• sait faike ait öykü
  • sait faik beyazıt meydanında havuzbaşında sevgilisini beklemektedir; "sizi bekliyorum. sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak. siz görmeden geçeceksiniz. ben kederle sevinci duyup dalacağım istediğim aleme. dünyayı yeniden kederlerle kuracağım. sonra çarşılardan çarşılara, insan sesleri arasında,
    her şeyi sizinle kurulmuş bir şehirde dolaşacağım"
  • yazlik sitelerde, genelde turkce pop calan, sosisli sandvic hamburger tarzi yiyecekler satan, genc kiz ve erkeklerin tanismalarina vesile olan, geceleri okey tavla kagit vs oynanan mekan
  • mezuniyet gecelerinin vazgeçilmez mekanlarıdır. x otelin havuz başında düzenlenir hep partiler.ama bu havuz, öyle içinde yüzülür türden diil elbette. öyleyse adı niye havuz, bilinmez tabi.
  • sait faik'in insan kokulu sevdiğim hikayelerinden birisi. şimdi bulsam da okusam keşke.

    bir çarşaflı kadın betimlemesi vardı sait faik'in bu hikayesinde. sütlaç kokulu, ya da teni sütlaç gibi bir şey diyordu. aklımda değil tam olarak kelimeler ama öyle muazzam resmetmişti ki o sütlaç kokusun, o suratı gözümün önünde kusursuz bir şekilde canlandırdığımı hatırlarım. büyük öykücü velhasıl sait faik.
  • sait faik'in öykülerinin derlendiği bütün eserleri serisinin altıncı kitabının isimlerinden birisi. diğeri son kuşlar.

    havuz başı başlığı altında yer alan öyküler:

    havuz başı
    kumarbaz hayri efendi
    çatışma
    iyilik unutulmaz
    bir sonbahar akşamı
    bir ev sahibi
    bayan gülseren
    yüksekkaldırım
    on milyonerle on metresi
    jimnastik yapan adam
    insan gibi bir şey: huy
    su basması
    mektup
    sur dışında hayat
    serseri çocukla köpek
    sonbahar
    insanlar, türküler, masallar
    parkların sabahı, akşamı, gecesi
    cezayir mahallesi
    simitle çay
    şehrin sabahları ve adamlarından biri
    şehrayin
    göğüm

    bir yaz günü, havuz başında bir gün geçirmiş gibi hissettiren öyküler hepsi. bir tanesi bunaltır ise, bir tanesi mutlaka serinletiyor.
  • düğün davetiyelerinde sıkça karşımıza çıkan sözcük öbeği.
  • sevmedim.

    havuz başı, çatışma, su basması, mektup. bu dört öykü tamam yalnız diğer öyküleri ben yazsam ve bir siteye koysam bir allah' ın kulu da gelip altına çok güzel yazmışsın demez, bu kadar da iddialıyım ama sait faik yazınca kimse bir şey anlamasa bile olsun lan sait faik sonuçta diye öyküyü övmeye kalkıyor. sait faik' in türk edebiyatı' na katkılarını sırf iki üç güzel kıza şekil olsun diye wikiden filan araklayıp yazacak değilim, oralarda yazıyor girin okuyun. o katkıyı bu hikayelerle yapmışsa eğer, keşke ben o dönemde yaşasaydım diyorum, kim bilir ne katkılar yapardım türk edebiyatı' na. bir tane hikaye var mesela 10 kadın ve 10 erkeği bir çiftlik evinde bir araya getiriyor, hah dedim türkiye' nin sade' ını buldum, şimdi müthiş bir ahlaki sorgulama le karşılaşacağım ama nerede... gereksiz bir sürü ayrıntıdan sonra cüzamdan gitti bizimkiler. son derece sıradan ve basit hikayeler. bana hiçbir şey vermedi, hiç de keyif almadım okurken. dil sade, karakterler sade, her şey sade zaten. paragrafın başında yazdığım 4 hikayeye gelirsek onlar gerçekten muazzam işte, öyle bir hikayeyi ben yazamam. onun dışında kitaptaki her hikayeyi yazarım. tabii kitapları yazıldıkları döneme, o dönemin şartlarına göre de değerlendirmek gerek kaldı ki öykü yazmak roman yazmaktan da daha zordur. sonunda okuyucuyu ters köşeye yatıramazsanız ne yazarsanız yazın pek de kıymeti olmayacaktır okuyucunun gözünde. hatta tüm öykü zaten son paragraf için okunur bir bakıma. ya da ben öykü deyince o. henry' i hatırladığımdan böyle sanıyor da olabilirim. dört muazzam öykü hariç diğer öykülerin ne sonunda ne de anlatımında benim açımdan ilgi çekici hiçbir şey yoktu.

    müzik konuşmaktan nefret ederim, bana müzikle ilgili bir şey söylenmesinden de ama bir cümle söyleyip geçeceğim; gitarı bulmak demek dünyanın en iyi gitaristi olmak demek değildir. gitarda bir tekniği yaratmak demek de o teknikte en iyi olduğunuzu göstermez ama yaratımınızla elbetteki saygı duyulan biri olursunuz her zaman o ayrı. chuck berry' den daha iyi gitar çalan sayısız adam vardır ama bu sayısız adamın gitar çalma nedeni chuck berry' dir. aslında söylemek istediğim isim chuck değildi de işte yurdumun yağız rockcılarıyla sidik yarıştırmak istemediğim için chuck dedim.

    sait faik öykücülüğüyle bir çığır açmış olabilir, bu öyküler de o dönem için muazzam eserler olabilirler belki ama örneğin simitle çay isimli öykü biraz kitap okumuş herkes tarafından yazılabilir.
  • sait faik abasıyanık öyküsü.

    “sizi bekliyorum. sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak. siz görmeden geçeceksiniz. ben kederle sevinci duyup dalacağım istediğim aleme. dünyayı yeniden kederlerle kuracağım. sonra çarşılardan çarşılara, insan sesleri arasında,
    her şeyi sizinle kurulmuş bir şehirde dolaşacağım.”
  • ...
    bir ara üçümüz de susuyoruz. mühim şeyler düşünüyor gibiyiz. hele ben neler düşünmüyorum: kapıdan çıkıyorsunuz. koşa koşa yanıma geliyorsunuz. kolunuza bile giriyorum.
    tam bu sırada adam:
    -kışın donar mı bu su?
    ne diyeyim ben şimdi? üzüntüm yine dağlıyor:
    -donar, diyorum, donar da çocuklar üstünde kayarlar.
    kadına dönüyor adam:
    -donarmış, çocuklar üstünde kayarlarmış, diyor.

    ne dersin, sevgilim. beyazıt havuzu kışın donar mı? murtaza çavuş'la karısı hacer ana'ya ben donar dedim.
    ...

    sevgiliye sorulmuş şu sorunun güzelliğine bakın hele. daha nasıl tarifi yapılsın bu sevginin, bilemiyorum.
hesabın var mı? giriş yap