• kimi eleştirmenler, filmi yarı belgesel türüne yakın görse de, doğa-insan-kültür, işte artık başa musallat ne varsa, arasındaki ilişkileri anlatan gerçekçi bir dramdır da keza..

    ferit edgü'nün o adlı romanından uyarlanıp, erden kıral tarafından çekilen filmde; fransız tedrisatından geçmiş bir entelektüel olan genco erkal; askerliğini öğretmen olarak hakkari'nin bir kazasında ifa etmek durumunda kalınca, hiç bilmediği kimi gerçeklerle yüzyüze gelir..

    eh malum, gelsin çatışma, gitsin kafaya inen balyozdur bundan sonrası da.. ayrıca, genco bey pek sağlam oturmuş filme, demeden edemedim..
  • seksen doneminde yasaklandıgı icin pek fazla kisinin bilmedigi,populer olmayan bir film.serif sezer bunun galasına giderken,akın akın sinemadan donen insanları ve filmin gosterilmeyecegini ogrenince aglamıs falan*.
  • ferit edgü'nün güçlü ve etkileyici diliyle, okurken biranda kendinizi içinde buluverdiğiniz ; çocukluğumun hafızaya kazınan ilk izlerini taşıyan, sümbül dağının eteklerine serilmiş kenti anlatan kitabı...
  • kopkoyu.. hayatının erken dönemlerinden birinde askerlik yerine sayılan bir öğretmenlik hayatını hakkari de geçirmiş olan ferit edgü nün yaşadıklarını, yabancılaşmayı ve hakkari sevgisini anlatan başyapıtı..

    hakkari ye nasıl ve ne zamanda geldiğinin bile farkında olmayan bir öğretmen hikayesi.. dilini bilmediği yoksul çocuklara farklı bir dilde ilim öğretme çabası..yanlızlık..kar..çamur..yokluk..otlu peynir.. kopkoyu bir köy hayatı.. aslında yalnız ca kelimelerle anlatılması gereken bir eserdir bu kutsal kitap..süryani sahafın ferit edgü nün eline tutuşturduğu on kitabın bir özetidir bu kutsal kitap.. ama anlamaya çalışmak ne kadar geçerli bir çabadır bilinmez..

    edgü nün dediği gibi: bu kitapta yazılı olanları anlamakta güçlük çekebilirsin..çünkü anlamak ortak bir dil gerektirir..ortak dil ise ortak yaşam/ortak bilgi/ortak birikim/ortak düş kimi yerde, ortak düşüş demektir..ama diyebilirsin ki bana yabancı olanı arıyorum ben..öyleyse yolun açık olsun..ama gene de bu kitabı okuken elinin altında, büyük gezginlerin sözlükleri, andaçları bulunsun derim..
  • sinematografi acisindan oldukca curetkar bir film
    (bkz: kenan ormanlar)
  • ferit edgü romanı, erden kıral filmi. yabancı/öteki durumları üzerine çok güçlü bir dille yazılmış kitap. film bana hep anayurt oteli'ni hatırlatır. anayurt oteli, ömer kavur'un olduğu kadar macit koper'in ise (yusuf atılgan kısmına hiç girmiyorum bile) hakkari'de bir mevsim de erden kıral'ın olduğu kadar genco erkal'ındır. film aklımda öğretmenin kıtlama usülü ilk çay içme denemesiyle kalmış. ve roman da denizi hiç görmemiş kişilere denizi anlatmaya çalışmayan kaptan ile.
  • sayfa 12'den alıntı yapmak gerekirse;

    kafka, karabasanlarında gördü belki seni, ama adlandıramadı
    (ya da girmedin onun düşlerine)
    bilseydi, senin gibi bir yer var yeryüzünde
    en korkunç kitabın konusu sen olurdun.
    tolstoy bilseydi seni
    soyluluğundan bin beter utanırdı.
    ve kimbilir belki yazarlığında
    -şimdi benim utandığım gibi-
    avvakum bilseydi yakınında senin gibi bir kent olduğunu,
    kafkasları aşıp çile çekmeye sana gelir,
    senin mağaralarında yaşardı.
    dostoyevski sürülseydi sana
    yer üstünden notlar'ı yazardı
    ya da suç ve suç'u...
  • '' (...)

    8. tanri'ya olan inancini yitirdinse insanlara inan. tanri'ya güvenin yoksa, insanlara güven.
    (kendime de güveneyim mi?)

    9. basina ne gelirse gelsin, nerde olursan ol yasamini sürdürmeyi bil.
    (aslolan yalnizca bu mu?)

    10. gereksiz sorular sorma.
    (mutluluk sorularin bittigi yerde basliyor öyle mi?)*
    .
    .
    .
    - biz çildirirsak burdakiler ne yapsin?
    - biz dedigin kim? burda yalnizsin.
    .
    .
    .
    - .. ve bir gün, bir baska sabah, düzlükte bulacaksin kendini, hadi.
    - ama ben kendimi bir düzlükte bulmak istemiyorum ki!
    - bagirma. bagirma! bir düzlükte bulmayacaksin kendini, bir büzükte bulacaksin.
    .
    .
    .
    sende, gurbette duymustum kendimi, kentim hak.
    senden uzakta yasadim gerçek gurbeti.
    .
    .
    .
    yazdin bakanliga, yazdin valiye
    ne yazar?
    .
    .
    .
    ölüleri de asilayacak misiniz?
    .
    .
    .
    tanri'ya inansa, sabahtan aksama, aksamdan sabaha oturup yakaracak : ölmesin bebeler... koru onlari tanrim!
    tanri'ya inanmadigina, inanamadigina yakiniyor.
    .
    .
    .
    tanrim, varolmayan tanrim, kime yakaracagim?
    .
    .
    .
    alaaddin geliyor. gece.

    hoca benim kardes hasta, diyor.
    nesi var? diyorum.
    atesi var çok, diyor. ölecek.
    ilaç vereyim mi? diyorum.
    hayir portakal ver, diyor.
    portakal yememistir hiç.
    .
    .
    .
    hadi çocuklar,dersimiz oyun. disari çikalim. hep birlikte bir kardan adam yapalim. burnuna koyacagimiz havuç yok, ama bir tezek parçasi koyariz. göz olarak koyacagimiz kara zeytinlerimiz yok, ne yapalim biz de gözlerini oyariz. eline verecegimiz süpürge yok, ama bir çifte veririz. dergilerdeki kardan adamlara benzemeyecek ama aldirmayin, bizim kardan adamimiz da böyle olur, deriz soranlara. soran olursa.''
  • senaryosunu onat kutlar'in yazdigi ve ferit edgu'nun ayni adli kitabindan sinemaya aktarilmis, sakincali bulunarak gala gecesinde yasaklanmis film...
  • film olarak, neden yasaklandığını ve neden bu kadar önemsendiğini anlamadığım yapım.
hesabın var mı? giriş yap