*

  • kurosawa filmografisinin en azımsanmış,gözden kaçırılmış filmlerinden biridir bu mükemmel film.
    övüne övüne,kasıla kasıla cümle aleme beyan ettiğim "ben asla filmlerde ağlamam" maçoluğumu bir çırpıda silip süpürmüş,nice şindlers listlerin,nice braveheartların yapamadığını daha ilk yarım saatinde becermiş,gözlerimi nemlendirmiş ve finale yaklaştığında talep bile etmediği yaşları helal edilmiş bir şekilde almıştır...
    kurosawa filmi olması dolayısıyla amerikan usülü spektaküler sahnelerle ilgi çekme salaklığını hiçbir sahnesinde yapmamıştır.
    ilk bakışta hiroşima'ya adanmış gibi görünsede,kurosawa "ne acılar çektik biz" edebiyatına girecek kadar popülist bir yönetmen olmadığı için film daha önemli mevzular hakkında fikir yürütür.
    değerlerin yozlaşmasından,japon toplumunun kendi tarihi ile olan kopukluğundan naif bir dille bahseder kurosawa.zaten filmin başkarakterleri 4 adet gençtir.
    film ondan öte bana her zaman küçüklüğümde babaannemdeki tatillerimi hatırlatır,bir nostalji alıp götürür bedeni...çok severim bu filmi,çook.....
  • hele bir de küçüklüğünüzde hiroşima'da yaralanmış ve ailelerini kaybetmiş çocukların yazdıkları şiirleri, hikayeleri okumuş biriyseniz, film daha ilk dakikasında sizi ciğerinizden yakalar, bir daha da bırakmaz. özellikle bomba'nın düştüğü yerdeki ilkokul'da ölen arkadaşlarını yıllar sonra bile hatırlayıp oraya çiçek bırakan yaşlıları gördüğünüzde boğazınıza bir yumruk oturur.
    sizin hassasiyetleriniz bir yan, film çok daha soğukkanlı mesajlar verir. bugünün japonlarının nasıl da amerikan değerleri ile yozlaştığının, kendi kimliklerinden uzaklaştıklarının mesajıdır bu.
    bu kadar büyük bir acı ve sonrası, bu insani ve sakin bir şekilde ancak büyük bir usta tarafından anlatılabilirdi dersiniz film sonrasında.
  • basbakanlıgın seneler önce cektirdigi gelibolu ve canakkale sehitleri için cektirdigi filme benzerdir senaryosu
  • filmde bahsedilen şehir hiroşima değil nagazakidir.
    kurusowa, dekadanlaşan bir halkın hikayesini anlatır. üzerinden çok korkunç bir savaş geçmiş, atom bombasıyla yerle bir edilmiş bir şehrin insanlarının aradan 50 yıl bile geçmeden acıyı nasıl unutabileceğini gösteren film, konformist amerikan ahlakının o dönemlerde japonya gibi geleneksel değerlerine oldukça düşkün bir milleti bile nasıl derinden etkileyebildiğinin göstergesidir ağustosta rapsodi. yönetmen, savaş sonrası kuşaktan hayalkırıklığı ile bahsederken filmin esaslı kahramanları olan 4 japon çocuğa büyükannenin umut içinde eğilmesini dokunaklı bir biçimde anlatır.
    sakin dili ve yumuşak geçişleriyle dozunda bir anti savaş filmi olması, araya kartpostallık enstantanelerin serpiştirilmesi (karıncaların bir gül dalında yürümeleri) kurusowa kamerasının izleyiciye güzel jestleri diyebilirim.
    yalnız richard gere'in sanki başrol oynuyormuş gibi lanse edilmesine de fena halde ayar oldum desem yanlış olmaz. herif ikinci rolde bile değil figüran yaw.
  • herhangi bir görüntüleme cihazında gördüğüm en çarpıcı sahneye sahip olan film... büyükannenin kardeşinin başından geçtiğini söylemesi üzerine torunları ile gördükleri, atom bombası düştüğünde tepelerin arasında, gökyüzünde görüldüğüne inanılan imge... bu sahne beni ayağa kaldırıp yüzümü ellerime ile kapamama yol açmıştı. ânın şaşkınlığı ile sahneyi tekrar aldım, lakin film bittikten sonra değerini yıpratmamak için uzun süredir tekrar izlemiyorum...
  • yeni kusaklarin olayi unutmasi bir yana,babannenin duygularindaki degisimi ve yillar sonra olaya yaklasiminida cok guzel anlatan bir filmdir.
    ozellikle almanlarin nazilik ve yahudi olayindan bu kadar cektigi halde,amerikalilarin atom bombasi olayiyla pek anilmamasinin nedenleride filmdeki iliskiler ve babannenin onlar hakkindaki dusuncelerini acikladigi bolumlerde gorulebilir.
  • türkçe'ye ağustosta rapsodi adıyla çevrilmiştir. ingilizcesi de haliyle rhapsody in august...
  • guzel kareleri ve etkileyici konusunun ötesinde ogretici yaniyla da on plana cikan bir film. torunlar nagazakide diger ulkelerden gönderilen savas anitlarini gezerken, izleyiciyi de yanlarinda gezdiriyorlar ve buyukbabalarini anmak icin gittikleri okul meydanindaki mermer üzerindeki olay tarihi-saati defalarca gösteriliyor asla unutmayin dercesine..
  • japonya'ya atom bombaları atıldığında kurosawa 35'indeydi, filmini 81'inde çekti. japonya için bu kadar etraflı bir meseleye kurosawa gibi namlı bir yönetmenin bu kadar uzun bir süre el atmayışı beni meraka koymuştur. ha sanatçıdır artist bir insandır çekmese bana hesap mı verecek anasını satayım diyebiliriz. bir aksiyon yönetmeni olarak tanınsaydı da bu kayıtsızlığa eyvallah diyebilirdik. oysa kurosawa japonya'nın en ünlü yönetmenidir, şimdi de böyle, 50'lerde de böyleydi. geleneksellik üzerine düşünmüş bir adamdır; geleneksellikle modernizmin çatıştığı satıhlara da bakmıştır ve bahsettiğim duyarsızlık, nazarımda edebi uyarlamalara itibar edişinin değerini azaltır.

