• güğüm güzel bir mekandır. ama güğümü kendi çizgisinde değerlendirmek elzemdir. kadıköy bazında baktığımızda güğüm kadife sokağı barlarından değildir, farklıdır. öte yandan güğüm rıhtım caddesi biraneleri ve meyhanelerine de benzemez, farklıdır, alakası yoktur. üç katlı bir müessese olan güğümün alt katı pub havasındadır. orta asma kat sakin tenha olur, en üst kat ise yeni tarz hoş meyhaler* havasına yakındır. çaldığı müzikler ise sanılanın aksine belirli ve düzenlidir. saat 17.00 a kadar soft rock, klasik rock tadında şeyler* çalınır. 17.00 19.00 arsı ise geçiş yapmak amacıyla türkçe rock tarzına kayılır. mfö olsun, cem karaca olsun bu iki saatin müzisyenleri arasındadır. ama güğüm asıl kişiliğine saat 19.00 dan sonra kavuşur, mekan bu saatten sonra belki de istanbul'un en iyi halk müziği* en iyi özgün müziği*burada çalınır diyebilirim. güğümün bir güzelliği de her katta ayrı müzik calınabilirliğidir. fiyatlar uygun, yemekler leziz, biralar susuzdur. son zamanlarda hastasonları yer bulmak ciddi bir sorun haline gelmiş, mekana gelen bayan sayısında belirgin bir artış olmuştur, sanılanın aksine mekanın yaş ortalaması 30 yaş civarında dolaşmaktadır.
    (bkz: reklamları izlediniz)
  • gelenler genelde en ayni kisilerdir ve bu mudavim takimi bir aile havasinda ickilerini yudumlarlar. sahibi taniyan tanimiyan herkesin ömer abi diye hitab ettigi omer atalaydir. isletmesini herkesin kale dedigi kalender, barmenligini de yine herkesin iso dedigi ismail yapmaktadir. ayrica calisanlarinin bos gunlerinde gelip sarhos olana kadar ictikleri ender mekanlardandir.
  • bi ara kal tayfasının özellikle cuma okul çıkışlarında, ucuz yoldan sarhoş olma hayalleriyle sıkça gittiği mekan.hala oraya mı takılıyolar bilemem ama bi keresinde biz de o gazla karıştırdığımız votka ve biranın haddi hesabını bilemeyince ortaya pek de hoş olmayan bi manzara çıkmıştı.o kadar ki bu ilk zil zurna sarhoşluk denememden ötürü adı geçen mekanın civarından geçerken hala yüzümü saklama gereği duyarım.
  • restorasyon çalışmalarından sonra artık cafe havasından çıkmış olan yer. artık pek gidesi gelmiyor insanın, eski sıcaklığı yok. sahibi de değişti galiba.
  • eğer yol düşülüp gidilirse mutlaka güveçte et sote yenilmesi gereken kadıköy barlarından biridir.. et soteleri çısır çısır sesler çıkararak gelir ve yemeye başlamadan önce en az 10 dakika beklemek gerekir.. ama beşinci dakikada görüntüsüne dayanamayıp ekmeği suyuna banarak atıştırmaya başlamak ve dilin damağın yanmasına vesile olmak kaçınılmazdır.. gündüz rock gece protest türkçe şarkılar çalınan bu mekan birbirinden farklı üç katıyla hem bar hem birahane hem meyhane diye nitelendirilebilir.
  • eskiden soba ustunde su ısıtmak icin kullanılırdı. simdilerde ise antika olarak evlerin salonlarını susluyor. anılarda kalan bir esya.
  • lise dönemlerimizin anı birikimini bolca barındıran alkollü mekan. üst katları vardı o zamanlar. rahat koltukları vardı. hafif hafif deep purple'lar, pink floyd'lar, scorpions'lar calardı biz de sarkıların havasına kapılıp ilk hoslasmalarımızı, ilk dertlesmelerimizi yasardık. insanı bogmayan, sıkmayan, rahatca sohbet edilebilen huzurlu bir mekandı. klasik gürültülü bar tipinden farklıydı. alt katı da ısıl ısıl olurdu bayılırdım. hala gecerim bazen önünden ama senelerdir girmedim iceri. umarım hala aynı cizgide devam ediyordur.
  • dünyada yapılmış, yapılabilecek en gerizekalı kapak tasarımına sahip, sıvı kabı. koni biçimindedir ama ters durur. şöyle "lök" diye oturmaz yerine. madem oturmayacak yerine, neden koni biçiminde diye düşünür insan. bu yaşıma kadar, süs olarak kenarda duranları hariç kapağı sağlam olanına denk gelmedim ben bunların. hep kırıktır ve ters bir şekilde durur üstünde. yalnız ilginçtir, o zaman tam oturur kapak.

    hamiş: kapak dediğin "lök" diye oturmalı yerine.
  • güğüm sobanın üstüne kondumu gece evde halvet durumlarının gerçekleşeceğinin sinyalleri alınmış olur. abdest boydan alınmayacaksa kafega da tercih edilebilir.
hesabın var mı? giriş yap