• ilk stand up gösterimi sergilediğim, bi sürü insanın "ewden çıkmış oluruz, gözümüz-gönlümüz açılır" niyetiyle gittikleri ve sadece gösterileri izleyip, genelde pek para harcamadıkları sergi...

    fuar arkadaşlıkları da tatlı oluyomuş; geç saatte sahneye çıkıyosanız özellikle, gündüz arkadaşlıktan başka bişey yapmaya gerek olmuyor...
  • bi de fuarda satılan eşyalar daha ucuza satılır. indirim hat safhadadır.
  • belli zamanlarda, belli yerlerde ticari mal sergilemek amacıyla acilan buyuk sergi*

    http://www.fuartakip.com/ adresinden turkiyedeki ve yurtdisindaki butun fuarlari gormek, haklarinda genisce bilgi almak mumkun
  • 70'li yılların sonu veya 80'li yılların başında, müjde ar'ın bir teknenin üzerinde bikinisiyle o zaman için hayli erotik bir şekilde vücudunu sergilediğini tv reklamıyla akıllarda kalmış kolonya markası.
  • fuar nedir, belirli alana yönelik firmalar bi organizasyonla belli bi alan içinde yeni ürünlerini sergilemek, reklam yapmak, paraya para değil "amına koduk ortalığın, ferrari çekiyom altıma" demek için ortaya çıkardıkları pazarlama taktiklerinden biridir.

    fakat her zaman fuarlar düzenleniş amaçlarına hizmet edemezler. niye? çünkü fuarı fuar yapan ziyaretçilerdir. e ziyaretçiler fuara (bkz: izmir fuarı) "hanım çocukları da alalım, şöyle bi gezip gelelim, televizyonun karşısında otur otur götüm çüzüdü valla" tadı ile gelirlerse, firmalar gösteriş yapıcaz, paranın amına kocaz derken öyle kalakalırlar. işin kötüsü sergilemek için getirdikleri örnek ürünlerin de başına gelmedik kalmaz.

    - hanım gel gel...gardeş neymiş bu...ne satıyonuz...
    - efendim bu görmüş olduğunuz ürünümüz, firmamız compaq'ın son teknoloji ile ürettiği, combo, 13saat standby, 80gb hdd, 3.5 ghz, mobil işlemcili...bla bla bla...
    - tamam kardeş tamam...hanım ne dersin alalım mı...
    - ne bilim bey...görümcem kanavice istediydi emme... ramazaaan! gel çabuk buraya cavurun çocuuu, bırak bakem kardeşinin gulağını...bak umban şimdik götünde sopayı gıracak ha!
    - ööö...gardeş şimdi güzel anlatıyonda...uuu...bu ne oluyo şimdi...cep televizyonu mu...pek de büyük yahu...

    bi bok var gibi duyan gelir fuara. yatlar, kotralar sergileniyodur, emekli amcalar elleri arkalarında gelirler; "haa? kaç yapıyo...hidrolik di mi...ne, otomatik mi...nasıl yani?...ben kullanamıyom öyle mi...yürü hamza gidelim gemi kendini kullandırtmıyomuş".

    hele bi de çocuklar vardır ki, ortalıkda koşuşan, "abi broşür var mı", "bedava şeker var mı" diye diye dolaşan, en büyük amaçları mahalleye gidip, fuar ganimetleri ortaya döküp, kim en çok şeker yemiş, kim en çok broşür toplamış diye sidik yarışına girmektir.

    hele fuarda köşedelerde bi yerde insanlar şöyle iki-üç dakka baksınlar, test etsinler diye koyulmuş, playstationdır, yarış simulasyonudur varsa başında bi sürü çocuk olur, "çekil be...sıra bende", "nerden sende oluyo be daha demin oynadın sen" şeklinde kulak zarını tehdit edecek derecede yüksek frekansta sesler çıkarırlar. o arbedede makinalardan geriye pek bişey kalmaz. ne zaman joystick kırıldı ya da simulasyonun monütörünü kırdılar o zaman ortalık tenhalaşır.

    ama bütün bu ziyaretçilerden ziyade kafatası attırma rekoru kırdırtan stand görevlileri vardır ki, onların her biri birer einstein'dır ya da kendilerini öyle zannederler. gidersin hakkaten alasın vardır, fiyat araştırmasıdır, performans analizidir kafayı patlatıyosundur;

