• kedide olanında,hayvanın tüylerinin kabarması ölüme yaklaştığı manasına gelmekte imiş, sıcak tutmak, sulu süt/ve bir küp şeker eritilip verilebilirmiş.gerçi küp şeker kediyi kör eder diye bilirdim ama koskoca veteriner yap diyince 'eh,peki' dedim.
    havlu ütüyle ısıtılıp minik herif bunun içine yerleştirilir ve kucakta tutulur, sık sık dokunulur, konuşulur. zira bu hastalıkta kedi bilincini kaybeder,yaşadığını unutur, şayet toparlanma şansı var ise ancak dış uyaranların mıncıklaması/sevgi vs. sayesinde olabilirmiş.
    an itibariyle değil konuşmak, şarkı bile,babum bile söylüyorum kediye yeter ki toparlansın....
  • 10-11 ya$imdayken kopegimi kaybettigim hastalik. her gun veterinere getir gotur de fayda etmemi$ti. bana en cok koyan ise iki adim atamayacak hale gelmi$ olan canim kopegimin yine de tuvaletini yapmak icin banyodaki gazete kutusuna kadar gitmeye cali$masiydi. iki $ey ogretti bana bu olay. birincisi hayvan pazarlarindan kopek almamak, ikincisi ise a$ilarina cok dikkat etmek. maalesef ben aldigimda hastaligi ikinci devreye gecmi$ti. 3 hafta boyunca her gun veterinere goturup a$i yaptirmak falan da fayda etmedi. tek soyleyebilecegim $ey misir car$isindan falan kedi/kopek almayin. kendinizi harap etmeyin.
  • köpegin aciyi hissetmemesi ya da uygulanan darbeye cok farkli karsilik vermesine neden olan hastalik. bir arkadasimin köpegi dürtüldügünde kendi etrafinda dönmeye basliyodu. ya da zıplıyodu falan sanırım o da bu hastaliktandı. sonra yürüyemez oldu.
  • bu hastalığın tam anlamıyla bir kurtuluşu yok. hastayı çok kötü hale sokuyor. kendi husky'im yakalanmıştı bu hastalığa* ve bir ay boyunca her gün öldü. o yüzden köpeğiniz bu hastalığa yakalanmışsa uyutun en azından acısı hafiflesin çünk üşuna eminim %99 sonunda hayatını kaybedecek ve siz onun yaşaması ümidiyle onu hayatta tutuğunuz süre sadece onun işini zorlaştırırsınız. bir süreden sonra zaten bitkisel hayata girmiş gibi olur gözleri sizin göremediğiniz yerlere bakar siz inatla gözünün içine baksanızda. zamanla yatalak düşer ve tuvaleti gelince siz onu dışarı götürün diye ağlamaya başlar*.

    bundan kurtulan çok az köpek var onlardada ciddi sinirsel bozukluklar kalıyor. benim tavsiye ki bunlar yaşadıklarımın bana öğrettikleri, bu savaştan nekadar erken vaz geçerseniz o kadar iyi.bırakın serin serin uyusun dostunuz...eger köpegi bu hastalıga yakalanmış biri varsa öncelikle emin olsun üzüntüsünü anlayabiliyorum.
  • feline panleukopenia

    2 ve 4 aylık yavrularda şiddetli enfeksiyon oluşturur. büyük kedilerde ise subklinik ve ya hafif seyreder. ölüm oranı, hızlı seyreden durumlarda %100, akut olgularda %25 ile %90'dır.

    bulaşma: bu hastalık, diğer enfekte kediler, kontamine kaplar (bulaşıcı kaplar yani, hasta bir kedinin dışkılama yaptığı kap gibi), kafesler, kontamine giysi ve eller, aerosol yol, pire ve insektisitler (sivrisinek, kara sinek ...) yoluyla bulaşır.

    klinik bulgular: bir gece önce sağlıklı olan kedi ertesi sabah aniden ölür. ölmeden önce sadece kustuğu görülür. akut seyirli durumlarda ki bu tipiktir; birdenbire ateş 40 dereceye kadar çıkar ve iştahsızlık görülür. 24 ile 48 saat içerisinde kusma, ishal dehidrasyon ile komplike olur. tüyler dağınık, karın gergin ve ağırdır. stomatit (ağıziçi yaralar) gelişebilir. son dönemde ise beden ısısı düşer. bazı durumlarda hastalık çok hafif seyreder, 1-3 günde iyileşme olur.

    tanı: kedi sahibinin vereceği bilgi, yaş, çevre, aşı durumunun bilinmesi ve klinik bulgular tanıyı destekler. boğaz ve anal bölgeden alınan örneklerden virüs izole edilmesi ve serolojik( özel kan testleri) tanıyı kesinleştirir.

    korunma: kediye 8. haftada ilk, 12. haftada ikinci aşı uygulanır. kedinizin halsiz olması ve yemek yemeyi isteyip suyu bile yutamaması hastalığı akla getirir. gecikmeden bir veteriner hekime başvurmak gereklidir.

    http://www.kedigen.com/konu/28/379
  • öldürür.