    peki geç de olsa bombalamaya eğilmesi onu haklı çıkarmaz mı? hani olur ya stüdyodan falan baskı gelmiştir etmiştir adam imkan bulamamıştır böyle bir konuyu gündeme getirmeye desek? şu olayı vaktiyle kurosawa'nın önüne getirmemiş yapımcıya devlet adamına daha çok sinkaf ederim o zaman. eğer bu bombalama 2000'li yıllar itibarıyla yahudi soykırımı'nın mevzubahis edilişinin yanında sıfır kalıyor, hakkındaki sathi malumat bir cümleyi tutmuyorsa bunun sorumluluğu ve vebali sözkonusu kişilerdedir. hiç de güçsüz olmayan bir sinema bu konuya daha çok el atmalıydı derim. (burada bir külliyat ola ki varsa bile, bunu popüler sinemalarına maletmeyişlerine dikkat çekiyorum)

    ama bu kayıtsızlığın altında daha siyasi nedenler yatıyor da olabilir. savaştan mağlup çıkmış olsa bile pasifik ötesinden komşu oldukları, gelecekte uluslararası siyasetteki rolü artması beklenen bir abd ile ilişkilerini daha fazla bozmak, bunu sinema üzerinden deşmek istememiş de olabilirler; ekonomileri halihazırda benzeri bir yapılanma ve yörüngedeydi. bu bakımdan suskunlukları bir nevi otokontrol dahilinde olabilir. zaten kurosawa da filminde karamsarlıktan çok -çoklukla yaptığı üzere- tünelin sonunda görünen bir ışık koymuştur filmine: şu dünyada birbirimize mahkumuz ve bir şekilde barışmaktan başka şansımız yok gibi bir izlenim edinir ve biraz şaşarım.
  • içinde çok güzel bir karşılıklı susma sahnesi barındıran film.
hesabın var mı? giriş yap