• soren kierkegaardın ingilizce adi fear and trembling olan unlu eseri... dinsel ogelerin, yerlerin , inanmayan insanlarda da bir ürperti , titreme yaptigini bunun sebebinin de kutsal olana duyulan korku oldugunu ileri sürer
  • ekrem düzen çevirisinin tercih edilmesi hayırlı olan kierkegaard kitabı.
  • kitabın teması ibrahim'in oğlu ishak'ı tanrı için kurban etme eylemidir. yazar bir noktada ibrahim'in davranışında değerli olanın absürd'e duyduğu mutlak güven olduğunu söyler. şöyle de bir şey var: "to reach the imposible one must choose the absurd"
  • kierkegaard'un "etik askıya alınır" demekle ortaya koyduğu teolojik aşamaya sıçrayışı anlattığı kitabıdır.kitapta iman ile kurban etme konusunu ele alarak imanın özünde paradoksal bir yapısı olduğu sonucuna varmıştır. şöyle ki; tanrının oğlunu kurban etmesini buyurduğu ibrahim’i, örnek olarak ele alır. bu kesin buyruğa boyun eğmeyi kabul eden ibrahim, etiğin buyurduklarını bir kenara atar.
    kierkegaard ibrahim ile ishak arasındaki bu kurban etme olayını da abartmış böylece tanrı ile isa, ibrahim ile ishak ve özellikle de m. petersen ile kierkegaard yani kendisiyle babası arasındaki ilişkiyi aynı zamanda da kendisiyle rogine arasındaki ilişkiyi incelemiştir. yani bir anlamda burada kierkegaard’un kafasında, ilahi bir yolla atandığı vazife olarak gördüğü şeye gönderimde bulunmakla, haklı çıkarttığı, kendisinin rogine olsen’le nişanlılığını bozması vardır.
  • kitabın ana konusu tam olarak "evrensel ahlak yasası bir kereliğine askıya alınabilir mi?"dir. tanrı ibrahim'den oğlu ishak'ı kurban etmesi gibi etik dışı bir davranış istedi. bu isteği yerine getiren ibrahim, tanrının istediğini yaparak aslında ahlaklı mıdır? tanrı halisünasyonu gören her insanın çocuğunu kurban etmesi kabul edilebilir bir davranış mıdır? ibrahim, aslında çocuğuna bir şey olmayacağından ve tanrının çocuğunu ona geri bağışlayacağından emindi. eğer emin olmasaydı yine aynı şeyi yapar mıydı? bu yapacağını ailesinin geri kalanından neden gizledi? gibi sorular etrafından dönen kitaptır.
  • kierkegaard'ın kutsal kitap anlatı biçimini kullanmaya kalkıştığı kitap. öyle bölümler vardır ki kitapda şiirsellik artık başka bir aşamaya geçmiştir. batı felsefe tarihinde eşine az rastlanır bir yarıktır.

    "kendisini seven kimse kendisinde yüceleşti ve diğerlerini seven kimse kendisini adaması yoluyla yüceldi; ancak tanrıyı seven kimse herkesten yüce hale geldi. hepsi hatırlanacaktır; ancak herkes beklentisi oranında yücelmiştir. birisi mümkün olanı bekleme yoluyla yüceldi, bir başkası sonsuzluğu bekleyerek; ancak imkansızı bekleyen herkesten yüce hale geldi. hepsi hatırlanacaktır, ancak herkes uğruna çabaladığının büyüklüğüyle orantılı olarak yüceldi. dünya için çabalayan dünyayı fethederek yüceldi ve kendisi için çabalayan kendisini fethederek yüceldi; fakat tanrıyla beraber çabalayan herkesten yüce hale geldi. böylece dünyada şiddetli bir mücadele oldu, insan insana karşı bir kii binlere karşı, ancak tanrı için çabalayan herkesten yüceydi. böylece yeryüzünde şiddetli bir mücadele oldu; her şeyi kendi gücüyle fetheden vardı ve tanrıyı kendi güçsüzlüğüyle fetheden vardı. kendisine güvenen ve herşeyi kazanan vardı ve kendi gücünde güvenli her şeyi feda eden vardı; ancak herkesten yücesi tanrıya inanandı. kendi gücünde üce olan vardı ve kendi bilgeliğinde yüce olan ve kendi umudunda yüce olan ve aşkta yüce olan vardı; ancak hepsinden yücesi ibrahim idi. o gücü güçsüzlüğü olan bir güçle yüceydi, sırrı aptallğı olan bir bilgelikte yüceydi, dışşal görünümü çılgınlık olan umutta yüceydi, kendisinden nefretinden oluşan aşkında yüceydi."
  • soren kierkegaard'ın aynı adlı eserinde yer alan, ibrahim'in oğlu ishak'ı kurban etmek için onunla birlikte moria dağı'na yaptığı yolcuğu hikaye eden, "alıştırma" başlıklı pasajdan.. diyor seyyar sahnenin, yeni gösterilerinden biri olan korku ve titreme için...
    bu yeni performans konuşmadan geçen bir tren yolculuğuadlı gösteri ile bereber 15dk. arayla arka arkaya 21 mayis cuma 20:00 ve 22 mayis cumartesi 20:00 tarihlerinde itü maçka kampüsü işletme fakültesi tiyatro salonunda sergilenecektir.
    http://www.seyyarsahne.com/
  • * * *

