• pek fazla birseyi kafalarina takmayan , sakin , umursamaz , mutlu halk .
    gunes azicik kendini biryerlerden gostersin , salondaki 2li kanepeyi hemen disari , kapinin onune cikarip , yanina da bir sehpa , uzerine meyve salatasi , kadehte kirmizi sarap cikarip bacaklarini yakan , gulumseyerek yoldan gecen bisikletleri seyreden insanlar.
    sevimli seyler.
  • rahatlıkla "yardımsever" genellemesi yapılabilecek insan topluluğunun mensubu kişidir. cinsiyet gözetmeksizin estetik olarak karşısına geçip de izlenesi insanlardan da biridir muhtemelen. ilk göze batan kusuru ise sahip olduğu görselliğin tam tersi etkiyi bırakan; nefes borusuna yemek kaçmış haldeyken geğirmeye çalışıyormuş gibi "gghha" ve benzeri efektlere sahip olan bir dil kullanmasıdır.
  • sag sol bir daha sag seklinde uc kez open, siyah renkli ve garip tadlı seker yemekten zevk alan, bisikleti arabadan cok kullanan, kuralcı ama sıcakkanlı insan.
  • hollanda’da dogmus ve yine anne babasinin her ikisi de hollanda’da dogmus olan kimselere verilen isim. kendi dillerinde*, nederlander deniliyor. bu grubun disinda kalanlar, hollandali degiller, boyle nahos bir yapisi var.
    yani; hollanda pasaportu tasimayan herkese buitenlander deniyor, bildigimiz yabanci demek. burasi normal, butun dunyada da bu boyle zaten. ya x ulkesinin vatandasisindir ya da o x ulkesinde yasayan bir yabancisindir. (illa da olayi zorlayip birinin etnik kokeninden bahsetmek istiyorsan da y kokenli x vatandasi dersin yani) malesef hollanda’da bir baska grup daha var. ebeveynlerinden birisi bile baska bir ulkede dogmus olan bir cocuk, hollanda’da dogmus olmasina, hollanda pasaportunu direkt almasina ragmen allochtoon diye adlaniriliyor. kimse pek gormek istemese de bana gore butun sorun aslinda burada basliyor. sozluk anlami, yaklasik olarak, bizden olmayan, bizden degil gibi birsey. ama kimi sozluk yerli olmayan, kimi sozluk direkt yabanci diye cevirmis. tanidigim butun hollandalilara sordugumda tam bir cevap alamadim, istisnasiz herkes bu terimin 20-25 yil kadar once ortaya ciktigini soylediler, uzunca yillar hollanda’da yasamis, hollanda’ya herkes kadar emegi gecmis etnik kokeni farkli fakat hollanda pasaportuna sahip insanlara buitenlander (yabanci) demenin ayip olduguna karar verilmis ve bu kelimeyi icat etmisler. bir nevi politically correct yani. ben bunu ilk duydugumda agzim acik kalakalmis ve iyi de bu tam tersi hakaret degil mi, bu insanlar 30 senedir burada yasiyor ve calisiyor, senin gibi vergi veriyor (sosyalden alip butun gun yatan ahlaksizlar ayri bir yazi konusu) veya burada dogmus, okumus, hollandaca’yi kendi dilinden daha iyi konusuyor, bu insanlara nasil bunu dersiniz, bu insanlar hollandali olmayi haketmiyorlar mi, bunun hindistan’daki kast sisteminden ne farki var dedigimde bu sefer de onlarin agzi acik kalmisti. su siralar hepimiz agzi acik dolasiyoruz zaten o ayri da, anlatmak istedigim siradan, yolda yuruyen hollandali* bunun uzerinde bile durmuyor, bu belki zaten halkin degil de aydinlarin veya politikacilarin uzerinde durmasi, duzeltmesi gereken bir cirkinlik ama ben yine de inanamamistim ilk zamanlar bu tepkisizlige, burasi avrupa ya, medeniyetin esigi ya, hani hurriyet-esitlik-kardeslik ya*.. haa esas birseyler yapmasi geeken kitle, kendileri boyle adlandirilan insanlar ne yapiyor, mahkemelere akin etmiyor mu derseniz de verilecek bir cevabim yok zaten. kocaman bir hic... ozellikle yuksek ogrenim gormus turk gencleri kendilerine gore bir cevap vererek tersine goc gerceklestiriyorlar, gecen sene hollandaya gelen turklerin sayisi belki de ilk kez donenlerin sayisinin altinda kalmisti. donenlerin hemen hepsi universite mezunu, gelecegi parlak, dunyanin her yerinde yasayabilecek dunya vatandaslari zaten. benim nacizane kanaatim medya’da her gun bangir bangir allochtoonlar soyle, allochtoonlar boyle diye dinledigimiz surece, bu korkunc kelime ile yine korkunc genellemeler yolda, is yerinde, egitimde her dakika* yapildigi surece kazanilmaya calisilan insanlarin (genelde ilk gelenler ve dil bilmeyenler, orta derece de dil bilip egitimi pek yuksek olmayip issiz olanlar ve bundan sonra evlilik yoluyla veya diger sebeplerle gelecek olanlar, kendi kucuk dunyalarina sikismis olanlar vs) kendilerini buraya ait gormesi, populer degimle uyum saglamasi im-kan-siz demek istemem -kisisel basarilar olacaktir, olmalidir-, ama imkansiza da epey yakindir.