    - merhaba, ben t-e12 c8 modelinin, hibrit konstrüksüyonlusuna bakmıştım, sanırım kontra-heri patentinde çıkıyodu...hah! bu işte...bi bakabilr miyim...
    - bunlar örnek efendim, kurcalanmasına izin vermiyoruz
    - kurcalamıcam beğefendi...bakıcam, incelicem...
    - yok efendim...incelettirmiyoruz!
    - e niye geldiniz peki buraya beğefendi...tanıtım yapmıcaksınız, incelettirmiceksiniz...
    - firmayla birlikte geliyoruz, elimizde değil efendim...burda dur, ürünlere zarar gelmesin diyorlar...işimizi yapıyoruz...
    - hay işinizi sikiim...
    - efendim?
    - yok bişii...teşekkürler kolay gelsin...
  • (bkz: fair)
  • farklı uzmanlık alanlarında yer alan iştirakçilerin ürün veya hizmetlerini sergiledikleri ortak alan.
  • fuarin cesitleri vardir.hangi amaca hizmet ettigi cok onemlidir ziyaretci konusunda.eger ihtisas fuariysa bahsedilen, ziyaretcileri sadece ihtisas sahibi sektor profesyonellleri olmalidir; ama , halka acik bir fuarsa zaten katilimci firma son kullaniciya ulasmak istedigi icin bu durumdan kesinlikle rahatsiz olmaz.
    ihtisas fuari duzenleyen organizasyon firmasi profesyonel degilse-ki turkiye'de genel bir durum fuar sektorunde- baba firmalari katilimci olarak elinde tutabilmek icin firmanin her dedigini yapmaya calisacagindan firma sahibi kalantor ve vizyon sahibi olmayan amcanin kundaktaki cocugunu da fuara alacaktir.saygideger yengemiz standda cocugunu emzirmeye kalkacak ve tam o esnada yan standa da yine sektorun onde gelen firmalarindan biri olan virt zirt firmasi hollanda hede hodo derneginin baskani ile is baglantisi ve kurumsal bir toplanti yapmakta olacak.
    resimdeki durum sahane tabiki...burda genel cozum icin soyle bir sonuca varabiliriz; t.o.b.b. denen kurum organizasyon firmalarina fuar duzenlemeleri icin daha fazla inceleyerek onay verirse, sadece isini bilen insanlar fuar yapar bu memlekette.bakin almanya'ya; adamlar 125 ulkeden 3.000 katilimcili bilmem kac bin ziyaretci getirerek fuar yapiyor.
    gozu fuar gormek isteyenlere;

    http://www.expodatabase.com/
  • insanoğlundan nefret etme sebebi olabiliyormuş.

    ziyaretçi olarak katıldığım fuarlar olmuştu ama "katılımcı" sıfatıyla ilk fuarım "gıda 2010" oldu. öğrendim ki son gün halk günü tabir edilirmiş, tahminimce davetiyesiz olarak giriş yapılabiliyor yani o son gün. işin boku da orada çıkıyor.

    konuyla ilgili tecrübesi de olmayınca insanın, ellerinde torbalarla yağmaya gelen insanlara kısa bir süre de olsa hoşgörüyle bakabiliyor insan. o kısa süre içinde akıldan "bunları alacak paraları bile yok bu insanların, yazık" gibi düşünceler de geçebiliyor hatta. ama ondan sonra bakıyorsun, her geçen birer, üçer, beşer tane alsın diye standın üzerine bırakılan beş kiloluk çikolata kutusunu torbasına boşaltan orospu çocuğuna, seni hoşgören beynimi sikeyim diyorsun ister istemez.

    üç kuruşluk -abartmıyorum, bakkalda bir liradan daha pahalı değildir- bir paket şeker daha alabilmek için yalan söyleyen, yalvaran, standa saldıran insanlar gördüm ben dün. fabrikaya geri gitmesi gereken ürünlerden bir paket alabilmek için dakikalarca yalvaran adama o bir paketi verirken, nerden çıktığını anlayamadığım otuz kişinin saniyeler içinde üzerime yüklenmesiyle eziliyordum sonrasında. tabaktaki, geçenler alsın diye konmuş şekerlerden bir tane alabilmek için önce soracak incelikte insanlar varken, kilolarca şeker-çikolatayı arkasındakiler alamasın diye saniyeler içinde torbasına dolduran yavşaklar vardı bir de.

    artık project mayhem'e inanıyorum. dün öğleden sonra cnr'a bassalardı zehirli gazı, inanın dünya artık daha iyi bir yer olacağı için mutlu ölürdüm. ulan herif içine şeker konan götüm gibi tabağı bile çantasına attı, daha da bunu fakirlikle bilmemneyle açıklamaya kalkan olursa ona da kafam girsin.
hesabın var mı? giriş yap