• (bkz: hint keneviri)
  • ayri bi asmislardir her halleriyle. yunanli amcalarin savundugunun aksine dil ve mantik "gercegi" bulmada ise yaramaz ve bilgi paylasilmamalidir (buda'ya kadar... buda'da uclar birbirine baglanacaktir). bi tarafiyla taoya da dokunur. her sey kozmik gucten ortaya cikar ve her seyin icinde bu serbest birakilmasi gereken gucten vardir. bi sure sonra kafa yedirtme potansiyeli de oldukca fazladir (nereye kadar yani!). dongu... ice donus... meditasyon...
    (bkz: om)
    (bkz: hastasiyim)
  • (bkz: homi bhabha)
  • (bkz: ramayana)
    (bkz: mahabharata)
  • nette karşıma çıkan şu kuralıyla tasavvuf / tevhit / ilm-i ledün, vs'deki "şans veya tesadüf diye bir şey yoktur. karşınıza çıkan ve olan her şeyin bir anlamı vardır." düşüncesiyle birebir kesişmesiyle bile ilgi uyandıran felsefe.

    kural 1: "karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler."

    ********

    nette araştırınca hint felsefesinin dört kuralı olduğunu öğrendim. sözlükte de başlığı varmış. bu kurallar yer yer bir şekilde tek olarak karşımıza çıkmış sözler zaten. ben hint felsefesine ait kurallar olduğunu bilmiyordum. her birinde kendi düşüncelerimle ortak şeyler gördükçe dumur oluyorum.. ferrarim de yok ki satayım pehh!..

    diğer üç kural;

    kural 2: "yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. yaşadığımızın içinde...ki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. 'şöyle yapsaydım, böyle olacaktı' gibi bir cümle yoktur. hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir."

    kural 3: " içinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.

    kural 4: "bitmiş olan bir şey bitmiştir. bu kadar basittir. hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir."

    http://kalbiniarastir.com/…nt-felsefesinin-4-kurali
  • "hint felsefesi geleneksel olarak ruhsal ve gizemsel bir felsefedir. hindistan genellikle ruhsal felsefenin beşiği sayılır. hindistan’da en basit inançlar bile bir felsefe değeri taşır.

    hint felsefesi dört döneme ayrılır.
    1. i.ö 15.yy ’dan i.s 6.yy’a kadar süren vedik dönem
    2. i.s 6. yy ’dan 10 yy’a kadar süren klasik ya da brahman-budacı dönem
    3. 10.yy ’dan 18.yy’a kadar süren klasik sonrası ya da hinducu dönem
    4. 18.yy ’dan günümüze kadar gelen yeni dönem

    hindistan’a özgü ruhsal felsefenin ayırt edici niteliği ‘bireysel’ oluşudur. bu felsefenin dış görünüş altındaki özü öğretilemez ve öğrenilemez. kişi, kendi kurtuluşunu sağlayacak bu özü ancak derin düşünmesiyle elde edebilir.

    bireysel derin düşünme gizemciliğin de kaynağıdır. bu bakımdan hindistan, gizemciliğin de gerçek vatanı sayılmalıdır. bütün bu öğretilerin kaynağı hindistan’ın asıl ve en eski yerlileri oldukları kabul edilen vedaların oluşturdukları vedacılıktır.

    hindistan’ın ulusal ve en eski dini vedizm ’dir. çoktanrıcı vedacılık giderek çoktanrıcılıkla tek tanırcılığı uzlaştıran brahmanizmi ve daha sonra da bunların daha bir gelişmişi olan hinduizmi doğurmuştur. i.ö 6. yy ’da bu öğretilerin birer reformu olarak ortaya çıkan budizm ve jainizm ise tanrı’dan pek söz etmez.

    hint çoktanrıcılığı, bir tek tanrının çok görünüşlerini dile getirir. bu bakımdan temelde bir tek tanrıcılıktır. tüm doğa brahman adı altında tanrısal bir tek güç olarak soyutlanmıştır. bu tek güç insanlara üç ayrı tanrı biçiminde görünür; brahma,vişnu,şiva

    tek gücün üç ayrı görünüşü olan bu üç tanrının da teklikte çokluk olarak çeşitli görünüşleri vardır. örneğin şivanın sekiz görünüşü vardır. brahmanın tekilliği, öğretinin ilkelerinin belirlenmesi açısından iyice anlaşılıp bilindikten sonra tanrılar kolaylıkla birbirlerine de dönüşürler. örneğin vişnu kimi yerde rama, kimi yerde krişna olur.