  • dünyada kusursuzculuk akımını başlatmış kimselerdir.
  • (bkz: hollandaise)
  • kesınlikle kiskanılacak olcude haklarının bilincinde olan ınsanlar bunlar. bu da onların rahat bir hayat surmelerinde buyuk etken. kendi halinde yolda yuruyen bi hollandalının yanına yaklasıp bir sey sormak ıstedıgınde oncelikle gulumser ve seve seve yardım eder. belkı de bu yuzden siz gercekten de multinational bi sokakta yururken once onlarla muhattab olmayı secersınız. ilginç yanları yok mudur, elbette vardır. ornegin bisikletleri cuzdanları gibidir, her daim yanlarında tasırlar. bulasıkları deterjanladıktan sonra durulamazlar, yalnızca kurularlar. ilginçtir hatta komiktir her daim mideleri guruldar. hem de oldukca sesli guruldar, ama hiiiiç umursamazlar. ayrıca ufak bi marketteki kasiyerin bile ingilizce konusabiliyo olması gusel tabi. bır de hatunların cogu oldukca uzun boylu, duzgun bi fizige ve yuz hatlarına sahipler. hollandalıların evleri genelde dagınıktır ve bizdeki oturma odası ve salon kavramları burda vuku bulamamıstır. içiçe geçmiş oturma odası, salon ve mutfak girdabında insanın kendisine yaşama alanı bulması zor, sıkıcı hatta. iki katlı, bahçeli, geniş pencereleri olan ev hayalimi hala dindirebilmis degil burdaki evler. bir de hollandalı insanlara baktıgınızda hic bir sosyal hayatları yokmus gibi gelecek size, eve ve iş dışında bir sey yapmıyorlarmış gibi. evlerinde oturmayı tercih ediyorlar, cunku yalnızca belli saatlere kadar acık hollandada dukkanlar. ama insanlar gene de mutlu, halinden memnun ve rahat,sorunsuz. aklınıza hep aynı şiiri getirecek kadar basit yaşıyorlar hayatı. (bkz: basit yasayacaksin)
  • uçuyor bunlar... ya çekerek, ya opera söyleyerek.
  • aylar öncesinden santa claus ve noel telaşıyla kayafı yemiş insanlar topluluğu. sokakta yururken ilginç manzaralar gormeniz son derece mümkün. örneğin küçücük arabasının bagajını açıp gerçek ağaç büyüklüğünde bi noel ağacını o minicik bagaja oturtmuş bi amca caddede geçti arabasıyla önümden. evden çıkıp yürümeye başladığımda gördüğüm perdesiz evlerin içi ışıl ışıl şimdi.. üstelik de yeni değil bu. kasım ayının başından beri süren bi akım.. zaten hollandanın en para getiren sektörleri bisiklet, yağmurluk, şemsiye ve yılbaşı süsleri. hatta almanyada kurulan büyük bi markt (onlarda adı markt diye geçiyor, bakalım daha neler öğrenicez) sadece bu yılbaşı süsleri üzerine, ve hollandalılar ağaçları daha süslü daha havalı olsun diye çeviriyorlar arabalarının rotasını almanyaya. para çokluğu, sosyal hayat kıtlığı neler yaptırıyor işte adama.
  • hakkinda yazilabilecek yuzlerce binlerce genellemenin icinden, ictikleri ortalama sivi miktari ile bir adim one cikan insan grubu.
    saat basi genelde bir su bardagi buyuklugunde efendim ben diyeyim kahve, siz deyin kapucino, onlar desin meyve suyu, sut ve hatta akiskan yogurt iciyor bu hollandalilar. ozellikle genc olanlari, bir gunde orta buyuklukte bir mandanin gunluk tukettigi sivi miktarini tuketmekte olabilir.
hesabın var mı? giriş yap