• michael haneke'nin 1997 yapimi, dunyada ve ulkemizde en bilinen filmi. arno frisch'in paul karakterinin, yine bir haneke filmi olan 1992 yapimi "benny's video"da yine arno frisch'in oynadigi benny'nin ta kendisinin buyumus ve iyice sapitmis hali oldugu dusunulebilir. "benny's video", hayatini (siddet icermesi gerekmeyen ama genelde iceren) video goruntuleri uzerine kurmus 14 yasindaki bir cocugun hikayesidir; "funny games"de ise bu video olayina gonderme niteliginde olabilecek bir uzaktan kumanda sahnesi vardir ki gorulmeye degerdir.
  • nefis film. bu hikâyeyi begenmediysen ba$kasini annatiriz, demeleri, eye of the storm olmu$
  • uzun planları tırmalayan ama rahatsız etmeyen, şiddeti göstermeyen, girişi the shiningi hatırlatan müthiş haneke filmi.
  • bembeyaz giyinen insanlara supheyle bakmami saglayan, cok etkileyici gerilim filmi.
  • kurbanlarına uyguladıkları şiddet, ekip olarak belirli bir kostüm kullanmalarıyla insanın aklına a clockwork orange filmini getirmemesi kaçınılmaz film. tek fark kurbanlarının fikirlerine önem vermeleri ve oyuna mutlak katılımlarını beklemeleri. film sadece burjuvaziye değil sistemin tüm değer yargılarını yerle bir ediyor kanımca. filmin başında botta kalan bıçağın sonradan ortaya çıkmasıyla, hollywood filmlerindeki son dakika sürprizlerine gönderme yapan micheal haneke bir iletişimsizlik klasiği yaratmış.
  • türkçe adı ölümcül oyunlardır. ne olduğunu bilmeden girip seyrettiğinizde şöyle adamakıllı sallar sizi. sonraki haneke filmlerinde yaşadığınız o ilk şoku hep hatırlarsınız.
  • seyirciyi tercihinden dolayi cezalandirmayi adet edinmis michael hanekenin natural born killers ile a clockwork orangei damitip begeninize sundugu, siddet temali, ama hakkaten de siddet temali, 1997 yapimi filmidir. quentin tarantino'nun sakaciktan mundar olan karakterlerinden biraz farklidir paul ve peter adli film kahramanlari, saka gibi kakadirlar. seyirciyi surekli artan bir kaygi duzeyiyle esir alir ve hatta filmin orta yerinde kameraya donup "butun bunlarin suclusu sensin aslinda" gibi bir cikarim yapmaktan da kacinmaz, sizi bombok ederler. tam da o sirada kalkip gitmek istersiniz, ama zordur biraz. film, kendini sonuna kadar izletir. yonetmenin de boburlenerek soyledigi gibi, bu filmi izleyip de degisime ugramayacak bir insan yoktur. seyirciyi bu kadar icine ceken, bu kadar kendinden tiksindiren ve bu kadar vazgecilmez kilan bir baska film var midir bilemiyorum.
  • aralik 2002'de cnbce'nin yayinlayacagi film. bak geriliverdim yine.
  • filmi izlerken olaylarin gelistigi* bolumden bir sure sonra ust uste gelen kroselerden sonra insani gulme krizine iten bir yapisi vardir bu filmin. film bittikten sonra afallar bi garip olur insan, "o neydi bea" diyebilir ancak.
  • beyaz renkten nefret etmenize sebebiyet verebilecek, geçici beyazlık körlüğüne yol açan bir michale haneke boku. demek ki neymiş, iyiler her zaman beyaz giymezmiş.... korkarım bu film izlendikten bir süre sonra bilinçaltı hemşire, doktor, fırıncı, vb. insanları öcü olarak görecektir ki bu da filmin bütün yan etkileri* göz önüne alındığında devede kulak gibi birşeydir. ayrıca da film almancadır. hem almancadır, hem de sıfıra yakın cinsel çağrışım içerir. sorarım size, bu nasıl bir şeydir?
hesabın var mı? giriş yap