmak da, içimi burkmadı değil.)
  • su anda mubide izleyebileceginiz, izledikten sonra iyi ki izlemisim diyeceginiz, kisacik bir zamanda (80 dakika), azicik diyalogla sizi bolca guldurup, bolca dusundurecek, yasam ve olume dair felsefe yaptiracak filmdir.
  • şu sıralar mubi'de olan ve mutlaka izlenmesi gereken aki kaurismäki filmi.

    --- spoiler ---

    margaret: beni terk etmemen gerekirdi henri.
    henri: hiç doğmamam gerekirdi.
    margaret: birlikte kaçalım.
    henri: nereye?
    margaret: fransa'ya.
    henri: orası olmaz.
    margaret: fransa'dan başka bir yere geçeriz.
    henri: güvenlikten nasıl geçeceğiz?
    margaret: seni tanımazlar. fotoğraf çok kalitesizdi.
    henri: yuvanı terk mi etmek istiyorsun?
    margaret: işçi sınıfının memleketi olmaz.

    --- spoiler ---
  • henri kendini öldürecek kiralık katil konusunu çözdükten kısa bir süre sonra margaret ile tanışırlar ve geceyi birlikte geçirirler. o gecenin sabahında:

    margaret: şimdi ne olacak? hâlâ ölmek istiyor musun?
    henri: yok hayır, artık istemiyorum.
    margaret: benimle tanıştığın için mi?
    henri: evet, bu fikrimi değiştirdi.
    margaret: yani, sadece mavi gözlerim için mi?
    henri: gözlerin mavi mi?

    kaurismaki mizahının nadide örneklerinden birine şâhit oluruz.
  • en sevdiğim ve sanırım en ünlü aki kaurismaki filmidir. yine ışık tasarımı aki bey'in kendine has tarzı ile yapılmış dekorlara ve kullanılan renklere oyuncular da dahil edilerek bu görsel kurguda oyuncular da dekor olarak kullanılmışlardır. barlarda gül satarak hayatını kazanan margaret'in evindeki güllerin solmuş olması güzel detaylardandır. nerdeyse tüm filmlerinde benzer yemek masası oryantasyonu (masanın genellikle cam kenarında olması veya masanın sadece iki kişilik olması gibi) ve mutfakların birbirine benzemesi de ayrı bir imzadır. filmin başında henri'nin işten çıkarılmasının ardından bekleme salonunda işten çıkarılmak için bekleyen işçinin de bir türk olması da yabancılık kavramına güzel bir göndermedir.
hesabın var mı? giriş yap