    sizi de öldürür.
    önce henüz 10 günlük yavrunuzu ölü bulursunuz. daha gözleri bile açılmamışken ölür kediniz. önceki gece ilk defa sepetten çıkacak kadar hareketliyken, ertesi sabah yaşadığını sanıp sevmek için elinize aldığınızda, buz gibi bir beden bulursunuz. anlam veremezsiniz, bu bela aklınıza bile gelmez.

    sonra diğeri de ölür.
    "kurtardık bunu, 1 ay oldu, hala yaşıyor" diye düşündüğünüz zamanda, gözleri kocaman ve masmavi açılmışken, o gözlerin görmemeye başladığını farkedersiniz. sonra yürüyemez, geri geri gider, yüzünüze bakar, "neyim var benim" der gibi, sadece çaresiz izlersiniz. sonra boynunu kontrol edememeye başlar. gözünüzün önünde erir. veterinerde salya sümük ağlarsınız hastalığı öğrenince, kâr etmez. onu orda tedavi için bırakıp harap halde eve dönersiniz.

    ama öleceğini bilirsiniz.
    kimse yardım edemez.
    narin miyavlamasını bir daha hiç duyamazsınız.
    ölür.
  • (bkz: aliye)
    (bkz: koryo)
  • genellikle yavru kopek ve kedilerde, yurtdısından gelmis ya da hayvan pazarlarindan alinmis yavrularda ve yeterince anne sutu almamiş hayvanlarda gorulur.
    surundurerek olduren hastalıktır. cesitli formları vardır.
    isinin ehli olmayan doktorlara goturuldugunde, sacma sapan tedavilerle, vitaminlerle hastalıgın ilerlemesine sebep olabilirsiniz.
    hastalıgın ilk belirtilerinden biri, gözlerde capaklanma ve akıntıdır. bunun icin veterinere gidildiginde mikrop kapmıştır denilip, göz damlasi verirler, baslarsiniz iyileşsin diye beklemeye. ertesi hafta yavru kopeginizin arka bacakların güçsüzleştigini, zayıfladigini ve surekli uyudugunu gorursunuz, yine veterine gidersiniz, bu sefer veteriner güçlensin diye kalsiyum ve cesitli vitaminler verir.yine beklersiniz kendine gelsin diye.yine olmaz.bu arada minik kopeginizin surekli kafasini saga sola salladıgına ve derisinin pul pul dokulmeye basladıgına sahit olur ve veterinere gidersiniz, bu defa kulak enfeksiyonu oluştugunu ogrenirsiniz,kulak için damla ve derisi için tablet verip gecistirirler ve yine guclensinmis diye extra vitaminler verilir.
    yine beklemeye gecersiniz, ama artık bırakın iyileşme olmasini, kopeciginiz iyice halsizleşmiştir, o kadar vitamine, kalsiyuma ceşitli ilaçlara ragmen.
    artık kopeginiz dustugu yerden kalkamıyordur, ayakları ustune basamıyordur bile. ve gitgide dahada zayıflamiş, kaburgalari sayılacak kadar bir deri bir kemik kalmiştir kopeginiz.
    bunun boyle olmayacagini anlayıp, daha kotu oldugunu soylemek icin veterinere gidersiniz, sonunda bunun aslında dahili, viral bir hastalık oldugunu anlamışlardır. direk veterinerlik fakultesine sevk edilir.
    fakulteye gittiginizde, doktorlar kopeginizi gorur gormez anında teshisi koyarlar: sinirsel formda genclik hastalıgı! ` :son asama`
    doktor direk yuzunuze soyleyemez iyileşme sansı olmadıgını, bu yuzden 10 gunluk bir sure verir, sabah aksam yapılmak uzere antibiyotik igneler verir, bi umut belki iyileşir diye beklersiniz.
    bu arada minik kopeginiz artık yattıgı yerde, gece gunduz titreyerek ve cırpına cırpına aglar, bilinci kapanmıstır, gozleri gormuyordur. virus beyne ulaşmıs ve butun beyin fonksiyonları ölmüştür bile.gece gunduz nobetleşe basında beklemeye baslarsınız.
    ve 3 gun sonunda daha fazla dayanamayıp, kopeginizin can cekişmelerine bir son vermek uzere tekrar fakulteye goturursunuz. bu sefer doktorlar, bu hastalıgın geri donusu olmadıgını kesin olarak soylerler yuzunuze. göz yaslarıyla minik dostunuzu son yolculuguna ugurlarsınız! :(
    bununla beraber, artık her veterinere guvenilemeyecegini, bu gibi durumlarda buyuk hastanelere goturmek gerektigini gecte olsa ögrenirsiniz.
    bir de, kopeginizda en ufak bir hastalık belirtisi varsa ası yaptırmamak gerektigini ögrenirsiniz, cunku asının virusu tetikleyici bir faktor oldugu soylenmiştir.
    kopeginizin hastalıgı bu asamaya geldiyse, kesinlikle uyutarak, acı cekmesine son vermek gereken hastalıktır. ` :hem kopege hem sahibine cok acı verir.`
hesabın var mı? giriş yap