    --- spoiler ---

    oh god said to abraham, "kill me a son"
    abe says, "man, you must be puttin' me on"

    --- spoiler ---

    yani diyor ki bob dylan ağabeyimiz ünlü highway 61 revisited'inde;

    tanrı ibrahim'e dedi ki, git ve bana bir evlat kurban et!
    ibrahim cevap verdi: aman tanrı'm, bana büyük bir yük yüklüyorsun!

    ****************************************************************

    evrensel ahlak anlayışı, evladını kurban eden babayı da babasından evladını kurban etmesini isteyen tanrı'yı da öteler, ayıplar, kınar, ona laflar hazırlar. oysa tanrı kendisinin varlığına halihazırda inanan peygamberinden hayatta en sevdiğini kurban etmesini istediğinde ibrahim bir dakika bile tereddüt etmemişti. bu istek tuhaftı çünkü ibrahim'in kanıtlamak zorunda olduğu bir imanı yoktu. öyle ki bu sınavda başarısız bile olsa hala mümin olmaya devam edecekti ibrahim. ortalama insan, bu noktada kayışı koparırken kierkegaard 'iman nedir?' sorusuna hala yanıt almak isteyenleri içeri davet ediyor bu kitabında.

    kierkegaard'a göre bu sınavla tanrı'nın ibrahim'den istediği onun tanrı'nın varlığına inanması değil; tanrı'nın onun babalık sevgisi göstermesi fırsatını ona geri vermek istediğine ve buna gücünün yettiğine inanmasıdır. (bkz: tevekkül) onun bu noktada ispatlamak zorunda olduğu şey ishak'ı* öldürse bile sonunda ishak'tan yoksun bırakılmayacağına olan inancıdır. burda 'sonunda' ile kastedilen ahiret inancı değildir.** ibrahim, düpedüz ishak'ı bu dünyaya ''absürdün gücü''yle geri getirme olasılığına inanmaktaydı. hülasa ibrahim'in sınavı, kendisiyle ishak'ın, ishak'ı kurban ettikten sonra bile birlikte yaşayacağına inandığını göstermekti. nitekim ibrahim sonunda 'iman yoluyla ishak'ı aldı'.

    işbu sınavda diğer bir önemli husus şüphesiz ibrahim'in ishak'a olan sevgisiydi. gelmiş geçmiş hiçbir baba yoktu ki onun oğluna duyduğu gibi bir sevgiyi öz oğluna duysun. ishak, yalnızca metaforik anlamda değil, her anlamda ibrahim için bütün dünyaydı.* ishak'ı kendi elleriyle öldürmek, ondan feragat etmek demek dünyanın en büyük işkencesiydi ama ibrahim aynı zamanda buna istekliydi de. işte bu ibrahim'in çelişkisiydi ve bu çelişkiden doğan ıstırap, onu ''imanın babası'' yapan şeydi.

