• fayda vermek..
  • göz kırpma, el veya başla verilen işaret.
  • nişanyan'a göre kökeni ermenice olup farsçadan alıntı olduğu şüpheli nşmar sözcüğünden geliyormuş.
    anlamı işaret, simge, belirti gibiymiş. açıklamasında kaş göz hareketi, göz kırpmak, singel, sinyal de içerilmeli gibi.
  • kullanımında 'belirti' anlamı önplandadır, sevinç işmarı olarak takıp takıştırmak ya da yas işmarı olarak karalar bağlamak gibi.
  • ilke kez malatyalı arkadaşlardan duyduğum, "konfor" kelimesiyle birlikte kullanılan işaretleşme, kesişme fiili.

    örnek: "duraktaki hatun bana bir saattir işmar yapiy, konfor yapiy".
  • kaş, gözle yapılan işaret. doğu karadenizde çok kullanılır bu kelime.
  • işmar eder el ile
    yanağında gül ile
    sarılır yatar mısın
    zavallı bu kul ile
  • inattur damari
    anlamayi işmari
    akşamdan geçelum
    kolkola baştımar’i
  • reşad ekrem koçu'nun istanbul arşivinden işmar söylemine dair:

    "o zamanlar bir kadın ile şimdiki gibi sokakda yan yana yürümek, dükkan içinde, tramvayda, vapurda durub konuşmak, arabaya beraber binmek kabil değildi; (tenhalarda sen benimsin ben senin) de az çok tehlikeli idi. bunun neticesi, istanbulda bir pandomima = işmar dili vücut bulmuştu. bu dilde, tepeden tırnağa kadar, vücude, örtmeğe, giyinmeğe dair ne varsa her biri zamana ve mekana göre hissin, bir cümlenin hatta uzun bir hasb-i halin manalı işareti olurdu. araba ve kayık piyasalarında; bir kaldırım senin bir kaldırım benin yaya yürüyüşlerinde; uzaktan yakından takiblerde; karşı karşıya gelişlerde; yandan sıyırtıp ilerlemelerde; paça düzeltmek, potin bağı bağlamak gibi yapmacıklarla kasdi duruşlarda; pencireden pencireye görüşmelerde; ev ve dükkan geçişlerde; geceleri öksürmelerde, kibrit çakışlarda, kuvvetli ayak urmalarda; gündüzleri elde mendil, kağıd bulundurmalarda, işmar, mühim roller oynardı.
hesabın var mı? giriş yap