• recording, mixing ve mastering aşamaları bitmiş olan ve 65 dakika civarında olacağı açıklanan yeni opeth albümü. tam bir tarih belirli olmamakla birlikte, ağustos sonu-eylül başında çıkacağı açıklanmıştır. albümün kapağını gene travis smith yapmıştır. (http://www.opeth.com/cover_ghost.html)

    tam tracklisti ise şöyledir :
    ghost of perdition
    the baying of the hounds
    beneath the mire
    atonement
    reverie/harlequin forest
    hours of wealth
    the grand conjuration
    isolation years
  • mikail bey bu albümü "our best album so far" şeklinde tanımlıyor.
  • bazı sitelerde çıkış tarihi 30 ağustos olarak gözüküyor. hadi bakalım..
  • emule, torrent gibi p2p networklerine az önce düşmüş olan opeth'in 2005 albümü.
  • opeth'in en az opeth'e benzeyen albümü. atonement gibi neşeli denebilecek porcupine tree tadında bir şarkı, bugüne kadar opeth'in yapmadığı bir şeydi. brutal vokalin nispeten azalması da dikkati çeken diğer bir konu. ancak zaman tanınması ve dikkatli dinlenmesi gereken bir çalışma.
  • opeth'in ne en mukemmel ne de en rezil ve alakasiz olarak nitelenebilecek albumu. hatta bekledigim tarzin birebir olarak olmasa da çok yakin bir sekilde icra edildigi bir calismadir. clean vokallere daha da bir onem vermeye baslamis olan opeth, bu albumuyle bir progressive death metal grubundan cok tam anlamiyla "yer yer brutal vokal kullanan bir progressive metal grubuna" donusmus gibi gorunmektedir. sadece vokaller degil, kanimca parcalarin genel yapisi ve enstruman kullanimi da bunu gostermektedir. bu yol haritasi aslinda bir çoklarinca prog metal olarak etiketlendirilen still life ile cizilmisti ama ilerleyen sürec dahilinde piyasaya cikardiklari deliverance gibi bir album acikcasi benim icin surpriz olmustu. bu albumde ise akerfeldt & co, deliverance oncesinde kaldiklari yerden devam etmisler gibi gorunuyor. peki opeth basarili olmus mudur? bunun yaniti, dinleyenin gruptan ne bekledigine bagli.

    suphesiz ki grubun sert yonunu sevenler bu albumu lanetleyecektir. ayni sekilde bir prog metalci de bu albumden bekledigini alamayacaktir. ancak ghost reveries, dedigim gibi bence grubun tam anlamiyla prog metal icra ettigi ilk album olarak dikkati cekmektedir ve cogu ilk vakada oldugu gibi kanimca bu album de bir basyapit degildir. ancak umit vadetmektedir. lakin opeth eger gercekten de benim sandigim gibi bir prog metal grubu olma yonunde ilerliyorsa oncelikle gecmisten beri sikca uyguladigi parcalarin belli yerlerinde oldukca vasat olan bolumleri ardi ardina defalarca tekrar etme hastaligindan kendini kurtarmak durumundadir. eger prog metal yolunda ilerlemiyorsa da bu hastaliktan kurtulmalari pek bir hayirli olacaktir. tekrarlanan bolumler asmis duzeyde guzel olsa bu belki biraz anlasilabilir bir yaklasimdir. ancak vasat, hatta vasatin altindaki bir fikrin arka arkaya defalarca dinleyicinin gozune sokulmasinin anlamlilik duzeyi oldukca tartismalidir.

    tool ve porcupine tree etkilenimleri ile dikkat ceken ghost of perdition gibi oldukca basarili bir parcanin nete sizmasinin ardindan oldukca buyuk bir beklenti icerisine girmistim. ancak albumun geneli benim icin ufak capta da olsa bir hayalkirikligi oldu. atonement'daki chroma key tadlari, reverie/harlequin forest'in girisindeki katatonia'vari hava ve album genelinde per wiberg'in mellotron ve hammond organ'la grubun sounduna yaptigi katki dikkat cekici olsa da butun bunlar, bu albumun opeth soundunu bir sekilde yansitabilen ancak vasat bir album oldugu gercegini degistirmemektedir.

    edit: martin lopez'in inanilmaz davul performansi icin bir parantez acmadan olmaz. ozellikle uslu sakin bolumlerde ziller ve snare uzerinde yaptiklari cidden takdir edilesi. ellerinden opmek isterim kendisinin.

    2. edit: vasat demisim. geri aliyorum. yogun dinleme sureclerinin ardindan farkettim ki oldukca iyi bir album. her seyden onemlisi bence grubun artik belli kaliplara bagli kalmadan etkilenim yelpazesini artik sinirsizca kullanmaya baslamis olmasi. misal olarak sadece hours of wealthi alalim: girisindeki enstrumantal bolum fates warning'ten jim matheos'un solo albumlerini andiriyor gibi, sonra vokal giriyor ve parca herhangi bir norah jones albumunde olsa siritmayacak bir hal aliyor. ardindan vokal armonileri eklenince akillara direkt olarak sting geliyor sanki. ve bu, sadece bir parcada yakalayabildiklerim. iste bu kadar zengin bir cesitlilik yakalamis bir albume cikip da vasat demek bana dusmez sanirim.

    bir de rica ediyorum, birileri bu adamlari bu kadar muhtesem clean vokal bolumler yazmamalari hususunda uyarsin. beneath the mire derim 03:45'te giren bolum derim ve susarim... hayir, susamiyorum cunku acikcasi bir çok vasat bolum defalarca tekrarlaniyorken neden bu bolum 23487230 kez tekrar edilmiyor diye haykirmak istiyorum.
  • sert mi, yumuşak mı; güzel mi kötü mü bir türlü karar veremediğim albümdür. henüz 3 kere dinlemiş olmam da karar vermemi zorlaştırıyor ancak opeth'in daha önce yaptığı işlerde bu zorlukla hiç karşılaşmamıştım. bu albümle opeth karşımıza kesinlikle çok değişik olarak çıkmış.

    uzun süredir beklediğim albümü henüz tam olarak algılayamadım; "nasıl, beğendin mi?" gibi sorulara da şu anda "yorum yok"* demekle yetiniyorum. çünkü, opeth'in önceki albümleri ilk dinleyişte beni benden alıp kalbimden vurulmuşa döndürmüştü. bu albüm malesef aynı etkiyi -belki henüz- yapamadı. opeth'e olan önyargım nedeniyle bu adamların kötü albüm yapamayacağını biliyorum, fakat aynı zamanda da eğer bu opeth'in ilk albümü olmuş olsaydı bu grubu bu kadar dinler miydim, bu kadar sevebilir miydim onu da düşünmeden edemiyorum.

    ne demişler, zaman herşeyin ilacıdır. bu albüme biraz zaman tanıyıp, dinledikçe daha da seveceğimi umuyorum. zaten son zamanlarda benzer hadiseler başıma fazlasıyla gelmeye başladı, ya bende bir tuhaflık var ya da bu gruplar gizli bir anlaşma yapmışlar, dinleyicilerle eğleniyorlar.
  • (bkz: #7924003)
hesabın var mı? giriş yap