    evrensel varlığın birliği, çeşitli görevlerin gerektirdiği çeşitli görünüşlerle böylece çoklaştırılmıştır. kimi araştırmacılar hint mitolojisinin çeşitli mitolojilerin kaynağı olduğunu da ileri sürmüşlerdir. bu araştırmacıların saptadıkları pek çok akla uygun kanıtlara örnek olarak baba tanrı diyanus pitar (yunanlıların zeus pater),gece tanrıçası nakta (yunanlıların nyks), rüzgar tanrı vata (iskandinavların votan), gök tanrı varuna (yunanlıların uranus, iranlıların ahura)’sı gösterilebilir.

    hindistan’da, din, sanat ve felsefe gizemsel bir yapı içinde birbirlerine karışmış olarak gelişmiştir. rig-veda insanlığın ilk kutsal kitabıdır ve i.ö 1500 yıllarında düzenlendiği sanılmaktadır.

    ilk ruhsal anlayışın ise sümer uygarlığından sızdığı sanılan çoktanrıcı bir evren anlayışı olduğu düşünülür. zecharia sitchin’de dünya tarihi araştırmalarını, 12 gezegen türü diğer kitaplarında ve araştırmalarında da aynı sava dayandırır. o da sümerleri başlangıç kabul eder ve hatta daha ileri giderek sümer’lerin tanrılarının çok gelişmiş uzaydan gelen bazı uygarlıklar tarafından eğitildiğini yine sümer tabletlerine ve destanlarına dayandırarak açıklamaya çalışır.

    rig-veda, günümüzde de incelenen çok kalıcı ve sağlam bir ilke ileri sürmektedir: “varlığı varlaştıran eylemdir” antikçağ yunan felsefesiyle onun üstüne kurulan daha sonraki felsefelerin pek çok öğeleri eski hindistan’da işlenmiştir. budacılık, bu açıdan, en bilinçli ve ilginç düşünsel yapıdır. bununla birlikte bütün bu ruhsal felsefeler, kabul edilir ki veda’ların etkisi altındadır."

    http://www.astroset.com/yasam/filosofia/f2.htm
  • hint inançlarının bir özelliği de, bütün hint dinlerinin birbirlerinden türedikleridir. bütün bu dinlerin kaynağı, hindistan'ın asıl ve en eski yerlileri olduğu kabul edilen vedaların, vedacılığıdır. hindistan'ın ulusal ve en eski dini vedizm'dir. dinsel felsefenin kaynağı olduğu gibi mitolojinin kaynağı da vedacılıktır.
  • hint kaynaklı radikal advaita vedanta teorisi der ki insanlar sonsuz okyanus üzerinde oluşan dalgalar gibi... kimi daha iri kimi daha ufak, kimi geniş kimi yüksek. ancak hepsi de tamamen aynı su... ya da hepsi sonsuz potansiyelin zihninde oluşan karakterler... nihai noktada özgür irade bir ilüzyon gibi, tıpkı dalgaların suyunkinden ayrı bir özgür iradesinin olduğunu düşünmek gibi. tıpkı çeşitli fizikçilerin ısrarla tekrar ettiği gibi. tiyatro sahnesi gibi evren. sahne de, senaryoyu yazan da, oynayan ve karakterler olarak gözüken de tamamen aynı varlık. bir "tek adam" şovu yani... stand-up / one man show... kendisini deneyimliyor, gerçekleştiriyor, potansiyeli olduğu bütün imgeleri "olur"a dönüştürüyor, kendisini böyle gerçek anlamıyla biliyor... biz hayatı değil hayat her birimiz aracılığıyla yaşayıp kendisini gerçekleştiriyor. tasavvuf felsefesinde "tevekkül etmek"in esas manası işte bu. her şey olması gerektiği gibi aslında. bize iğrenç gelen her şey, "karşıt kutuplar olmadan gerçeklik olmaz" ilkesi gereği, düzeni olması gerektiği evrim rotasına sokuyor. su akar yolunu bulur. hayatta karşılaşılan "kötü" olaylar olmamız gereken insana dönüştürür... korku hakikatte çok gereksiz...

    (bkz: ramesh s. balsekar)
    (bkz: nisargadatta maharaj)
hesabın var mı? giriş yap