• mercimek koftesi, biraz kısır, bi iki pooça, dibinde yagi birikmi$ patates salatasi
  • yorgunluk, biraz hüzün, bir iki gülümseme, dibinde yabancılaşma birikmiş umudunu yitirmeler
  • okuldan eve gelince insanın içini aniden bir sevinç kaplardı. hele ki teyzeler gitmişse, ne güzel bir sürprizdir günden kalanlar. peynirli börek, zeytinyağlı dolma ve üstüne profiterol, ohhh.
  • günden geriye kocaman bir boşluk kaldığı da olur. geriye dönüp baktığında hayatında, o günleri tek tek sayabilirsin, üzerinden ne kadar zaman geçmiş bile olsa...
  • bloombergde sempatik olacak diye ekonomi programını adım adım anadolu gibi sunan ablanın programı
  • kitabın, japon asıllı britanyalı yazarı kazuo işiguro, 2017 nobel edebiyat ödülüne hak kazandı.
    (soyadı ishiguro yazılır işiguro okunur.)
  • stevens ın anıları diyebiliriz bu kitap için ama arka planda aktarılan ve vurgulanan cok farklı şeyler var.
    bir yol hikayesi; başuşağın işvereni sayesinde pekçok siyasi olaya şahit olması ve malikanenin düzenini kurmasına dayalı. ancak mükemmeliyetçilik ve vakur olma durumunu çok güzel pek cok yerde örnekleyerek açıklamış yazar.
    benim bu kitaptan çıkarımlarım şunlar: geriye değil her zaman ileriye bakmalı.
    ve karşı tarafın haksız olduğunu bilsekte onu incitmeden bu durumu nasıl anlatacağımızı çok iyi örneklemiş.
  • nasıl bu kadar az entry girildiğine şaşırdığım kitaptır.

    ilk başta kitaba adapte olmakta zorlandım yalan yok. fakat baş karakterleri tanıdıkça neler olduğunu merak etmeye başlıyorsun ve kitap akıp gidiyor. stevens'ın patronuna ve işine olan saygısı, müthiş düzgün karakteri, kibarlığı ve ciddiyeti zaman zaman sinirimi bozdu. alışkın değilim çünkü böyle düzgün insanlara. patronu veya eve gelen üst düzey misafirlerle ilgili hiç ama hiç kötü konuşmaması biraz sürreal geldi. hele neredeyse tüm kitabın karakterin iç sesi ve düşünceleri ile geçtiği düşünülürse.
    stevens karakteri gerçekten düzgün ve ilkeli bir karakter.

    diğer bir ana karakter; -ki benim favori karakterim odur- kahya kadın bayan kenton. bu hanım biraz daha doğal bir karakter. taktik maktik yok bam bam bam yaşıyor. tripse, trip, kahkaha ise kahkaha. elbette yine kibarlığı hiç elden bırakmadan. triplerinin altında yatan şey olarak da hafif bir romantizm seziliyor, bu da ayrıca hoşuma gitti.

    kitap bana ne kattı derseniz, 2. dünya savaşı yıllarında ingiltere'deki kaymak tabakanın düşüncelerine ve bir asilzade evindeki günlük yaşam koşuşturmacasına yakından bakmamı sağladı.

    uzun lafın kısası, ben beğendim. dikkat çekici bir dönem kesiti ve iyi karakterler bence bir romandan keyif almak için yeterde artar.

    kitabın ortasına gelene kadar, beni çok etkileyen film "never let me go"nun bu yazarın başka bir kitabından uyarlandığını bilmiyordum. aha şu film

    nobelli yazar okuma listeme bir ticki, büyük keyifle attım. hayırlı olsun.
hesabın var mı? giriş yap