• hatay cumhuriyeti'nin asıl ve resmi adı. gerek resmi gerekse de akademik kaynaklarda da bu böyle.
  • 1. dünya savaşı sonrasında yapılan mondros ateşkes antlaşmasından hemen sonra işgal edilen topraklarımız arasında yer almaktadır. diğer işgal edilen yerlerin aksine bu işgallere karşı ilk direniş -o dönemde adana kazasına günümüzda hatay'a bağlı olan - dörtyolda cereyan etmiştir. hatay türklerin anadoluya ilk girdikleri kapılardan biri olma hüviyetinin yanında anadolunun da orta doğuya açıldığı kapı niteliği taşımaktadır. nihayetinde iskenderun körfezi koca coğrafyada tek doğal körfez olma özelliği taşımaktadır. hatay çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin harmanlamayı başararak kuşaktan kuşağa aktararak günümüze medeniyetler şehri olarak bahsi geçen bir il olarak kendini taşımıştır.

    büyük iskender impatorluğu hüküm sürdüğü sırada iskenderiye'den sonra en gelişmiş kültür kenti olması,yer yüzünde ışıklandırılan ilk caddenin(günümüzde kurtuluş caddesi olarak geçer) bu ilde olması, habib-i neccar(12 havariden biridir) cami ve türbesinin aynı adla anılan dağın eteğinde bulunması, dahası ilk hıristiyan kilisilerinden olan saint pierre kilisesinin de bu dağın eteğinde hatta derinliklerinde yer alması hatayın kültürel zenginlik mirasının ve hoşgörüsünü anlatacak bir çalışmanın fragmanı dahi olamacayak kadar zayıftır.

    kurtuluş savaşı sonrasında yeni kurduğumuz türkiye cumhuriyetimizin o dönemdeki siyasi-askeri-ekonomik koşulları sebebiyle fransızlar mandasındaki suriyeye bağlı olmasına göz yumulmuşsada. yerel nüfusun ve kültürün türk olduğu konusunda türkiye cumhuriyetinin ısrarlarıyla fransız mandasına bağlı suriyeye bağlı olan özerk bir kaza olarak sıfatlandırılmaya başlamıştır. gazi mustafa kemal'in hatay benim şahsi meselemdir. diyerek son nefesini verince kadar devam eden süreçte hatayla ilgili çalışmış çabalamıştır. hatay özerklik sıfatını bir kenara bırakmış artık devlet olmuş. kullandığı anayasa aynen türkiye cumhuriyeti devleti anayasası olmuş, bayrağı türkiye cumhuriyeti devletinin bayrağından tek bir farkla aynı olmuştur. o dönemde avrupada artan hitler nazisi tehdidi sebebiyle avrupa güç sahibi devletler bu bölgenden kısmi olarak el etek çekmek durumunda kalmasına da bağlı olarak, hatay bağımsız devleti merkezi antakya da yer alan hatay devlet meclisinde ana vatana katılma konusunda oylama yapar.
    karar oy birliği ile alınır. 46 vekil vardı bildiğim kadarıyla. 46 vekil onlarca farklı kültür. türk-arap-ermeni- bildiğim ırklar, müslüman-hrıistiyan-yahudi-sünni-süryani-alevi vs vs din ve mezhepler şeklinde farklılıklara sahip olan o mecliste 46 oyun 46 'sı da ana vatana katılıp , vuslata erişme şeklinde kullanılmıştır.

    bonus
    ek: https://www.youtube.com/watch?v=kwbwegawe-a
  • bu entryde türkiye cumhuriyetine katılmasaydı ne olurdu sorusuna kendimce biraz cevap aramaya çalıştım.

    1922 tarihli haritada görüldüğü üzere yüzölçümü 4.700 kilometrekaredir. lübnan'ın yüzölçümü ise 10.452 kilometrekaredir.

    fransız nüfus sayımına gore hatay'ın 1936'daki nüfus yapısı. kaynak wikipedia
    arap alevîleri 61,600 28%
    sünni araplar 22,000 10%
    yunanlar ve diğer hıristiyanlar 17,600 8%
    türkler 85,800 39%
    ermeniler 24,200 11%
    çerkesler, yahudiler, kürtler 8,800 4%. karışık demoğrafisiyle yine lübnan'a benzemiyor mu?

    hatay devleti olarak kalsaydı muhtemelen ekonomisi de liman(bkz: iskenderun limanı) ve tarım ağırlıklı olurdu.

    lübnan gibi doğu akdenizdedir. yani ortadoğu

    lübnan tarihiyse malum; suriye'nin, israil'in ve iç savaşın yakasını bırakmadığı bir lübnan. belki gittiğim yol yanlış olabilir ama tünelin ucu bombok bi yere çıktı.

    bunların üzerine "e kardeşim hatay'da medeniyetlerin kardeşliği yok muydu? hani herkes huzur içinde yaşıyordu" denilebilir. o şimdi öyle. işgal yıllarında nasıldı bakmak gerekir. 7-8 yıl önce mehmet tekin'in hatay işgal yılları ve bağımsız hatay devleti kronolojisi (1918-1939) kitabını okumuştum. kitapta; türklerle, fransızlar tarafından silahlandırılan araplar arasında olan çatışmalar anlatılıyordu. ayrıyeten yaşlı insanlardan bu çatışmaları dinlemişliğim de var. demem o ki fransa zaten işgal zamanında bile buradaki insanları birbirine düşürmüş. devlet olarak kalması durumunda mı bunu kullanmayacaktı?

    insanların türk arap şeklinde tasnif edilmesini sevmeyen biri olarak fransız sevici olmayan arapları tenzih ederim. kaldı ki hatay'ın bağımsızlığını isteyen araplar da mevcutttur. sonuçta işler atatürkün planladığı gibi gitmiş ve hatay önce bağımsızlığını eline almış sonrasında anavatana katılmıştır. ortadoğu'da gelinen noktada atatürk'ün bir vatan toprağını işgalden kurtarmakla kalmayıp geleceğini de kurtardığını görmüş oluyoruz.

    30 ağustos zafer bayramımız kutlu olsun.
  • 1938-1939 yılları arasında toplam olarak 9 ay varlığını sürdürmüş bir devlet... sonrasında bir kararla türkiye cumhuriyet'ine katılmıştır.

    bölge halkı arasında türkiye'ye katılışının 100. yılında türkiye'yle tamam mı devam mı konusunda bir halkoylaması yapılacağı rivayet edilmekle birlikte bu rivayetin kaynağına ilişkin hiçbir geçerli belge ya da kaynak ya da metin bulunmamaktadır. türkiye'den sıkılan birilerinin trollemesi olsa gerek. ama yine de şunu söylemek gerekir bir dolu devlet kurumunun hatay'dan başka yerlere taşınması, bu tartışmaları ateşleyen ve daha ötesinde bölge halkında "acaba devlet hatay'dan vaz mı geçiyor" huzursuzluğunu yaratan bir durum olagelmektedir.
hesabın var mı? giriş yap