*

  • akşam üstü saatlerinde televizyonlarımızda yayınlanan bir türk filmi. başrollerinde türkan şoray ve engin çağlar oynamaktadır. son 15 dakikasını izleme şansına nail olduğum bu filmde oldukça fantastik olaylar baş göstermektedir ki, bunlar arasında türkan şorayın bir tabur asker tarafından kurşuna dizilmesi, kurşuna dizme emrini veren piyer'in, türkan şoray'ın sevgilisi haluk'un anaları ayrı babaları bir kardeşi olması, "sevgilini kurşuna dizdirdim, üstünden şöyle bir mektup çıktı" diyerek haluk'a verdiği mektupta "kızımız ölmedi ben sana yalan söyledim" gibi bir ifadenin ortalığı karıştırması, daha sonra piyer'in "sana bir hediyem var" diyerek süslü bir kutudan plastik bir kafatası çıkarması ve "sevgilin öldükten sonra kafasını kestirdim, al saklarsın, anı olur" demesi, haluk'un çıldırıp piyerin kafasına silah dayaması ve akabinde "ah canım kardeşim ben seni nasıl öldürürüm" tribine girmesi, ve bir sahne sonra intihar edip, beyni dağılmış bir haldeyken yaklaşık 5 dakika mantıklı mantıklı birşeyler söyleyip durması örnek olarak verilebilir. bütün bunların 15 dakikada gerçekleştiği düşünülürse filmin geri kalanı ne kadar fantastik sorusunu akıllara getiren bir filmdir.
  • bu filmin tamamını iki kere izleme şerefine nail olmuş bir kişi olarak belirtmek isterim ki böyle bir senaryodan muhteşem bir fransız filmi çıkar ardından cannes'da filan yimi tane ödül alırdı. aslında kerime nadir'in romanıymış bu. hadi kerime nadir yazmış da sonra senaryolaştırmak kimin aklına gelmiş. bir de demiş ki biz bunda engin çağlar'ı oynatalım. filmin her dakikası bir coşku ve eğlence yumağı.

    mesela savaş sırasında üzerlerine bomba yağdıran ardından da kamp alanına düşen rus uçağını haber vermeye gelen askeri sevgili engin amcam "canına ot tıkarım senin" diyerek azarlamakta. ya asker napsın amca. elindeki plastik tabancayla ateş etmiş,uçak düşmüş işte.daha ne istiyorsun.

    sonra bu düşen rus uçağının pilotu bir çatışmada enginciğimi esir alıyor.rusyada yaşamaya başlıyorlar. çok da iyi anlaşıyorlar.delilerin uğrak yeri bir tavernaya gidiyorlar her gün. iki votka arası öpüşenler filan var. anlıyoruz ki o dönemde rusya'da öpüşmek bilinmiyor henüz. cahiller yani. bir de ruslar manyakmış. tavernadaki dansçı kızımızın fıttırmış tavşanlar gibi zıplamasından belli o da. pek de küçük bir yermiş bu rusya. engin türkan'a diyor ki "ormanda buluşalım", hemen anlıyorlar hangi orman,ormanın neresi...yani o derece küçük. mesela rusyaya gidince "köşedeki küçük kafeyi arıyorum" derseniz hemen gösterirler.

    yani öyle şahane bir film ki, kelimeler kifayetsiz kalıyor. arşivlik bir eser.günde bin üç yüz kırk iki kere izlemek istiyorum.
  • zeki muren'in hava nagila bestesi uzerine yazilmis sozlerden murekkep parcasi
  • bu filmde 47. dakikadan itibaren polyushka polye çalınmaya başlıyor. karlı duygusal bir sahnede.
  • yeşilçamın gereksiz yapıtlarından.
  • yeşilçam'ın amacına ulaşamamış yapıtlarından biri. demek istediğim; dram yapılmaya çalışılmış ama komedi olmuş.

    son 5 dakikasını izledim ve dakikalardır gülüyorum. senaristlere teşekkürü bir borç bilirim.
  • "bütün hayatımca vücudu bereli bir tırtıl gibi sürekli kıvranışlarla yaşadım." repliği ile hem güldüren hem düşündüren 1969 senesinden film. düşündürdü vallahi, nerden bulmuşlar bu repiği ? "vücudu bereli tırtıl"
    nerden gelmişse akıllarına.

    --- spoiler ---

    filmin sonunda günah bende mi? diye hönküren haluk'a "tabii ki sende eşekoğlueşek" diye hönküresim vardı ama piyer sağolsun yaptıkları ile içim soğudu.

    intikam konusunda piyer haluktan baskın çıktı. adam işinin ehliymiş. *
    nüvit'e gelince: sen kızını anasız bırakıp elin memleketine gider misin, kesin o küçük kızın ahı tutumuştur.

    --- spoiler ---
  • filmin esas oglani haluk, karisi ona asik olan akrabasi tarafindan taciz edilirken izleyici kalacak kadar gavat, daha sonra karisini suclayip bosayacak kadar bencil, memleket isgal altindayken ruslarla birlikte kabarelerde eglenecek kadar vatan haini, esir aldigi pilota türlü tripler atip onu yalniz birakmak suretiyle kacmasina sebep olacak kadar beceriksiz, eski karisinin yeni kocasi olan ali beyin kafasina aniden saksi firlatacak kadar dengesiz, generali öldürdügünü ispatlayacak hic bir motif ve sahit yokken kacmayi sececek ve bütün bunlara ragmen "günah bende mi" gibi bir soru soracak kadar aptaldir efendim.
  • polyuşko pole ve katyuşa'nın çok güzel versiyonlarını barındıran eski bir türk filmi. sırf o iki şarkının hatırına ara ara youtube'dan sahnelerine baktığım film.
  • uykudan uyanıp izledikten sonra insana yaklaşık on dakika kadar " o neydi gız" sorusunu sorduran, acayip denişik, başrollerinde bir adet yağuşuhlu engin çağlar, bir adet türkan şoray ve bir adet türkan şoray'a ait olduğu iddia edilen kafatası barındıran film.
hesabın var mı? giriş yap