    ibrahim'in çilesi bununla da bitmiyordu elbette. yaptığına bir açıklama bekleyen, onu yargılamaya hazır bir 'diğerleri' vardı. ibrahim canını kurban ederken etiği askıya almakta, tanrı'ya karşı mutlak bir göreve inanmaktaydı ve bu nedenle gizlenmiş olarak kalmalıydı. ve bu yüzden eylemini izah edemezdi. kierkegaard'a göre hegelciler'in ibrahim'de asla anlayamayacakları şey, bir eylemin insancıllığının, bir insani kazanımın bir cemaatin bütün sosyal yaşamı açısından ortaya konulmuş dengesi olmadığıydı. bu açıdan bakıldığında kierkegaard'ın amacının hegelciler'i mevcut bakış açılarından boşamak olduğunu söylemek yanlış olmaz.

    ve yine bu açıdan bakıldığında ibrahim'in tek başına bir birey olarak evrenselden yüksek olduğu gerçeğini doğurur bu. ibrahim kendi toplumundan ve sosyal usullerinden kopmuş olmasaydı ya ishak'ı kurban etmeye moriah dağı'na hiç çıkmayacaktı ya da oğlunu kurban edecek ve ömrünün sonuna kadar bir katilin vicdan azabını duyumsayacaktı. tam da bu yüzden ibrahim alışılageldik bir trajik kahraman değildir; yaptıklarının arkasında toplum tarafından kabul görmüş yüce bir hizmet veya amaç yoktur. ibrahim burada salt kendisiyle başbaşadır* ve bu dehşetin ta kendisidir.

    kierkegaard, bütün bunlardan sonra amacının ibrahim'i daha anlaşılır yapmak değil, anlaşılmazlığınının daha detaylı olarak görülebilmesini sağlamak olduğunu söyler. ibrahim, 'nullum unquam existitit magnum ingenium sine aliqua dementia.'** ifadesindeki magnum ingenium*'dur. kierkegaard, ibrahim'i anlayamadığını ona ancak hayran olabildiğini söyler. işte ibrahim'i ibrahim yapan da bu anlaşılmazlığıdır. ona ya hayran olunur ya da ta'n edilir. (bkz: zahid bizi ta'n eyleme)

    --- spoiler ---

    ''bunun sebebi, onların önce iman edip sonra inkar etmeleridir. bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. artık onlar hiç anlamazlar.'' münâfikûn/3

    --- spoiler ---

    * yahudi ve hıristiyanlık inancında ibrahim'in kurban ettiği oğlu ishak iken müslümanlarca çok sabit olmamakla birlikte ismail olduğuna dair daha güçlü bir mutabakat vardır. (bkz: kurban bayramı)
    ** lat. biraz çılgınlığı olmayan hiçbir büyük deha yoktur.
  • 1 "çocuk memeden kesileceği zaman, anne göğsünü karartır. çocuğun sütten kesilme zamanında meme leziz görünseydi, bu gerçekten bir utanç olurdu. çocuk inanır ki, meme değişmiştir, ama anne aynıdır. annenin bakışları eskiden olduğu gibi sevecen ve şefkatlidir. ne mutlu o kişiye ki çocuğu memeden kesmek için daha dehşetli çarelere ihtiyacı yoktur."

    2 "çocuk büyüdüğünde ve memeden kesilmesi gerektiğinde, anne iffetlice göğsünü saklar. artık çocuğun bir annesi yoktur. ne mutlu o çocuğa ki annesini başka biçimde yitirmez."

    3 "çocuğun memeden kesilmesi gerektiği zaman anne de hüzünlüdür. düşünür ki, kendisi ile çocuğu daha da ayrılmıştır. düşünür ki, önce yüreğinin altında büyüttüğü, sonra da bağrına bastığı çocuğuyla artık o kadar yakın olamayacaktır. böylece, kısa bir yas dönemi boyunca birlikte ağlarlar. ne mutlu o kişiye ki, çocuğu kendine yakın tutar ve daha fazla elem duymaz."

    4 "çocuğun memeden kesilmesi gerektiği zaman anne yedeğinde güçlü yiyecekler bulundurur ki, çocuk telef olmasın. ne mutlu o kişiye ki yedeğinde güçlü yiyecekler bulunur."

    kaynak:

    http://www.yaratmacesareti.net/davet.htm
  • araf yayınları'ndan okunmaması gereken. böyle kötü imla, bu kadar çok yanlış yazılmış kelime olamaz. kitap hali hazırda yeterince kafa karıştırıcıyken bir de enigma çözmeye uğraşıyorsunuz, olmamış.
hesabın var mı? giriş yap