• buraya frankenstein sendromundan gelenler için özellikle vurgulayarak: gmo "genetically modified organisms" kısaltmasıdır. genetik olarak değiştirilmiş organizmalar kastedilmektedir. ama pharming için kullanılan organizmalardan çok besinleri kastederek kullanılmaktadır.
    andrew pollack, carol 'bişii bişii' yoon gibi isimlerle beraber araştırılırsa debate yaratan şeyler daha hızlı yakalanabilir. david byrne da bizim de bunca koşturmadan sonra üyesi olmaya artık yaklaştığımız avrupa birliğinin bu alandaki regulasyonlarıyla ilgilenen şahıs olarak karşımıza çıkacaktır.
    kişisel fikrim, gerekli regulasyonlarla gmoların oldukça faydalı olacağı yönündedir ama gmm olarak anılan genetik olarak değiştirilmiş mikroorganizmalar bu teknolojinin yaygın kullanımından önce dünyadaki savaş tehditlerinin ortadan kaldırılması gerekliliğine olan inancımı pekiştirmektedir.
  • gemi mühendisleri odası. merkezi karaköydedir.
  • gıda sanayiinde son yılların en büyük tartışmasının yaşandığı alan genetik modifiye gıdalardır. temel olarak bir gıda ürününe gen transfer tekolojisi kullanılarak farklı bir kaynakdan (herhangi bir canlıdan) istenilen özelliğin kazandırılmasına dayanır. tarımda gmo tohum ve mahsüllerin kullanımı 1990ların başına dayanır. ilk olarak böcek istilasına yada çeşitli zirai ilaçlara genetik olarak dayanıklı türler yetiştirmek amacıyla başlıyan çalışmalar günümüzde genetik olarak besin değerini yükseltme, işleme kolaylığı kazandırma ve alerjenleri uzaklaştırma benzeri sayısız alana yayılmıştır.
  • mevcut gmo ürünler incelendiğinde: böcek ve zararlılara karşı direnç gösteren ürünler (%45) , herbisitlere (yabani otla mücadele ilacı) direnç gösterenler (%26), geliştirlmiş işleme ve beslenme kalitesine sahip (%18) ürünlerin başı çektiği görülür.
  • 1999 yılında toplam 40 milyon hektar alanda (dünya ekili tarım alanlarının %3ü) gmo tarımı yapılırken ertesi yıl bu rakkam %11 artmış ve 44.2 milyon hektara ulaşmıştır. gmo ürünlerin tamamına yakını (%99) amerika (30 milyon hektar), kanada (3 milyon hekta)r, arjantin (10 milyon hektar) ve çin de yetiştirilmektedir.
    amerikada mısın %25i, soya fasulyesin %38i ve pamuğun %50si genetik modifiye ürünlerdir.
  • genetik modifikasyon şu aşamada en yaygın olarak mısır, soya fasülyesi, pamuk, kozla ve tütünde kullanılmaktadır. bu ürünler dışında domatesden buğdaya bir çok gıda ürünü üstünde çalışmalar dev gıda sirketleri tarafından sürdürülmektedir. ilk sonuçlar gmo ürünlerinin verimi %5-10 arası artırdığını, kimyasal ilaç kullanımını ise %22-72 arası azaltığını (tartışmalı olsa da) göstermektedir.
  • gıda endüstrisinin bu konuya bu kadar ilgi göstermesi ve yatırım yapmasının temel nedeni gm ürünlerin (garip ve pek de mantıklı olmayan bir şekilde) patent koruması altına alınabilmesidir. paten uygulaması yüzünden rakipleriniz sizin alanınıza 20 yıl kadar bir süreyle dokunamadıkları gibi sizin tohum ve ürünlerinizi kullanan üreticiler her yıl bir tür telif ödemektedirler. terminator tohumların da geliştirilmesiyle kendilerini iyice garantiye alan şirketler araştırmalarına hız vermişlerdir.
  • dünyada hızla artan nufusuyla birlikte hızla azalan tarımsal alanlar, toprak kalitesi ve değişen iklim koşulları yüzünden yakın gelecekte (20 yıl civarı bir süre) beklenen kıtlık sorununa karşı, her türlü etik tartışmalara rağmen, getirilecek süper büyüyen, verimli ve kaliteli tarımsal ürünlerin gireceği sınıf...
  • (bkz: gdo)
hesabın var mı? giriş yap